• pelin'e o konuda ben de çok kırgınım
    (bkz: barkın'a o konuda ben de çok kırgınım)
  • acımasız değil de duygusal demek daha doğru diye düşünüyorum. ağlak anlamında değil, kişiselleştirme anlamında duygusal.
    çünkü iş yaşamında kadınlar, erkeklerden farklı olarak aşırı kişiselleştiriyorlar olayı, bir sorun oluştu mu kişisel kin güdüyorlar. erkek yöneticinin "şöyle yapın düzeltin, bir daha da olmasın" diyeceği noktada kadın yönetici "bunu bana nasıl yaparsın" moduna girer. paranoyakça davranır.
    özellikle de başka kadın çalışanları kişisel olarak ezmeye çalışır. erkek yönetici şöförüyle bile çok doğal ve rahat olarak "çocuk nası hayri, sünnet ettiriyo musunuz bu sene", "alex dün iyi oynamadı" gibi muhabbet edebilirken kadın yönetici, en yakınındaki çalışma arkadaşını bile "canım"larla "şekerim"lerle ezme derdindedir. çünkü kişisel bir rekabet güdüsüyle hareket eder.
  • birincisi yumusak ya da ılımlı oldugunuzda ayni sekilde calisan bir erkege gore yetersizlikle ya da otorite kuramamakla suclanma olasiliginiz daha fazladir..ıkincisi sevgili hemcinslerim babalarina/ kocalarina/ sevgililerine ve hatta cocuklarina karsi yaşadıkları yenilgileri ve verdikleri ödünleri diğer kadinlarla ortaya koyduklari yapay cekismelerle, "bak o kadin benden daha cirkin/ eksik/ bekar/ vs vs" gibi zavallica avuntularla gidermeye calistigindan, evet kadimlarin cok oldugu yerde sorun da cok oluyor maalesef..ama ozunde hep kendi olamamaktan/ kendine güvenmemekten hepsi..sagolsun erkek egemen toplum, sagolsun "erk" sahibi olmayi diger cinsi ezmek olarak algilayanlar..
  • çok haklı bir tespittir. bu kadınların aşırı egosu ve göt kalkıklığından gına geldim. azıcık gülmeyi bilin.
  • iş yaşamı çoğunlukla hiyerarşi içinde başlar ve devam eder. kadın istihdamı (bu konuda teyit lazım) nispeten orta ve büyük ölçekli iş yerlerinde yoğunlaşmıştır diye tahmin ediyorum.

    dolayısıyla iş yaşamının başından söz sahibi olduğunuz yıllara kadar (eğer mümkünse tabii, bazen mümkün de olmuyor) devamlı erkeklere gösterilenden fazla eleştiri, inceleme, baskıya maruz kalırsınız. bu da sıkıntı yaşamamak adına işinizi aynı seviyede bir erkekten çok daha titiz ve dikkatli yapmanıza sebep olur, bir bakıma zorundasınız böyle olmak. isterseniz bir kadın olarak yapın kardeşim gözümden kaçmış, abicim kusura bakma şey olmuş unutulmuş muhabbeti yapmayı.

    aslında türkiye'de çalışan kadınların tavrı ve işe yaklaşımının şirketin hizmet verdiği kişiler, kurumlar açısından çok daha sağlıklı olduğu bir gerçek. yani sindirmeye çalışılan bu kadınlar, işini sizden daha iyi yapıyor ve aynı yaklaşımı da sizden bekliyor.

    ben kendi adıma konuyla ilgili yüzlerce örnek paylaşabilirim. bugün bile bir mail atacakken önümde alternatifler varsa mutlaka ilgili kadın çalışana atmayı tercih ediyorum, cevap almam garanti oluyor. peki bunun sonucu ne olur, sen baştan salma çalışırsın "kardeşim", sıkılınca veya azar yiyince basarsın istifayı, o kadın doğru dürüst çalışmaya devam eder ve kendi gibi düzgün çalışacak insan yetiştirir.
  • haklı bir tespittir . kadınların bu yaşama geç katılması ( her ne kadar anaerkil bir dönemin de yaşanmasına rağmen ) bunda bir etken olduğunu düşünüyorum . hedeflerine daha çok odaklanıyorlar , çevrelerine bakmamaya çalışıyorlar .
  • erkek için 2+2 her zaman 4 olur. kadınlarda ise durum tamamen farklıdır. o gün duruma göre sonuç değişir. sığ veya düşüncesiz denir erkeklere. çünkü erkekler ilerisini gerisini düşünmez. nettir. kadın bir mesele ile karşılaştığında; önce meseleyi getireni ile yaşadığı hususları çırpar. meseleye karışanlar ile meseleye karışmayanları rendeler. geçmiş de olanları üstüne yavaşça ilave eder, o günkü ruhsal durumunu da bir avuç koyduktan sonra muhtemel yaşanacak meseleler ile beraber pişirir. allah kadın yönetici altında çalıştırmasın. erkek ise sorunu basit düşünür. sıkıntılı bir meselede bile sizi rahatlatır, birşey olmaz hallederiz der. belki iyi bir çalışan olursanız s.tiret amuga koyugum sana birşey olmasın diyeni bile görebilirsiniz.
  • acımasızdan ziyade mümkün mertebe sert ve disiplinli olmaya çalışıyorum çalıştığım yerde. her ne kadar birimdeki erkeklerle eşit şartlar altında görünseler de mobbing, taciz gibi durumlara en çok kadınlar maruz kalıyor. sizin gülümseyerek " günaydın" demenizi, hal hatır sormanızı bile yanlış anlayıp kendisine 'iş attığınızı' zanneden hayvan oğlu hayvanlar ( bizzat yaşadım, evli barklı, abi dediğim adam bana akşam dışarı çıkıp bir şeyler içmeyi teklif etti, -şimdi gelip " arkadaşça söylemiş yaa kezban mısın" demeyin, sizin de ağzınıza tuvalet terliğiyle vururum. anlıyoruz herhalde konuşma şeklinden niyetini- ağzını dağıtmamak için kendimi zor tuttum, iş çıkışı eve varana kadar ağladım sinirimden) veya bir konu hakkında kendisinden daha fazla bilgi sahibi olmanızı kabul etmeyip, nezaketle fikrinizi sunduğunuzda küçümseyip kendi bildiğini okuyan, çuvallayınca bütün hıncını sizden çıkarmaya kalkan şefleriniz olabiliyor iş ortamınızda. maalesef gerçekler bunlar.
    kısacası efendim, kendimizi korumak için yüzümüze ifadesiz bir maske geçirmek zorunda kalıyoruz, bu sefer de acımasız diyorsunuz, herkesin kafası karışık vesselam.
  • kadın patronlarımın her daim acımasız olmasıyla desteklediğim önerme. mükemmeliyetçiliğin nirvanasına ulaşmağı amaçladıkları için hayatı bize dar edebiliyorlar. yolda karşılaştığımızda da siz selam vermedikçe yüzünüze bakmazlar. kadınlar askere alınmalı bence. iyi başçavuş olurlar.
  • işte buna aşağılık kompleksi diyorlar.

    genellememek lazım tabi, erkeklerde çok şey değil.
hesabın var mı? giriş yap