• savunma olarak hayvanın kısırlaştırılmadıkça huzursuzlaşmasını sunar. kısırlaştırılmadıkça hayvan devamlı eziyet çekermiş. kaynak ise kedigen.
  • kısırlaştırmayı destekleyen hayvanseverler var bir de, onlar bazen üniversitede kulüp etkinliği olarak kampüs kedilerinin kısırlaştırılmasını sağlıyorlar. bir hizmet çeşidi olarak toplu kısırlaştırma da iyi bir başlık olabilirmiş esasında.
  • insanın doğaya hükmetme konusundaki amansız arzusunun bir parçası.
    neymiş efendim, sokaktaki hayvanların nüfusu arttıkça beslenmeleri zorlaşıyormuş.
    evdeki hayvanlar kısırlaştırılmazsa (bilhassa cins olanlar) sokaktaki hayvanların eve terfi etme şansı kayboluyormuş.
    kardeşim, herşeyin kökünü kuruttuk zaten. kurbağaların bile nesli tükeniyor. bari kedi köpek çoğalma şansını yakalamışken doya doya çoğalsın. bakacak mecra bulunur...

    not 1: bunların bir başka versiyonu da ''bir kere doğursun, anneliği tatsın da öyle kısırlaştırayım''cı hayvanseverlerdir. bu da çok insan merkezli bir düşünüş tarzı bence...
    not 2: kedigen vb. kedi sahiplendiren sitelerde ''kısırlaştırma şartıyla verilecektir'' ilanlarının çokluğu, bu tip hayvanseverlerin nüfusunun ne kadar fazla olduğu hakkında bilgi verebilir.
    not 3: evdeki hayvanı bir kere doğurunca, akabinde gelişen olaylara, bakımın ve yavru büyütmenin zorluğuna eşlik etmek istemeyip kısırlaştırmayı kurtuluş olarak görenlere bir nebze saygım var.
  • evinde hayvan beslemenin dünyanın en egosantrik eylemi olduğunu kavrayamamış hayvansever(!)
    "kısırlaştıralım, sokaktakiler kamyon altında kalmasınlar, evdekiler de azıp azap çekmesin(?)"

    siz devam edin canlarım, doğa sonunda biz insanları gayet güzelce skertecek, sonra da yaralarını saracaktır...

    zödit: götün yiyorsa kamyon şoförü olma potansiyeline sahip ademoğlunu kısırlaştır, eğitemediğin ortada netekim...
  • maalesef her insanın,hayvanları rahat bırakacak kadar anlayışlı olmadığını,sokakların hayvanlar için uygun bir yaşam alanı olmadığını,hayvanların sürekli korku içinde,huzursuz ve ölümle burun buruna yaşadığını görebilen insandır.

    benim elimden gelse hayvanları değil insanları kısırlaştırırım.

    devletin bu "sahipsiz kedi ve köpek" problemini en tatlı şekilde çözebilecek veya olmadı en kısa yol olarak her ilçede adam gibi bir hayvan barınağı kuracak ve işletecek gücü ve imkanı vardır diye düşünüyorum.ama bunu yapacak hoşgörü ve anlayış maalesef insanımızda yok.
  • türkiye şartlarını göz önüne alırsak sözde değil, özde hayvanseverdir; gerçek hayvanseverdir. refah seviyesi yüksek ve hayvana değer veren insanların çoğunlukta olduğu, hemen her evin bakımını üstlendiği hayvanların olduğu ülkelerde kısırlaştırmanın gereksizliğini savunur ama türkiye şartlarında hayvanların ve yavrularının sokaklarda telef olmasına gönlü elvermediği için kısırlaştırmanın gerekliliğine inanır. türkiye'de, özellikle büyük şehirlerde sokak hayvanlarının mutlu (!) olduklarını evet ben de gözlemleyebiliyorum : araba altında kalıp şanslıysa bir ayağını kaybeden köpek mutludur, zira o da arkadaşları gibi sakatlanmıştır artık; onlardan biridir. kutusundan çıkarılıp tekmelenerek öldürülen kedi de şanslıdır, zira hayvanseverler arasında bir idol olmuştur, onun adına yürüyüşler düzenlenmiştir, belki de hayvanlara eziyetin kabahat kapsamından suç kapsamına alınmasını sağlayacaktır. kış soğuğunda ısınmak için bilinçsizce araba motoruna giren bebek kedicikler de şanslıdır, kısacık ömürlerinin son demlerinde sıcak yüzü görmüşlerdir hiç olmazsa. bizim sokaktaki anne kedi de şanslıdır; son bir senede iki kez doğum yapmış ve sadece iki bebeği sokaklardaki yaşam savaşına dahil olabilme şansını yakalayabilmiştir. yavrularından bir tanesini sokaktaki veletin biri nası bulabildiyse artık, ele geçirmiş, oyun oynamak için almış ve kediciğe zulmederek ölümüne neden olmuştur; evet o bir çocuktur ama onu izleyen annesine bu sorulduğunda "çocuk işte, oyun istiyor, çok da seviyordu" cevabını verebilmektedir sevgili annesi. başka bir yavru araba altında kalmış, bir diğerini de köpekler parçalamıştır. bu ülkede kedi ve köpekler sokak hayvanlarıdır, şehrin sokaklarında gayet "mutlu" bir şekilde yaşam savaşı vermektedirler. bu ülkede insanlar onların aç ve susuz olabileceklerini, üşüyebileceklerini, acıyı hissedebileceklerini, sevgiye muhtaç olduklarını bilemez, belki de bilmek işlerine gelmez. "yahu sokakta bulur birşeyler yer, bir yerlere sığınır, üşümez onlar" derler, geçerler. ve sonra da kısırlaştırmaya karşı çıkarlar bunlar. neymiş, hayvanın doğası cartı curtu. sen önce çevrendeki hayvanları kolla, yavruladıklarında onlarla ilgilen, hastalandıklarında veterinere götür, mama ver, süt ver, kavurucu yaz sıcaklarında kapının önüne bir tas su koy, arabanı çalıştırdıktan sonra hemen gaza basma, "belki altında bir kedicik vardır, biraz durayım da kaçabilsin" diye düşünebilecek seviyeye gel; ondan sonra ben bu ülkede kısırlaştırmaya karşı çıkanların en önünde yürümezsem şerefsizim. bik bik demekle olmuyo bu işler...
  • nedense hayvanların soyunu kurutmaya çalışıyormuş gibi muamele edilen kişidir.

    nasıl ki "dünyanın kaynakları kısıtlı, bu nüfus fazla, fakirliğin bir ve belki en önemli nedeni de kontrolsüz nüfus artışı!.. buna dur dememiz gerekiyor." diyorsak, aynı durum hayvanlar için de geçerli. bir kedi köpek 4-5 yavru doğurup büyütüyor, bunların en az ikisi dişi oluyor ve çok değil, ertesi yıl onlar da 4-5 yavru doğuruyorsa;

    - hem hayvanların canı olduğunu bilip, doyurulmalarıyla, sağlıklarıyla ilgilenenlerin üzerine giderek daha çok yük biner,
    - hem de "besleme şu pis şeyleri, senn yüzünden buraya dadandılar, çoluğumuz çocuğumuz hasta olacak. etrafta aç çocuklar, insanlar var, onları doyur sen!.." diye çemkiren dünya üzerinden silinesicelerin daha fazla bağırmaları sonucu doğar.

    sonra zaten yetersiz kalan yemeklerin başında kavga eden, arabaların altında kalan, onun bunun tekmelerine maruz kalan, hastalanıp orada burada can çekişerek ölen daha fazla hayvan.

    ehven-i şer seçmekse mesele, "bırakınız doğursunlar, bırakınız ölsünler" ehvenden değildir.

    ah, unuttum büdütü: tabii bunlar ülkemiz için geçerlidir, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler için geçerlidir.
  • kışın araba motorlarında uyuyup araba sahibi tarafından fark edilmediği için oracıkta ölen kedilerin ya da karınları kaburgalarına yapışmış köpeklerin doğal ortamında yaşadığını sanan falan kişilerin laf ettiği kişidir. hangi doğal hayat allaşkına? ayrıca soyları falan tükenmeyecek merak etmeyin, doğal ortamınıza dönebilirsiniz yani.
    bu arada üzerime alınmadığımı belirtmem şart sanırım, kedim var ve kısır değil. sadece eve hapis, mart ayı dışındaki pek çok ayı da "yok mu beni siken?" nidalarıyla geçiyor, o kadar bahtiyar ki bu durumdan. en güzeli doğal güzellik diye miyavlıyordu geçen gün. doğal olanın her zaman en kabul edilebilir, en doğru ve en güzel olmadığını ne zaman anlayacağız acaba? kapısının önünde baktığı üç beş kediyi çoğalıp sefil olmasınlar diye kısırlaştıran komşu teyzelere de bencil demeye hakkımız yok sanırım o hayvanlara daha iyi bir şey vadetmediğimiz sürece. hayvanın mal olarak görülmesi ile tamamen başka bir konudur.
  • hayvanların yaşam kalitesi niteliğinin, hayvanların niceliğiyle ters orantılı olduğunu bilir. o yüzden ki insanlar için olduğu gibi hayvanlar için de idealinden uzak olan bu gezegende, muhakkak ki içi burkularak onların kontrolsüz üremesinin engellenmesini savunur.
hesabın var mı? giriş yap