• sosyal bilimler alanında tez yazarken *yapmanız gereken, hatta yapacağınız, yegane şey kitap ve makale okumak olacaktır. elbette okuduğunuz her şeyle uyuşmak ya da onları benimsemek zorunda değilisiniz. takdir ettiğiniz olur, takdir etmediğiniz de. ama bazen öyle şeyler okursunuz ki... mesela adam çok manyak bi başlık atmıştır, "aha bomba makale" dersiniz, sonra bi okursunuz alakasız gubidik şeyler yazmıştır, 35 sayfada başlık konusunu 3-4 paragrafla geçmiştir. kendinizi tutamayıp küfrü patlatıverirsiniz. daha da kötüsü (?) küfrü dipnot düşersiniz kenara köşeye... sonra "i'm going slightly mad" nakaratı gelir aklınıza. gülersiniz..
    (ara: tez yazmak)
  • sure kısıtlıysa, veri tabanlarında dolaşıp durmaktan basınız donduyse ve elinizdeki yazıların bi b.k a yaramadıgını da fark ettiyseniz okumalarınız esnasında sıklıkla yaptıgınız` :refleks olarak` eylem(ler)dir *. en cok nasibini alanlar sisirilmis-süslü cumleler ve dolambaçlı tanımlar kullanan yazarlardır. bazen oldukça trajikomik bir hal alır.
  • abstract`ini okudugunuz makale icin "iste aradigim bu, butun sorularima cevap verecek" dediginiz makaleyi binbir guclukle bulup, indirdikten sonra buyuk bir heyecanla okumaya baslarsiniz ve bir bakmissiniz conclusion`a gelmissiniz ama hala aradiginiz kisim yoktur, "ulan nerede hesaplamalar" deyip basladiginiz, okudugunuz makaleye duzdugunuz methiyelerdir.
  • tez yazarken şaftı şakülü kayan insanlar bu eylemin sayıklama kısmına uykuda da devam edebilirler; "hassiktir oradan dan dan... pezevenk... venk... enk..."
  • üzerinde çalışmayı planladığınız ve kafanızda bir takım fikirlerle araştırmaya başladığınız bir konunun kıçını başının pek güzel toparlanıp taş gibi yazılmış olduğunu gördüğünüzde verilecek tepkidir. takdir ettiğimizi de küfrederek gösteririz ya bazen; siktir pezevenk, hayvan herif, insan değilsin diye sayıklanarak makale bitirilir ve duruma göre konudan vazgeçilebilir.
  • "akademisyen" zihniyetiyle makale yazmak zorunda kaldığınızda fark edeceksiniz ki kendi yazdığınız makaleleri okurken (ve dahi yazarken) de bu ve benzeri sayıklamalar günlük hayatınızın leziz bir parçası oluyor. şahsen kendime pezevenk olmasa bile "hadi leyn sıpa!" dediğimi bilirim.

    envai çeşit hakemli dergi dahil olmak üzere akademi piyasası (oha!) adama öyle bir dayatıyor ki "konunuzun önemini belirtin, anlatın, açıklayın, ikna edin bizi ulan!" diye, insan abuklamak mecburiyetinde kalıyor. hayır bana bıraksa dürüstçe diyecem ki "bu konunun esasen önümüzdeki elli yıl içinde size, bize ve bilim camiasına hiç bir pratik faydası olmayacak (tercümesi: üniversiteye olukla para akmayacak, piyasayı ihya etmeyecek, benim kiramı ödemeyecek); ama bilmekte fayda vardır, bakarsın iki asır sonra bir derde deva olur, ben de meraktan araştırdıydım zati, öylesine..." ama, işler öyle yürümüyor işte.

    rumuz: dertli
  • bi tek ben yapiyorum zannettigim birseydi. oyle degilmis ne mutlu.
  • abstract denen şeyin akademik pazarlama tekniği olduğu anlaşıldığı anda edilen küfürdür.
  • "şerefsizim aklıma geldiydi"cilere muadil bir akademik formatlari var midir bilmem ama kendini atom mühendisi sanan, on kaplan gücünde olduğu sanrısına rağmen hiç bir şey üretmeden onun bunun ürettiğine çamur atanlara inanilmaz antipati duyuyorum. cemal süreya'nın vardır böylesi bir şiiri*:

    "bütün mimarlar yüksek, mühendisler de
    bir sen kaldın alçak mimar ey sinan usta!"
hesabın var mı? giriş yap