• katılmadığım cümledir. aslında açıklamalar arasında katıldığım bazı noktalar var ama bunun biraz da kişinin kendiyle alakalı olduğunu düşünüyorum.

    kendimi kitaplara adamış bir insan değilim ama okumayı severim. işyerine kitap götürdüğüm oluyor, boş kaldığımda açıp okuyorum. kimi zaman serviste de okurum. kitapların gizemli dünyasına dalmak, kitabın sahnelerini zihnimde canlandırıp onları izlemek, okumak, görmek çok hoşuma gidiyor.

    "1) en basit faydası, kitaba verdiği para cebinde kalır kitap okumayan adamın. ayda en kötü bir kitap okusa, yılda aşağı yukarı 120-150 tl arası zarardadır kitap okuyan şahıs."

    her kitaba para vermek zorunda değildir bir insan. e-book diye bir şey var. her ne kadar kitabın yerini tutmasa da, bu yönteme çok başvurmuşluğum var. stephen king'in çoğu kitabını böyle okudum mesela. ayrıca, ikinci el kitap satan kitapçılar mevcut, yarı fiyata hatta belki daha da ucuza alabilirsin kendini alıştırırsan. ama e-book olayı çok daha avantajlıdır, kitaba verecek paraya acıyorsan.

    "2) kitap okuyan adam, bi süre sonra gözlük kullanmak zorunda kalıyor. ben bile, ortalama bir okur olarak kör olacam nerdeyse amk! kitap okumazsan bu problemin ortadan kalkar."

    senin gözlerinde bir problem varsa bunu kitaplara yüklemek oldukça saçma. o kadar kitap okurum, gözlerimde hiçbir problem yok. atıp tutup sırf kitap okumayı kötülemek için gözleri bozuyor demek anlamsız.

    "3) kitap okuyarak elde edilen ve çoğu insan tarafından bir erdem kabul edilen, bilinç seviyesinin yüksekliği, az önce anlattığım, bilginin yükü altında ezilme problemine dönüşür. cehalet mutluluksa, bilmek yorgunluktur. kitap okursan, işçi sınıfının sorunları, çevre, daha iyi bir gelecek, savaşlar, açlık vs. gibi dünyayı ilgilendiren ve pratikte senin benim gibi "normal vatandaşların" çözüm bulamayacağı alanlarda kafa patlatırsın. ama kitap okumasan, sevgilim neden mesaj atmıyor, mezuniyet balosunda hangi kıyafeti giysem, hangi kafelerde karı kız oranı maksimumdur gibi seni ilgilendiren, buraya dikkat "seni ilgilendiren", alanlarda kafa patlatırsın. hatta bu iş benim nazarımda o kadar sevimli bir mertebeye yükseldi ki, kafa patlatmak diyerek gücendirmek istemem: beyin fırtınası yaparsın. zevklidir bu iş. ve hayatın kendisine tekabül eder. ben bilmem hangi ülkede savaş varmış, kıtlık dizboyuymuş diye iştahımdan olayım, adam orda kızı koluna taksın, gezsin ve de tozsun. sağlam kafayla düşünen hangi insan evladı, doğrusunu benim yaptığıma inanır?"

    hayattaki amacı karı kız tavlamak, sevgilisinden gelmeyen mesajı düşünmek, mezuniyet balosunda giyeceği kıyafeti düşünmek ve bunlara kafa patlatmak olan insanı normal zanneder kitap okumayan insanlar. her kitap okuyan da yok dünya barışı, aman açlığa çözüm getirelim, yok politikaya dalalım diyecek diye bir kaide de yok.

    çok fazla bilmek, her şeyi öğrenmek, evet, gerçekten de yorgunluktur. bir yerde insanın kendi kendine eziyet etmesidir. çok bilgi, daha doğrusu düzelterek söylüyorum: çok bilginin sürekli belli edilmesi insanın başına çok fazla sorumluluk getirir. sana kimse bildiğini ortaya dök demez. okursun, kendine saklarsın. bilirsin, kendine saklarsın. her yerde bik bik bik ötmenin alemi yok. sonra da her şeyi benim üstüme atıyorlar yeag deyip deyip kitap okumak kötüdür, çok bilmek kötüdür deyip durursunuz.

    "4) kitap okuduğun zamanlar, sana verilmiş ömrün en kıymetli zamanlarını harcadığının farkında mısın? kitap okumayan adamın, böyle bir kaybı yoktur. ben mesela dostoyevski'den 3 yıl, amin maalouf'tan da 1 yıl alacaklıyım. dosto öldü gitti de amin abim heüz hayatta. feysini verin de ona ulaşıp, alacağımı tahsil edeyim."

    kitap okumadan kafe köşelerinde bir elinde sigara bir elinde çay/kahve, gözünün biri bilmem hangi kızın göğsünde, bir gözün bilmem hangi hatunun kalçasında abazan abazan geçirdiğin vaktin çok değerli olduğunu düşünüyorsan bence de kitap okuma lütfen. kitap okumayı yüceltmiyorum ama karşılaştırdığın, yerine koyduğun, o açığı kapattığın şey bari düzgün bir şey olsun. markette elini cebine sokup reyonları gezerken o vakit ölmüyor değil mi? zaten bilmem hangi marka ütünün, bilmem hangi marka ayakkabının fiyatını bilsek yeter. değil mi?

    "5) kitap okuyan adam, hayatın gerçeklerinden bihaberdir. kitap okumasan halbuki bir zenaat sahibi olursun en azından. kitap okuyacaz diye, bi musluk bile tamir edemez oldum, şık kıyafetler kombinleyip kızların aklını alamıyorum. uzak kaldık böyle işlerden."

    kitap okuyan insanın evinde televizyon, bilgisayar olmadığını zanneden, teknolojiden bihaber mağaralarda yaşayan insanlar sanan kişi tarafından yazılmış bir madde. bu kitap okumayla alakalı değil, kendini yetiştirmekle alakalı. ve evet kıyafet kombinleyince (kombinlemek kelimesinin allah da belasını versin, bu kadar çirkin bir kelime daha bilmiyorum) bir karış uzuyorsun kitap okuyunca olmuyor tabi.

    "6) kitap okuyan adam göbek bağlar. kitap okumasan halbuki zamanını, hayatın içinden işlerle doldurup daha hareketli bir yaşama sahip olursun. tıknefes olup, halayı bırakmazsın en azından!"

    kitap okuyan adam değil, gün boyu semirip yayılan adam göbek bağlar. kitap okuyan adam, ara sıra spor yapması gerektiğini bilir.

    gelelim can alıcı noktaya:
    kitap okumanın insanın hayatına katmadığı şeyler vardır evet. ama her şeyi kitaplardan beklemek de aptallıktır. kitap okumanın sadece roman okumak olduğunu zannetmek de ayrı bir aptallıktır. bulunduğun konuma okuyarak geldin, sana öğretilen şeyleri bile okuyarak öğrendin. diksiyonun iyiyse, ki bir insan için bu önemli bir noktadır, bu kitap okumanın sana kattığı bir özelliktir. konuşurken, bir şeyi anlatırken ya da kendini yazı ile ifade ederken aynı kelimeleri tekrarlayıp insanları sıkmıyorsan; bu sana kitap okumanın sağladığı bir avantajdır. konuşmak da, iletişim kurmak da gerçek hayatın ta kendisidir. şimdi diyeceksin ki; "benim mahalle arkadaşım kitap okumamış ama bir hikayeler anlatıyor gülmekten ölüyoruz." doğrudur. var böyle insanlar. çok gezen de bilir çünkü, çok okuyan da bilir.

    kitap okumanın bana kattığı birçok şey var. bir yazar adayı olmam da bunlardan biri. benden çaldığı şeyler de var. mesela 25 senelik ömrümün nereden baksan 5 senesini tek bir kitabı okuyarak geçirdim: kendi kitabımı. ama varsın geçsin, saçma salak işler yapmak yerine, kitaplarla haşır neşir olarak geçiriyorum ömrümü ve bundan hiç de pişmanlık duymuyorum. evet, şu an kitap okuyor ya da şu entry'i yazıyor olmak yerine, dolabımın karşısına geçip yarın ne kombinlesem (!) yeağ deyip salak salak dolaba bakıyor da olabilirdim. abidik gubidik kız arkadaşlarımı toplayıp şu ojenin rengi çok güzel yeağğ diyerek hayran hayran oje şişesine de bakabilirdim. evime misafir toplayıp elalemin dedikodusunu yapıyor da olabilirdim. ama bunlar beni basit, çok basit bir insan yapardı. ben bu kadar basit bir insan değilim. boş işlerin insanı değilim. vaktimi bu salak şeylerle harcamak yerine, zihnimde kendime özel bir kuytu köşe açıp, sevdiğim kitabın sahnelerini yerleştirip kitabın kahramanlarını izlemek çok daha hoşuma gidiyor. onları canlandırabilmek, onlarla zihnimde aynı köşeyi paylaşmak bana huzur veriyor. hiç tanımadığım bir insanın, görmediğim birinin yazdığı satırları okumak, onlarla hayat bulmak, beni mutlu ediyor.

    ayrıca eklemek istediğim şey: kitapları okumuş olmak için değil, sevdiğiniz için okuyun. ilgi alanınıza uygun kitaplar okuyun. aksi takdirde kitap okumak aptallıktır gibi yanılgılara düşebilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap