115 entry daha
  • --- alıntı ---

    tek adamlara mahkumiyet
    1 ekim 2017
    https://www.facebook.com/…er/posts/1799689576726831

    bir siyasi sistem, fren ve denge mekanizmalarından yoksun olursa ne olur? kısa cevap şu: türkiye'de 1930'larda, 2010'larda ne olduysa, onun gibi bir şey olur. biraz daha uzun cevap ise şöyle:

    frenlenmeyen, dengelenmeyen yürütme organlarının başına geçen liderler, güçlerinin ve/veya popüler desteklerinin izin verdiği ölçüde yasanın üzerine çıkabilir ve bütün kurumları kendi kişisel hiyerarşileri altına alabilirler. böyle bir ortamda, siyasetçiler ve bürokratlar, yok yere başlarına iş almaktan çekinir, liderin neyi makbul bulacağını düşünüyorlarsa onu yapmaya başlarlar.

    şayet lider, demokrasiyi ve eleştiri kültürünü özümsememiş biri ise, kendi yetersizliklerinin çok fazla farkında olmaz. işler de zaten bu noktada kötüye gitmeye başlar. zira lider, değil hatalarına işaret eden, alternatifler ortaya koyan insanları dahi tehdit olarak algılar. doğru bildiğini söyleyen insanlar, böyle ortamlarda uzun süre barınamazlar. neticede, dışarıdan çok güçlü gibi görünen lider, etrafında bir grup basiretsiz danışman ile yalnızlaşır, çaresizleşir. bir kişiye, ve daha da önemlisi, bilmediklerini bilmeyen bir kişiye endeksli olan sistemin verimsizliği giderek kronikleşir, derinleşir.

    mustafa kemal rejimi, 1930'larda bu yapıdaydı. can dündar, takriben 10 sene evvel hazırladığı belgeselde, mustafa kemal'in ömrünün son yıllarında yaşadığı yalnızlığı bir parça vurgulayınca büyük tepki çekmişti. habuki konuya biraz aşina olan herkesin zaten bildiği bir gerçekti. ama lider tapınısı ile sarhoş olan kitle, böyle şeyleri gerçek dahi olsa duymak istemiyordu.

    bugün yaşananlar da çok farklı değil: güçlü zannedilen, ama son yıllarda fazlasıyla yalnızlaşmış bir lider... onu çevreleyen, düşük kalibreli birkaç danışman... alınan basiret yoksunu kararlar... saraydan ne yönde sinyal gelirse, o yönde yazı yazan, alınan her türlü kararı gözü kapalı savunan, ve zaman zaman üç ay önce ak dediğine bugün kara demekten imtina etmeyen çapsız yazarlar... ve milliyetçilik ile sarhoş, dünyanın geri kalanından büyük ölçüde habersiz yığınlar...

    * * *

    bu psikolojiyi yenemezsiniz. yarın otobüs uçuruma yuvarlandığında, olan biteni şöförle değil, üst akılla, dış güçlerle açıklayacaklar. çünkü komplo teorileri, güçlerini basitlikten ve yanlışlanamazlıktan alır ve tamamen anlamsız ve gerçek dışı dahi olsalar geniş kitleleri ikna edebilir.

    kaldı ki, bu psikolojiyi yensek bile, alternatifi daha da beter... aynı otoriter milliyetçiliğin laik olanı... yaşayan değil, ölmüş bir lidere tapınma... iki savaş-arası döneme özgü, orijinal bile olmayan, modası çoktan geçmiş ilkeler... bu ilkeleri ilericilik zanneden memur eskisi bir kitle... ve onların, kendilerini orta-sınıf zanneden ve başkalarına üstünlük taslayan çocukları...

    iktidar ve alternatifi böyle... ve gidişat kötü.

    imkanı olan kaçsın. imkanı olmayan ise, bir yol bulmaya çalışsın. kendisi için değilse bile, çocukları için.

    url: https://www.facebook.com/…er/posts/1799689576726831

    --- alıntı sonu ---

    tema:
    (bkz: siyaset bilimi /@derinsular)
48 entry daha
hesabın var mı? giriş yap