*

  • istanbul - kurtuluş'da bulunan lise..
  • ankara - kurtulus'ta bulunan lise.
  • istanbul'dakinin sloganı eski müdür yakup eyüboğlunu deli ederdi...
    kukuku! lilili! kurtuluş kurtuluş lisesiiii!
    (bkz: kuku)
    (bkz: lili)

    bir de kulis adında tiyatro topluluğu vardır. her sene ödül alır.
  • (bkz: kulis)
  • antakya'nın en eski liselerinden, sümerler mahallesindedir. gençler arasında kudurmuş lisesi olarak bilinir.
  • 2001 yılı mezuniyet balosu davetiyesinde "kurtuluştan kurtuluşumuzu kutluyoruz!" yazan lise
  • felsefe için yanıp tutuşmanıza sebep olacak nalan avcı adlı muhteşem bir öğretmene sahip okul.
    ayrıca son iki yıldır undead yakub eyuboglu'nun müdür falan olmadığı lakin onlarca asrı devirmiş bedeninin halen koridorlarında gezinmekte olduğu okul.
  • vizontele tuubada ankara versiyonunun adı geçmekte (kütüphaneye kitap yardımı yapmasıyla) ve her ne kadar istanbul versiyonu mezunu olsam da göğsümü kabartan lise.
  • nalan avcı gibi muhteşem bir psikoloji-felsefe öğretmenine sahip okul.ayrıca her cinsden (evet,hem de her cinsden) öğretmenin mulunduğu okul.nazi ss'i şükran hanım,tek kollu ama dev adam sinan hoca ve tabi rehberlik hocası uğur manay.
    özler oldum..
  • ve tüm liseler kurtuluş lisesi

    aslında
    zamanı ağlatan bir ayrılığın öyküsü bu
    yasak çerçevelere asılmış fotoğrafların
    yakalanmış günlükler kadar masum bakışların
    ve aynaların
    ve ilk aşklarda yanan karların
    hiç kimseyi anlatmayan, herkesin öyküsü bu.
    herkesin bir kurtuluşlisesi
    bir de aynalara bile ağır gelen ayrılıklar vardır.
    herkes ağlarken yalnız
    gülümserken arkadaşıdır yüreğinin
    kurtuluşlisesi on beş yıllık kırmızı karanfilim
    hep yakamda taşırım kalabalıklar beni tanısın diye
    hep düşünürüm anlatamam
    içimde açan çiçekler kadar özgür
    içimde gözlerini gezdiririm başı okşanmış çocukların
    kurtuluşlisesinde bir delikanlı tanıdım
    iki yüzlü bulutların yağmurlarına
    sevdiği kızın saçlarına isyan ediyordu
    isyan ediyordu yağmalanmış şehirlerin saçaklarına
    sırılsıklam bir aşkla isyan ediyordu
    yaşamın üstüne devrilmiş depremlere
    bir delikanlı tanıdım kurtuluş lisesinde
    yiğit bir yürek gibi almış koynuna yoksulluğu
    acemi bir avcı gibi çaresiz
    çıkışını bekliyordu sevdiği kızın
    bir kız tanıdım kurtuluş lisesinde
    öyle güzel gözleri öyle yabancı yağmurlara
    sevilmekten başka yalnızlık tanımayan kuşları
    bir kurşun gibi ağır
    köşelere saklanmış saksılar gibi sağır
    senfonilere anlatıyordu ağaçların altında
    eski bir gazete sayfasından yırtılmış
    vefasızlığa dair bir söz gezdiriyordu defterinin arasında
    yağmur alabildiğine yabancıydı
    alabildiğine yabancı düşlerinde köpüren deniz
    kurtuluşlisesinde bir kız tanıdım
    bir şiirin dizesi gibi yıldızlara karışmış
    hüznün annesiydi aslında gözlerindeki
    gözlerini bana vermiyordu
    kurtuluşlisesinde martılar gibi gelir acılar
    içinde karanfiller ölmüş evlere giderim en çok
    hayatın son sözüdür bu
    hayatın son sözü, gözlerine mil çekilmiş bir acıyı yaşatır içimde
    kurtuluşlisesinde son zil çalınca
    son aydınlık da uğurlanır göçmen kuşların geldiği yerlere
    kimileri evlerine gider öğrencilerin
    kimileri doymamıştır yalnızlığın dansına
    artık her rüya bir kaldırımın arkadaşıdır
    her telefon ucunda sen olan masaldır artık
    son zil çalınca, görmelisin, papatya gibidir yüzler
    bir ırmağın öyküsü gibi dağılırkurtuluşlisesi
    akşamın alnına düşen yağmur taneleri gibi
    her evde titrek bir anne yüreği vardır
    gözlerini pencerelerden ayırmayan
    son zil çalınca, yağmalanmış ruhumla baş başa kalırım
    gözlerinin değdiği yerler vardır benim için
    bütün denizler bulanık, bütün ırmaklar karlı bir geceye ağlar
    bütün bir ömür biriktirdiğim kuşlar
    bir anda, bilinmez bir karanlığa uçuşurlar

    kamil aydoğan
hesabın var mı? giriş yap