• eski$ehir'de super ucuz fiyata her turlu ikinci el cizgi roman kitap kiralayabildiginiz super ilah yer.. eski ya$li sahibi ölmü$ $imdi oglu i$letiyor.. oraya girip saatlerce etrafa bakmadan cikabilen cok az insan wardir.. 10 senedir gitmiyorum nerdeyse..
  • eskişehir'deki en büyük keşfimdir. yaklaşık 10 metrekarelik bir alana kurulu bu müessesenin çok özgün bir işletme anlayışı vardı. "ikinci el" denebilecek kitapların arkasında kurşun kalemle 9000 tl yazardı örneğin, dükkan sahibi muhittin amca (mı acaba) bu rakama şöyle bir bakar, "10000 lira" derdi. kitabı geri getirdiğinizde arka kapağın içinde yazılı olan dokuzbinlirayı geri alırdınız(rakamlar gerçektir) (bkz: enflasyon). kitapbank sayesinde başta stephen kingolmak üzere robert ludlum, ken follet, wilbur smith , vc andrews, frederick forsyth vb bestseller romanların hepsini ortaokul bitmeden yalayıp yutmus; daha ben portakalda vitaminken yayınlanan gırgır ciltlerini karıştırma fırsatı bulmuş; okumuşoğlu okumuştum özetle. yolsuz kaldığım zamanlarda bir iki kitap aşırır, sonra geri götürüp parasını tahsil ederdim. bu şekilde benden çalınan kitap sayısı da az değildir hani. kimsenin kitap okumadığı bir memlekette böyle özgün bir işin altına imza attığı için muhittin amcaya hep minnet duydum. ölümüne üzüldüğüm çok az insandan biridir. ben son gördüğümde dükkanın olduğu binanın da yerinde yeller esiyordu. kitapbankı bana hatırlattığı için "rastgele" butonuna da ayrıca teşekkür ederim...
  • ankara, adilhan iş merkezi içindeki "al götür- oku getir" diyen kitapci.
  • ayrica 1997 itibariyle kapanan bir beyoglu dükkanidir. galatasaray lisesinin karsisinda yillar boyu acik kalmis kitap ve müzik satan bir mekandir. özelligi, gündüz ve gece acik oldugu her dakika yüksek sesle beyogluna yayin yapmasi ve yapilan bu müzik yayinin genellikle o senenin en cok tutulmus parcasi olmasidir. e ne var bunda diyenler icin: 8 ay boyunca 7/24 cocojambo, baska bir 5 ay 7/24 7 karanfil calmistir bu yer.
    (bkz: taksim de durmadan calan kafa sikici müzikler)
  • kitapbank'ın sahibi ve kurucusu olan muhittin bayazıt çok genç yaşlarda,büyük olasılıkla askerlik çağından da önce bir iş bulmak amacıyla kara tren ile kahramanmaraş'dan istanbul'a doğru yola çıkar.

    tren eskişehir'e vardığında eskişehir'de bir süre mola verir bu arada genç muhittin treni kaçırır.
    cebinde beş parası yoktur.

    istasyon çevresindeki bir park bekçisi ile tanışır.

    bekçi ona yol parasını denkleştirene dek parktaki derme çatma bekçi kulübesinde kalabileceğini söyler.

    genç muhittin istanbul'a yol parasını çıkarabilmek ve bu arada karnını doyurabilmek amacıyla iş aramaktadır.

    bir ara bekçi kulübesi yakınlarında oralarda dükkanı olan bir esnafın bıraktığı tahta el arabası dikkatini çeker,esnafa

    bu arabayı kendisine ödünç verip vermeyeceklerini sorar,olumlu yanıt alınca istasyona çok yakın olan ve şimdiki adı

    haller gençlik merkezi olan sebze ve meyve hali'ne emanet el arabasıyla koşturarak gider.

    oradan da sattıkça parasını ödemek koşuluyla domates ve bir kaç çeşit sebze alır.

    ama bir sorun daha vardır bu sebzeleri satabilmek için, o zamanlarda yani geçmiş yıllarda yaygın bir biçimde kullanılan kesekağıtlarına gereksinimi olacaktır.

    bu gereksinimini de kesekağıdı yapılmak üzere okunmuş gazeteleri toplayarak esnafa satan bir başka esnaftan, "satış yaptıkça parasını ödemek" koşulu ile alır.

    istemeye,istemeye kalmak zorunda kaldığı eskişehir'de, genç muhittin'in işi, çoğunluğu ukrayna-kırım,tataristan ve bulgaristan gibi balkan ülkelerinden gelme göçmenlerden oluşan eskişehir esnaflarının, göçmenin halinden anlayan ve inanılmaz yardımları sayesinde yaver gitmiştir.

    istanbul'da hayal ettiği koşullar ona göre bu küçük ilde yavaş,yavaş oluşmaya başlamıştır.

    genç muhittin sebze ve meyvelerini "herşeye karşın" istanbul'a gidebilme umuduyla satmayı sürdürürken.

    bir yandan da gazete kağıtlarından kesekağıdı yapmayı el arabasının bir kenarında sürdürmektedir.

    ama çoğunluğu balkan ve kuzey ülkelerinden gelen insanların oluşturduğu bu kentte ülke geneline göre yüksek bir okuma yazma oranı vardır.

    dolayısıyla genç muhittin'in hiç hesabında olmayan bir şeyler olmaya başlar; yoldan gelip geçenler kese kağıdı yapmakta olan genç muhittine, sebze meyve fiyatlarından çok "ucuzmu satıyordur acaba?" düşüncesiyle okunmuş bu gazete ve dergiler( ki bu dergilerden önemli bir bölümü hayat mecmuası'dır.) kaç para? diye sorarlar.

    insanlar o denli çok sorarlar ki, bu gazete ve dergilerin fiyatlarını, genç muhittin, bunlardan her soran insana bu dergileri uygun fiyata satmaya başlar.

    daha sonraları "sebze meyveden çok bu gazete ve dergilerden satıyorum.

    neden el arabamda yalnızca bunlardan satmayayım ki?" der.

    ardından sebze meyve işini bir kenara iterek hurda kağıt satıcısından aldığı gazete ve dergileri satmaya koyulur.

    işler umduğundan da iyi gidince genç muhittin 1965 yılında bu iş için bir dükkan kiralamaya ve işini orada sürdürmeye karar verir.

    iş yaşamında başarılı olan genç muhittin eskişehir de söğütlü bir kızla evlenir.

    iki kız çocuğu olur.kızlarını da evlendirir.her türlü kitap bulunan dükkanına kitapbank adını veren muhittin bayazıt, binlerce eskişehirli insana fiyatları nedeniyle ulaşamayacakları kitaplara ,uzun yıllar boyu, kendi buluşu olan bir yöntemle ulaşma olanağı sağladıktan sonra geçtiğimiz yıllarda aramızdan ayrılır.

    dükkanını bugün kitapbank'ın üçüncü kez değiştirdiği yerinde sakarya caddesinden eski devrim ortaokuluna çıkan ülkü sokakta damatları işletmektedir.

    dükkanını olur,olmaz karıştıran çocukları tatlı bir biçimde haşlamayı da bilen bu güzel insan, belki farkına bile varmadan, eskişehir kültürel yaşamına çok şeyler katmıştır.

    saygıyla anıyoruz.
  • belki de bana kitap okumayı sevdiren yer.. hatırlıyorum, annemden para alır, gider, kaybolurdum kitapların arasında. ilk başta masallarla başlamıştım işe, arkasından gizli yediler serisi gelmişti, ardından okuduğum ilk stephen king kitabı olan yeşil yol ve diğer stephen king kitapları (hastasıydım o zamanlar bu adamın). küçükken insanın az parası oluyor tabi, annem azıcık bir şey tutuştururdu elime, ben de hepsine param yetmediği için o gidişimde beğendiğim üç-dört kitabın arasında seçim yapmaya çalışırdım. param olmadığı zamanlarda da evdeki okumadığımız kitapları götürür, karşılığında yeni kitaplar alırdım. ufacık bir dükkandı, şimdi o dükkan karşı sırada yeni bir yere taşındı, daha düzenli, daha geniş, daha yeni kitaplar var ama burada sadece, o küçücük dükkanda kitapların arasından zar zor geçip, tozlu raflar arasında bir gizli yediler bulunca sevindiğim çocukluğumu hatırladım, "yok" dedim oradaki bayana, "kalsın, yüzüklerin efendisi var evde zaten..."
  • istanbul'da parklarda gormeye basladigimiz kitap seklindeki bankara verilen ad.
    http://www.bigumigu.com/bigu/haber.asp?hid=621
  • merhum muhiddin beyazid'in kurdugu muthis mekân.

    ozgur topyıldız'ınmekan ve sahibi ile ilgili notları ise söyledir;

    “muhiddin amca’yı bizler gibi koyu eskişehir hayranları iyi bilir. tam 38 yıldır bu şehrin insanına türkiye’nin ilk ve tek kitapbank’ında kültür hizmeti vermekte, “al götür, oku getir” sloganıyla sihirli kutuya inatla eskişehirli’ye kitabı unutturmamaya çalışmakta... biz de onu unutmadık!... beyazıd’ın direkt olarak şiirle alâkası yok ama 38 yıllık kitapbank, tarihinde topu topu üç kez kapanmış ve işin ilginç yanı muhiddin amca, her üç kapanışta da kapısına şiir yazarak özürünü bu yolla dile getirmiş. uzun kuyrukların okuduğu, o dönemin birçok gazetesine konu olmuş “izinname, zoraki izinname ve vedaname” isimli şiirlerinden bir tanesini sizinle paylaşmak istiyorum. burada önemli olan şiirin güzelliğinden öte , bir müessesenin müşterisine saygısının şiirselliği olsa gerek...(m.beyazıd 1935 maraş doğumlu, 1960 yılından bu yana eskişehir’de yaşıyor ve eskişehirli’ye hizmet ediyor...). muhiddin amca’nın öyküsünü bilenlere ve bu antolojide de onun kitaplarından yıllar önce okumuş olan tommiksci’lere küçük bir tat sunmak istedim.” ozgur topyildiz

    izinname

    kalabaktı içtik suyu
    yıllar yılı kalakaldık
    temel kazdık, toprak attık
    taş taşıdık, harç yaptık
    temelinde alınterim
    taşlarında parmak izlerim evler yaptık
    cadde cadde sokak sokak
    pazarlarda tezgâh kurduk
    çıngıraklı oyuncaklar, rengârenk balonlar, toplar sattık
    seyyârdık dükkân açtık
    evlendik, yuva kurduk
    çocuklarla kardeş, büyüklerle haldeş olduk
    kitap aldık, kitap verdik
    bir köşede banka kurduk
    isteklerin sonu yoktu
    bir baktık ki vade doldu
    bahaneler bitince de
    gayri yola düşer olduk
    kızsanız da, küsseniz de,
    hoşgörüp de gülseniz de
    hemen gidip dönmek üzre
    bir haftacık izin aldık
    1981
  • bugünlerde camında devren satılık ibaresi olan banka. çocukluğumda alışveriş yaptığım ender yerlerden biriydi. muhittin bayazıt vefat ettikten sonra oğulları yada damatları tarafından işletilemeyen banka.
hesabın var mı? giriş yap