• türkçeye irrasyonel olarak çevrilmiş norman stuart sutherland kitabı.

    insanların karar alırkenki irrasyonelliğe yatkınlığından bahseder

    (bkz: availability heuristic/#89749282)
  • "insanların genellikle kendilerini rahatlatmak ve mutlu olmak adına gerçeğe dair fikirlerini sıkça çarpıtırlar*. bunun bir örneği hüsnükuruntudur; kişi, istediği bir şeyin olacağına inanır ya da bir özelliğini olduğundan daha iyi sanar. bu tür düşünme evrenseldir. kendini aldatma da insanların mutlu olmalarına yardımcı olabilir.
    küçük çocukları kendi erotik arzularını tatmin etmek için değil de onların iyiliği için dövdüğüne inanan sadist okul müdürü kendisini kandırmaktadır." norman stuart sutherland - irrationality
  • "freud, davranışların altında yatan bilinçdışı süreçler, özellikle de libido ile üst-ben arasındaki çatışma anlaşıldığı zaman, irrasyonel gözüken davranışların aslında rasyonel olduğunun açığa çıkacağını göstermeye çalışmıştır: zira irrasyonel sayılabilecek davranışların bazıları, `libidinal isteklerin gizliden gizliye doyuma ulaşması`na imkân vermektedirler. libidinal isteklerin doyuma ulaşmasını üst-benden gizleyen savunma düzenekleri bilinçdışıdırlar, ancak tamamen rasyonel değildirler.
    hiç kullanamayacağı paraları biriktiren cimri aslında irrasyonel değildir; dışkısını tutmaya yönelik bir çocukluk arzusunu gerçekleştirerek tatmin olmaktadır." norman stuart sutherland - irrationality

    (bkz: anal sadistik evre)
  • irrasyonelliğin benzer ve neredeyse evrensel bir şekli daha vardır. farz edin, bir adam şişesi 6 pounda birkaç kasa şarap alıyor ve beş yıl sonra şarabın değerinin inanılmaz arttığını ve şişesini 60 pounda satabileceğini öğreniyor. yine farz edin, adamın şarabın şişesine 10 pounddan fazla ödememeye dair bir kuralı var. mantıklı hareket, değer kazanmış şarabı satmaktır. açtığı her şişe adama 60 pounda (her yudum da yaklaşık 2 pounda) mal olmaktadır. herkes değilse de, pek çok kişi şarabı satmayacaktır. şarabın kendilerine maliyetinin yalnızca 6 pound olduğunu düşünürler, oysa asıl maliyeti, sattıklarında alacakları ücrettir. bu tuhaf hataya günlük yaşamda sık rastlanır. 1000 pound değerindeki antika bir vazoyu kıran kişi, vazoyu bir gün önce 1000 pounda değil de, yıllar önce 1 pounda almışsa çok daha az üzülür. oysa vazonun maddi değeri iki durumda da aynıdır, yani 1000 pounddur. bu irrasyonellik örneğinin nedenini anlamak güçtür. belki de bir şeye ödenmiş olan para, satışı halinde getireceği kazançtan daha “bulunabilir”dir.
    halen okumaya devam ettiğim kitaptan alintilamak istedim bu paragrafı. aynı irrasyonellige borsada ucuza alınmış bir hisse degerlendiginde satmayıp aldığımız fiyata geri düştüğünde sanki hiçbir şey kaybetmemiş gibi davranmak da örnek olarak verilebilir.
  • insanlar, davranış ve tutumlarının gerçek nedenlerini fark etmeden, uyum gösterir, büyük yatırım yaptıkları şeylerin değerini abartır, hale etkisine maruz kalır ve görüşlerine uydurmak üzere kanıtları çarpıtırlar.
    duygu durumlarının ve duygularının nedenlerine dair de yanılgıya düşerler. ünlü bir deneyde, deneklere yüksek derecede heyecanlanmaya yol açan uyarıcı bir madde olan epinefrin verilmiştir. bazılarına bunun doğrudan etkisi bulunmayan bir vitamin olduğu, diğerlerine ise kendilerini heyecanlandıracak bir uyarıcı olduğu söylenmiştir. ardından denekler balonlar patlatmak ve çok yüksek sesle kahkahalar atmak gibi hareketler sergileyen aşırı coşkulu ya da gerçek denekleri sürekli aşağılayan, aşırı saldırgan işbirlikçi deneklerle dolu bir odada oturmuşlardır. deneklerin çoğu, işbirlikçi deneklerin tavırlarına göre biraz neşelenmiş ya da rahatsız olmuştur. ancak önemli nokta, maddeyle ilgili yanlış bilgi verilen deneklerin diğerlerine kıyasla çok daha fazla duygu durum değişikliği göstermiş olmalarıdır. ilacın yol açtığı fiziksel canlanmayı kendilerine açıklamaları gerekmiştir, bunun yanlarındaki kişilerin davranışlarından kaynaklandığını sanmışlardır ve bu yüzden de diğerlerinden daha kızgın ya da neşeli hale gelmişlerdir. başka pek çok deney, kendi duygularımıza dair değerlendirmelerimizin zayıf olduğunu öne sürmektedir.
    bu olgular yaptığımız ya da hissettiğimiz her şeyi açıklayacak makul hikâyeler bulma yeteneğimizle ilişkilidir. duygu durumumuzun ve hislerimizin nedenlerine açıklama bulmaya koyuluruz ve çoğu zaman fena yanılırız. insanlar, sınavda ya da aşkta, başarısızlıklarına dair kendilerine mazeretler bulurlar. kıskançlıkla kötü niyetli davranışlar sergilediklerinde, kaçı davranışlarının gerçek nedenlerinin farkına varır? bir zamanlar yaşadığım bir depresyonun nedeninin komşu arsadaki ağaçların evimi yıkmasına duyduğum korku olduğuna inanmıştım. depresyona bir neden bulmam gerekmişti; ancak geçtiğinde ağaçlar da tekinsiz görünmeyi bıraktı. kendini kandırmak, sık rastlanan bir durumdur. freud bu konuda haklıydı. yanıldığı nokta, bunu tamamen altta yatan cinsel dürtüye, yani libidoya atfetmesiydi.

    her türlü kendimizi kandırabiliyoruz yani özetle.
hesabın var mı? giriş yap