• didim ile bodruma neredeyse esit uzaklikta (yaklasik 1 saat 15 dakika) kucuk bir kasaba... ve tabii cevresine yapilan ve yapilmakta olan sonsuz sayida yazlik... hala cok bilinmeyen gittigim zamanlarda degerini bilmedigim ama simdi ozledigim yazlik beldesi... rant zihniyetinin guzelim zeytinlikleri yaktigini, koylulerin de buna para icin goz yumduklari, hatta kendi arazilerini de daha sonra satabilmek icin yaktiklarina tanik oldugum yer... koyluler araziyi oyle bi atese veriyorlar ki koca tarlada sadece yanmayan kendi evleri kaliyor... bak sen allahin isine!!!
    bu anlatilanlardan her taraf yanik kokuyor anlami cikabilir ama oyle degil aslen... iasos da kiyikislacik yolunda... denizi de guzel.. tek sorunu fazlasi ile emekli mekani olarak kalmasi simdilik ama kisa zamanda yatirimci turk insanin bu sorunu da cozer eminim...
  • sanki koyde bir adet taksi varmi$casina, koylulerinin "buralarda nerde taksi buluruz?" sorusuna fiks bir mekan ve bir taksici ismi soyledikleri mekan.
  • koylu evini boyatmadigi, esya almadigi icin camiyi kitleyip anahtarini berbere veren bir imama sahip koy.
  • (bkz: iasos)
  • taa milas tan 30 km. boyunca, köyün imamıyla bok, tezek ve bayat balık kokan dolmuşta yan yana ulaştığım, iki temel geçim kaynağı balıkçılık ve zeytincilik olan köy.

    kıyıkışlack, köyün çevresinde kurulan kooperatif evlerinde oturanları hiç sevmeyen bir köylüye sahiptir. hatta bence bu köylü sosyetikleşmiş ve gözünü para hırsı bürümüştür. ''köyden olmayanları nasıl kazıklasak da napsak?'' düşüncesi içinde birçok köylü vardır. tüm bunların yanında melek gibi insanları da vardır. özellikle köyün ve çevresinin neredeyse tamamına sahip olan yiğitkaya ailesi bu çevrenin en önemli ve köklü ailelerindendir.

    ''ceyar'ın yeri'' denilen restaurantta balıklar güzeldir fakat balıklar ne kadar güzelse ceyar da o kadar kazıkçıdır. kalmak için ufak tefek ama köyün tepelik kısımlarında bulunan pansiyon lar bulunabilir. bu pansiyonlardan birinin tabelasında swimming pool ibaresi görüp de hemen sevinerek oraya doğru koşmayın. zira swimming pool daki su seviyesi insan dizlerini biraz geçiyor. yok illa ben kıyıkışlacık'ta tatilimi geçireceğim, hem de havuza gireceğim diyorsanız, gelin misafirim olun.

    son bir tüyo: alışveriş ve benzeri ihtiyaçlar için milas a gitmeniz gerekiyorsa, ne yapın edin, ama dolmuşa binmeyin.
    bisiklet iyi bir tercih olabilir. ha tabii arabanın yeri ayrıdır, o ayrı konu.

    http://www.eskiliman.com.tr/mcevre.htm
    http://www.emlakreklam.com/iasos/iasos_hk.htm
  • sayısız balık çiftlikleri, gelişigüzel ve rahatsız edici sıklıkta yapılan kooperatif inşaatları, inşaatların değil araba katır bile geçemeyecek hale getirdikleri yolları, yarım saat mesafede havaalanı olmasına rağmen en yakın hastahane veya süpermarkete 45 dakika olmasının bile insanı cennetteyim kavramından uzaklaştıramadığı bir mekan. kitabınızı alıp göl sakinliğindeki koylarında uhrevi bir huzura kavuşmanız için ermenize gerek yok kıyıkışlacık'ta, taa ki ceyarın kahkahaları sizi uyandırana kadar.
  • bodrum milas uluslararası havalimanı'ndan kuzeybatı yönünde kalkış yapan bir uçağın sağ tarafında oturursanız, kalkıştan yaklaşık 10 saniye sonra sağ alt tarafınızda bu köyü görebilirsiniz.
  • güzel memleketimin *, güzel bir köşesi.

    sakindir, huzurludur, sessizdir, keyiflidir kıyıkışlacık. ulaşımı zahmetlidir, zor ulaşırsın ama oradayken başka bir yerlere gitmek fikri de düşmez aklına. sakinlik seni de sarıp sarmalar, yumuşatır, dinlendirir.

    eskiden daha da başkaydı, daha sakindi, pek bilinmezdi milas'ın yerlileri dışında. zamanla, kuytularda gizli kalmış tüm güzelliklerin keşfinin çok uzun sürmediğini hatırlatır gibi, yavaş yavaş kulaktan kulağa geçer oldu adı. şimdi ise bırakın türkiye’yi, yabancıların bile dikkatini çekmiş durumda artık. geçen sene çoğunluğu ingilizlere ait olan devremülklerin inşaatı bitmişti. bu sene ise; bizim kuytu sitenin yanında uzanan yemyeşil alanın yabancı menşeli bir oteller zincirine satıldığını duydum, üzüldüm. her gittiğimde farklılaştığını görmek, temeli yeni atılan binaları farketmek, iş kamyonlarının yollarda karşıma daha çok çıkıyor olması canımı sıkmıyor değil. öteki memleketim ve çocukluğumun bir diğer adı olan bodrum’un geldiği durumu hatırlatıyor ister istemez bana bu gidişat, hüzünleniyorum.

    tüm bu hüzünlere rağmen vazgeçmek mümkün olmuyor hiç; havasından, denizinden, asfaltlanmamış bozuk, virajlı, dar yollarından, köylülerin sattığı lezzetli sebzesinden meyvesinden, taze mi taze balıklarından. kuş uçmaz kervan geçmez bir diyarda saklı kalmış gibi bir duruşu ve kendine has bir sessizliği vardır ya, işte bunlar içinize işler. öyle ki gecelerinin sessizliğinde, karşı koyda bulunan güllük’teki gece kulüplerinde çalan müzikler bile kulaklarınıza kolaylıkla çalınabilir. siz de uzaktan gelen bu müziklerin tadını, balkonunuzda ayaklarınızı uzatmış kitap okurken çıkarırsınız, belki.

    unutmadan, yolunuz düşerse deniz kenarında bulunan balık lokantalarına da mutlaka uğramanızı salık veririm. hele ki; kıyıkışlacık köyünü geçtikten sonra, hemen yol kenarında ufacık bir aile lokantası vardır ki, benim vazgeçilmezimdir. daracık bu yol; mekanı denizden ayırır ama bakmayın, gece çöktü mü o yoldan hiç gelip geçen olmaz neredeyse ve denizin sesini duyduğunuz gibi onu yanınızda hissedersiniz zaten. hayatımda tattığım en güzel midye tavayı burada yedim. siz de, tahta masalara ve uzun tahta banklara kurulun, soğuk biranızı veya rakınızı söyleyin ve başlayın keyfe. bir de, mekanın sahibi amcamız da ilerleyen dakikalarda bir kadeh rakısını alıp masalardan birine kurulursa, keyiflendiği gibi sazını da duvardan indirip davudi sesiyle türküler söylemeye başlarsa, o gece hiç bitmesin istenir. katlanan keyifle türkülere eşlik ederken, memleketimizdeki tüm bu güzellikler için kalkar kadehler bu sefer de; “şerefe”.
  • temel geçim kaynağı balıkçılık olan, tipik ege tembelliğine sahip popülasyonu barındran şirin ege köyü.
hesabın var mı? giriş yap