10 entry daha
  • kendi ördükleri duvarlar içinde kendi hastalıklı krallıklarında yaşayan, her şeyi kendilerine hak gören ama kendilerinden olmayanları dışlayan insan yığınıdır. kendinden olmayanı dışlamak, kitlelerin en tipik özelliklerinden biridir. zira kendilerinden olmayan herkes onlar için azınlıktır. ve kitle mantığına göre de azınlıklar dışlanır.

    bu bağlamda azınlık olmak da bir yazgı gibidir. kitleler kendilerinden olmayan birini gördükleri zaman -hele ki bu insan onların o sonsuz! özgürlük alanlarının içine birazcık girmişse– her zamankinden daha saldırgan bir tavır takınırlar. eğer kendileri kalabalıksa ve karşı taraf sayıca azsa veya cevap veremeyecek durumdaysa bu saldırganlık linç girişimine kadar gidebilir. trafikte tartıştıkları iki kardeşi gecenin karanlığında, eşlerinin ve çocuklarının çığlıkları arasında denize atan da, yılbaşı kutlamaları için taksim’e çıkmaya cesaret edebilmiş kadınlara tecavüz etmeye kalkan da, engelli vatandaşların gösterisine tahammül edemeyen de aynı zihniyettir.
    bu cahil, görgüsüz, vahşi ama güce taptığı için de çok kolay yönlendirilebilen; bazen dinle bazen futbolla bazen de kabadayılıkla gündem ve etki alanları kolaylıkla değişebilen bu insanlar, maalesef tarih boyunca iktidarların işine gelmiştir.

    çok büyük yenilikler ve iyileştirmeler getireceği söylenerek iki yılda bir değişime uğrayan eğitim öğretim programları da aslında kitle kültürünü ya da kültürsüzlüğünü beslemekten öteye gitmez.
  • ortega'nın* dediği gibi bireysel düşünce özgürlüğünden hatta pek çok konuda iradesinden feragat eden yığınlardır.

    özellikle geri kalmış ve cahil toplumlarda birey olmaktansa kitlenin bir parçası olmanın getirdiği bir konfor vardır aslında. o konfora ulaşmak da zor değildir; tek yapmanız gereken okumayı ve düşünmeyi bırakmaktır.
    bir süre sonra siz de az düşünen ama çok konuşan, cehaletiyle gurur duyan, karar alma mekanizmasını kitleye devretmiş ve o büyük sosyal organizmanın bir parçası haline gelmişsinizdir.

    (burada araya şunu sıkıştırmak zorundayım. ionesco'nun gergedanlar'ını mutlaka okuyun. gerçi orda avrupadaki faşizm dalgasına kapılan insanlar anlatılır ama aslında yakın okuma yaptığınızda kitleye teslim olmanın getirdiği güç ve huzuru görürsünüz...)

    çocukluğunuzda beğendiğiniz film yıldızlarının yerini -aynı hayranlıkla- bu kez politikacılar alır. çünkü kitle bir lidere -çok çok güçlü bir lidere- ihtiyaç duyar. lider, kitlenin sembolüdür, onun zenginliğiyle, yaptıklarıyla, söyledikleriyle kendini özdeşleştirir çünkü kendisi de kitle denen organizmanın bir parçasıdır.
    ya da okulda aldığın temel eğitim ve kitaplar yerini beyni önce uyuşturup sonra da yakan bir çeşit kitlesel lobotomi yapan tv programlarına bırakır vs.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap