• isabelle huppert'in başrolünde oynadığı 2016 yapımı mia hansen love filmi.
  • fransız sinemasından bu kadar çok ve nitelikli film çıkmasına hayranım. bu filmi de beğeneceğim düşüncesiyle gittim ve yanılmadığımı gördüm.
    35 yaşındaki yönetmen ve yazar mia hansen love'ın kendinden neredeyse 20 yaş büyük bir kadının hayatındaki sıkıntılı bir dönemi anlattığı filmdir.
    --- spoiler ---

    ana karakterimiz nathalie 50'li yaşlarında bir felsefe öğretmeni ve film onun defterini görerek başlıyor. defterde ''insanın kendini bir başkasının yerine koyması mümkün müdür?'' sorusu yazıyor. film boyunca nathalie'yi izliyoruz, ailesini, yaşadığı görece güzel evini, depresyondaki eski manken annesini görüyoruz. daha sonra kocası nathalie'ye başkasıyla ilişkisi olduğunu söyleyerek evi terk ediyor, kitaplarını basan yayınevinin kitapları satmadığı için artık onun çalışmak istemediğini öğreniyor ve sonunda annesinin huzurevinde öldüğü haberi geliyor. tüm bu anlarda nathalie'nin bağırığ çağırdığını görmüyoruz. nathalie'nin hayatını belirleyen o anlar değil o anların üstüne verdiği/verebileceği tepkiler oluyor. tüm bunlar olup çoluk çocuk da evden gidince nathalie eski öğrencisi fabien'e ilk defa özgürleştiğini söylüyor ancak durumun hiç de öyle olmadığı annesinden kalma kediyle arasında kurduğu ilişkiden ortaya çıkıyor. filmin başında gördüğümüz sorunun muhattabı da sanıyorum nathalie'nin bu özgürlük-kedi arasında yaşadığı duygu. filmin sonunda ise nathalie'nin filmin o zamana kadarki tarihinden 1 sene sonra kediyi fabien'in anarşist arkadaşlarıyla beraber yaşadığı dağ evine bıraktığını ve eve dönüp torun sevdiğini görüyoruz. bu sanıyorum nathalie'nin kendisiyle uzlaştığının ve özgürleşmeye başladığının simgesi.

    bunun yanında filmde grevci öğrencilerle tartışma ile başlayıp fabien ile tartışmada pik noktası yapan eski solcu nathalie üzerinden o kuşağa bir eleştiri ve belki yönetmenin kendisine yaptığı bir uyarı mevcut. ben filmi izlerken yönetmenin kendisini fabien ile eşleştirdği düşüncesine kapıldım. fabien de eski hocası nathalie'ye '' eylemler ile fikirlerin uyuşması gerektiğini bana siz öğretmiştiniz'' diyor.
    --- spoiler ---

    ayrıca son olarak belirtmek lazım ki; elle filmi sebebiyle isabelle huppert'in bu filmdeki performansı geçen sene gölgede kaldı ancak isabelle huppert bu son derece ip üstünde olan karakteri muhteşem oynamış.
  • mia hansen love ile elveda ilk aşk filmiyle tanışmış ve bu kadının diğer filmlerini de izleyeceğim demiştim. mia hansen 1981 doğumlu bir yönetmen. yani kadın beni tavlayan filmi elveda ilk aşk' ı 30 yaşında çekmiş. şimdi enteresan kısım şu; ben o filmi çok derin bir film olarak görmüşken beyazperde eleştirisinde derinliği olmayan bir film denmişti. bu film ise bence derinliği olmayan bir film ancak bu kez de diğer yorumlarda derinliği olduğu söylenmiş. en baştan şunu söylemeliyim ki fazlasıyla fularlı bir film. felsefe öğretmeni, onun ailesi ve eski öğrencisi arasında döndüğünü düşünürsek kaç adet fular takıp da izlemeniz gerektiği konusunda bir fikriniz olur sanıyorum. ama işte bu ironik tanım daha ''derin'' bir anlam barındırıyor altında. mekanlar, objeler(bol bol kitap görüyorsunuz), karakterler falan çok entel duruyor da replikleri ele alalım mesela, çok daha basit şekilde anlatılabilecek mevzular gereksiz yere süslenmiş gibi geldi bana. sanırım fransa' daki gösterilere hafiften dokundurması burjuvaların hoşuna gitmiş ki baya övülmüş film. tamam bu son cümle aslında bir bok bilmeden gereksiz yere savurduğum bir yargıydı itiraf ediyorum. eleştirdiğim komünist tavrını takındım; ''bir şey komünizmi savunmuyorsa mutlaka komünizm karşıtıdır''

    mia hansen love' ın kadın karakterlerini çok seviyorum. gerçi sadece iki filmini izlediğimi düşünürsek bu iki filmdeki kadın karakterleri çok sevdim demem daha doğru olur. güçlü, özgür ama aynı zamanda da çok insani. masalsı ya da slogandan ibaret bir özgürlük değil, özgürler çünkü özgürlüğün getirdiği sorumluluğa da fazlasıyla(varoluşçulukta böyledir en azından) sahipler. hatalarıyla da pişmanlıklarıyla da yüzleşmeyi biliyorlar. kusursuz yaratıklar olmadıklarından benim için çok gerçekler ve kusurlarıyla yüzleşebildikleri için de güçlüler. bu filmdeki felsefe öğretmeni de böyle işte. başarılarıyla, başarısızlıklarıyla, duygularıyla, pişmanlıklarıyla yüzleşebildiği için çok güçlü ve bu güç onu özgür kılıyor. tabii tüm bunlar beraberinde ağır bir yükü de getiriyor.

    filmin içeriğiyle ilgili çok bir şey yazmak istemiyorum. ben daha çok kadın karakterin duygu durumuyla olaylar karşısındaki duruşuyla bir de gerçekten de imrendirici mekanlarla(hem iç hem de dış mekanlar) ilgilenmeyi ve bunlar üzerine konuşmayı seçiyorum. mekanlar ve mekan dekorlarına bayıldım film boyunca. yani spoiler olmaması için bir şey yazmak istemiyorum ama şunu söyleyebilirim ki kitapları biraz seven biriyseniz orada yaşamak vardı diyeceksiniz kesinlikle iki mekan için de.
  • en son elle'de izlemiştim sevgili isabelle huppert'i. orada da hayran kalmıştım diğer tüm filmlerinde olduğu gibi. bu yüzden her sahnede bir vahşet, haykırış falan bekledim ama film o kadar sakin ve güzel aktı ki hiç bitmesin istedim. sanırım öncelikle filmin geneline yayılan kitaplarla kurulan bağ çekti beni. kitaplara ve felsefeye ilginiz varsa sizin de bu filmi beğenmemeniz mümkün değil. sonra benim de kendime hayat felsefesi edindiğim yaşamı olanca gerçekliğiyle kabul ettikten sonra mutlu olunabileceği fikri hakim filmin genelinde. eleştirmenler felsefe öğretmeni bir kadının hayata tutunma mücadelesi olarak görse de çok daha fazlasını bulacaksınız. izleyin izlettirin.
  • kesinlikle +35 tayfasının izlemesi gereken film. bana bir 10 yıl büyük kaçtı.

    --- spoiler ---

    nathalie'nin o "schopenhauer'i de mi almış" muhabbeti büütün evliliğini özetliyor.
    --- spoiler ---
  • yönetmenliğini ve yazarlığını mia hansen-løve'ın yaptığı isabelle huppert'in baş rolünü oynadığı orta karar fransız filmi. 2017 yılı yapımı filmimiz, aldığı ödüle ve başrol oyuncusuna bakarak büyük beklenti içine giren şahsımı hüsrana uğratmayı başarmıştır.
  • nathalie'nin sinemada tacize uğradığı sahnede oynayan film abbas kiarostami'nin copie conforme filmidir.

    juliette binoche'i filmin içindeki filmde görmek bile bu filme artı puan kazandırdı.

    ayrıca içinde schopenhauer bahsi geçen filmlerden biridir. aklıma gelen diğerleri için:

    (bkz: wedding crashers)
    (bkz: fahrenheit 451)
    (bkz: stroszek)
  • nathalie'nin en zor anında bile kocasının yeni sevgilisinin çiçekleri sevip sevmediğini düşünmesi emek verdiği çiçeklerin yok olup gitmesine duyduğu endişe ve evden ayrılırken bir demet çiçek toplaması gibi kadınların naifliğini çok güzel anlatan öğeleri barındıran fevkaledenin fevkinde bir film
  • iş ve aile hayatında hiç bozulmayacağını umduğu bir düzen kurmuş orta yaşlı bir kadının bu düzenin art arda yaşadığı kötü olaylar yüzünden aniden bozulmasıyla yaşadığı bocalama ve sonra da bu durumu özgürleşme fırsatı olarak kullanmasını anlatan orta karar avrupa filmi. iyi bir film anlatmak sitediğini sulandırmadan düz bir şekilde anlatıyor ancak film sitelerinden bu derece iyi yorum ve puanlar alması abartılı olmuş.

    https://www.imdb.com/title/tt4120176/?ref_=rvi_tt
    https://www.rottentomatoes.com/…things_to_come_2016
  • fransızca gelecek demektir.
hesabın var mı? giriş yap