• üsküdar imrahor salacak mahallesinde 1597 yılında yapılmış olan camidir. doğancılar caddesi ile öğdül sokak arasında yer alır. mirahur camii olarak da bilinir.

    hadikat ül cevamide ayvansarayî, mirahur (imrahor) camii ile alâkalı şu bilgileri vermektedir: "bânisi, sadrazam cağalazâde sinan paşa'nın mirahuru el-hac mehmet ağa'dır. kabri bilinmiyor. karşısında ayşe sultan darü'l-kurrası vardır. yine karşısında cami sahibi mihrimah sultan'ın mektebi vardır. sinan paşa, eğri fethinden sonra 1005 rebiyülevvelinin evahirinde (1596 ekiminin başları) damat ibrahim paşa'nı n azlinde sadrazam olmuştur ocak / şubat 1605'de diyarbakır'da vefat etmiştir. bu mescidin mahallesi vardır." osmanlı arşivi'ndeki 1207 (1792) tarihli bir inhâda "ayşe sultan'ın üsküdar'da yaptırdığı mirahur camii" diye yazılıdır. mihrimah sultan'ı n kızı olan ayşe hanım sultan 1005 (1596) tarihinden hemen sonra vefat etmiştir. kabri, aziz mahmud hüdâyî efendi türbesi civarındadır. mabet, 1006 (1597) senesinde yapılmıştır. kapı sı önünde iki beton direğin taşıdığı bir saçağı vardır. son cemaat yerinin üzeri kadınlar mahşlidir. bu mafil sol tarafta mihraba doğru uzamaktadır. bu kısmın arkasındaki iki odada 'üsküdar islâm abidelerini koruma kurumu' (kuruluşu: 1951) ve 'üsküdar karacaahmet ve havalisi mezarlıklarıyla şehidliği güzelleştirme kurumu' (kuruluşu: 1936) teşekkülleri bulunmaktadır. mabet alt üst pencerelerden ışık alır. minberi ahşap olup mihrabı mermer kaplı ve dışa taşmalıdır. sağ taraftaki minaresinin kaidesi kesme taş, üstü tuğladır. üzeri sonradan çimento ile sıvanmıştır.
  • 41° 1'17.17"n, 29° 0'37.10"e koordinatlarında* bulunan bu hüzünlü caminin üç tarafı yollarla çevrilidir. hiç içine girmemiş olsam da her yanından geçişimde diger binalarla arasına mesafe girmiş olmasından dolayı hüzünlü bir hali olduğunu düşünürüm. kıble yönünde bir de sadaka taşı bulunur bu caminin. mahallenin minikleri sadaka taşından bihaber olduklarından, kendisini dilek taşı diye çağırmaktadırlar.
  • (bkz: kilise camii)
  • (bkz: mirahur)
    (bkz: imrahor)
  • (bkz: warehouse 13)
  • 1930'lu yıllardan çok güzel bir fotoğrafı bulunan tarihi mekan. fotoğrafta 454 yılında kilise olarak yapılan yapıdan kalan sütunlar da rahatlıkla görülmekte.

    imrahor camii
  • günümüzde içerisine giremediğiniz, öyle ki kapısında siz yaklaşamayasınız diye güvenlik amacı ile güvenlik köpek bulunan(alanın zaten her yeri duvar kaplı ama..) tarihi bir yapı. anlaşılacağı üzere ziyarete kapalı...

    kaynaklar, buranın istanbul'un en eski dini yapısı olduğunu söylüyor.
    böyle önemli bir alanın turizme katılımının sağlanmamış olması gerçekten üzücü.

    umarım en kısa sürede bir çalışma yapılır ve ziyarete açılır...
    yoksa ben ve benim gibiler, belki içeri girebiliriz umudu ile kapısındaki zile bastıktan sonra, hırıltı sesi ile birdenbire havlamaya ve tellere tırmanmaya başlayan kocaman köpek kardeşin bağırtısı ile tırsıp geri dönmeye mahkum olurlar.

    imrahor camisi hakkında bir araştırma
  • bizans'a ilgi duyup istanbul'a gelen turistlerin görmek istedikleri mekanların ilk siralarinda yer alan yapi. henüz ben de gezemedim lakin hakkında çok foto gördüm ve yazılar okudum. gezilemez oluşu, harabe oluşu beni üzdü zira.
  • doğu roma döneminde inşa edilip de hâlâ ayakta kalabilmiş istanbul'daki en eski dini yapıdır. 1566 yıldır yedikule'de beklemektedir. istanbul'a gelen bilgili turistler ayasofya'dan önce burayı görmek ister.

    imrahor camii restore edilip turizme kazandırılırsa istanbul yeni bir sembol daha kazanabilir.
  • bülent habora, bu camiyi bilge karasu sayesinde tanımış. o devirde, onlar ziyaret ettiğinde caminin içinde atlar geziyormuş ve çatısı da yokmuş. karasu; selçuklu, barok, bizans ve osmanlı imzalarını katman katman taşıyan kemerleri ve yerdeki mozaikleri anlatmış. sonrasında habora, bu tarihî mekândan cengiz tuncer'e bahsetmiş, o da "sevmek seni" filminin bazı karelerini orada çekmiş.

    bu satırları "başmusahip sokağı anıları"nda okuyunca merak edip filmi açtım hemen, eski istanbul'un harap vaziyetteki pek çok eserini ve köşesini görerek hüzünlendim.

    canım kitaplar, tarihle bağımızı koruyup ne güzel öğretici ve hatırlatıcı oluyorlar, hangisinde ne güzelliklerle tanışacağız ve daha önce fark etmediğimiz neleri öğreneceğiz, hiç belli olmuyor.
hesabın var mı? giriş yap