*

  • yaşam komasının çok büyük bir başlıkla hakimiyet kurduğu cümle..işin tasavvuf kısmı bizi bizden daha iyi düşünüyor.
  • arada bir uykusu bolunenler de vardir o vakit; "bembeyaz bir isik gordum, ak sakalli bir dede beni cagiriyordu" gibi beyanatlariyla taniriz biz onlari.
  • muhyiddin arabi, bunun hazreti muhammed'in bir sozu oldugunu belirtmistir.
  • beatti j. eadie'nin ölümü yaşayıp geri geldikten sonra "aynı soguk elbiseye tekrar girmek" (bedene-yasamak dönmek) seklinde ifade ettigi durumunun paralel bir ifadesi.
  • düpedüz ayılmaktan söz eden cennetten çıkma bir parça.
    gözü ele alırsak mesela (mesela burada zorunlu hareket! moderatör görecek), gözün istemsizce bir kırpışı, bir kırpınışıdır.
    (bkz: yemek bir ziyafettir)
  • 'her şey basit bir yaşam ve bir de ölümden ibaret midir? ya pek çok defa uyuyup sonra yine pek çok defa uyanıyorsak? ' sorusunu çağrıştırır insana.
  • doğru bir önermedir zira şu an dünyada hepimiz kapalı şuurla bulunmaktayız, ufacık insan bedenlerinin içine tıkılmış koskocaman enerjileriz aslında ve insan zihninin etkisi altındayız tamamiyle. ancak öldüğümüzde -ya da ölmek demeyelim buna- dünyadaki yaşantımızı sonlandırıp gerçek evimize döndüğümüzde gözümüzün önünde ki perde kalkacak ve işte o zaman özümüze dönmüş olacağız. zaman zaman içimizde duyduğumuz anlam veremediğimiz özlem de budur zaten, eve gitme özlemimiz...
  • kaynakları; eflatun idealizmi, ortaçağ avrupa skolastik düşünü -özellikle anselmus ve st. augustinus- ve islam tasavvufunda bolca geçen, ibn arabi tarafından sistematize edilen ve descartes tarafından avrupa'ya yeniden tanıtılan kadim bir aforizma.

    descartes, metafizik düşünceler kitabında, bu aforizmaya kaynaklık eden fikirleri özetlemiş ve sonra da bu yapı üzerine kendi epistemolojisini kurmuştur.

    bu düşünce sisteminin temeli, şüphe üzerine atılmıştır. taa antik çağ sofistlerinden bu yana, varlık yoktur, varsa da bilinemez, bilinse de öğretilemez tarzı bir epistemolojik agnostisizm süreci yaşayan felsefe tarihi, sokratik felsefenin ardından, bu agnostisizmi epistemolojik alandan metafizik alana transfer etmiştir. böylece, bir zamanlar bilginin bilinemezliği demek olan agnostik düşünce yapısı, bugün için tanrının bilinemezliği haline evrilivermiştir.

    şüphenin metafizik tezahürü şudur: biz, yaşıyor muyuz? mesela, rüya görürken hiç de rüya görüyor gibi değiliz. yani o anda zevk duyuyor, acı çekiyor, seviyor, nefret ediyor, pek çok şeyi yaşıyoruz. oysa uyandığımızda, bütün bunların yalnızca bir yanılsamadan ibaret olduğunu görüyoruz. şu halde, kim garanti edebilir ki, bu dünya hayatı aslında bambaşka bir evrene ait çok daha uzun hayatımızın bir gecelik rüyası olmasın?

    insanlar uykudadırlar, öldükleri zaman uyanırlar demek, işte tam olarak bu kadim felsefi görüşün tek cümlelik özet halidir.
hesabın var mı? giriş yap