• (bkz: intihar etmek)
  • her zaman öyle değil. yani her zaman bileğini kes kanın aksın, beni anlamadılar yaz, öğle namazına mütakip kaldırsınlar değil. öylesi zaten bir karar değil ancak bir reflekstir.

    bu bir karar vermek, kendim için bu 27 yaşındaki adamı öldürmek, toprağa bile sokmamak, yok etmek, olmamış kılmak, her ayrıntısı ile buharlaştırmak.

    bir inziva gerekli, bir ses orucu, en sevdiğin kelimeleri dahi kullanmayacağın bir farkındalık meditasyonu. ruhun kalbini bulmak için bir içe dönüş, bir seyahat, sonra ruhun kalbini ellerine alıp parmaklarının arasından parçalarının dökülmesini seyretmen. öldüğünde yeni bir inziva, ne istediğini anlamak, lüks içinde bir hayatı nasıl elde edeceğinin sorularına yeni bebeğin vereceği cevaplar. su gibi olmanın bir yolunu bulmak.

    zengin olacak olan bu adamın, zenginliğin ne olduğunun tanımını yapacağı bir küvez. berduş olunca mı zengin olacak, yoksa resim çizerek mi, ya da yoksullara yardım ederek mi, torosların yamaçlarında rutubetsiz bir köyde, domates biber ekerek mi, şehirde insanlara kötülük yaparak mı zengin olacak. erdemli olarak mı yoksa. yoksa tek ihtiyacı olan para mı olacak. sorular, sorular...

    sonra inzivadan çıkıp ilk adımlarını atmak. ihtiyaçlar için ergonomik yaşayan ruhun kalabalığa karışıp yeniden eskimesi.
  • aynaya bakıp, eline ağır bir söz alıp, kafana vurmak.
  • bir kere kafaya koyduktan sonra kimsenin engel olamayacağı şey. ister sessiz sedasız, ister bağıra çağıra yapılsın. en nihayetinde durduramazdık, hayat bir tercih deniyor arkadan. sonra bir an için yolda yürürken duran insanlar yollarına devam ediyor.
    evet, hayat devam ediyor, insanlar yaşlanıyor ama sen hep aynı yaşta kalıyorsun.
  • "eğer hayatına son vermek istiyorsan yap, bunun için kendini öldürmene gerek yok"

    -gegen die wand
  • en güzel söz henüz söylenmeyen sözdü, en güzel sevinç henüz gelmeyendi; hele ki ararken. en güzel sevinç daha gelmemişken, insan kendisini nasıl öldürür.

    gide'in kuşkularımıza fısıldayan sözünden:

    "insanın kendini öldürmesini anladığını, ama bir kez tadıldıktan sonra ister istemez aşağısına inilecek bir sevinç doruğuna eriştikten sonra öldürmesini anladığını."

    kalpazanlar - andré gide
  • hayallerini portmanyoya asıp, işe gitmek için evden çıkmaktır.
  • kendini oldurma yolunda kaçınılmaz eylem.
  • hayatım boyunca hayalini kurduğum olay. en büyük fantezim. genel olarak ruh halim şu şekilde;

    ...kendimden kaçarken düşüp yüreğimi burktuğum zamanlar var. sol yanı şişer. öyle ki akciğerlerimin üzerine doğru giderek büyüyen şişlik nefes almamı zorlaştırır. nefes alamadığımı fark ettiğimde burun deliklerimin içini dikenli bir sarmaşık sarmaya başlar. gözlerimin arkasında peşi sıra mavi- kırmızı şimşekler bırakarak beynimin kıvrımlarına yerleşir bu dikenler. kancalarını zehirli bir çıyan gibi saplar ve yok olup gittiğinde bile izi kalır. başka bir hezeyan anında büyüyüp beni içine almak ve kendi kanımda boğmak için uslu küçük bir çocuk gibi bakar bana bu küçük kanlı delikler...

    kısacası bence bir insan bu fikre bir kez kapıldığında içinden çıkarıp atması çok zor

    ve o insan çok çok kötü zamanlara mahkum sıklıkla
hesabın var mı? giriş yap