• sözlüğe geldiğinin farkına geç varmış kişilik.gelecekte çok iyi bir davulcu olması kesin,mr.big fanı.okul sonrası geyiklerinin vazgeçilmezi ve tabiki sıkı dost.sağlam içip sağlam sarhoş olanlardan da diyebiliriz.marmara üniversitesi haytalarından.o kadar iktisatçıdır ki finansbank ın genel müdürü olmaya şimdiden aday diyebiliriz.
  • sozlukten uçtugunun da farkina geç varmis kisiliktir ayni zamanda.
  • ''fagaceae'' familyasının ''quercus'' cinsinden 400 kadar türü olan, kerestesi dayanıklı orman ağaçlarının ortak adı. ayrıca antik yunan mitologyasında zeus'un kutsal ağacı olarak kabul edilir.
  • açık renkli olmasına rağmen sert ağaç türüdür. heartwood (özodunu) ile sapwood (kabuk altı) arasındaki renk farkı diger ağaç türleri kadar kontrast değildir. ağırdır, sağlamdır kullanım alanı oldukça geniştir. mobilyadaki minimalizm akımı ile popülerleşmiştir.
  • memleketin hemen her yerinde doğal yayılışı olan ağaç türüdür. özellikle kıyı egede çalı formunda bulunur ve 3-4 metreye kadar boylanır. kuzey ege ve karadeniz'de 25 metreyi geçen türleri vardır. palamut isimli meyvesi sincap, fare gibi orman kemirgenleri için çok önemli bir yiyecektir. aynı zamanda bu hayvanlar toprak altında depolama yaptıkları için gömdükleri tohumlar kendiliğinden filizlendir ve ağaçların yayılmasını sağlarlar.
    ister çalı formunda olsun ister ağaç formunda, hem kazık kök yapar hem de saçak kök. erozyon ile mücadele için çok önemli bir türdür. toprağı çok iyi tutar.
    yüksek miktarda karbon ve toz emebilme özelliği vardır.
    60 yaşını geçtikten sonra günde ortalama 60 litre kadar su üretir ve yeraltı kaynaklarına yönlendirir. içme suyu üretme ve temizleme konusunda başarılı bir türdür.
    ağaç formunda olanlar kuşlar için önemli konak olur. yaşlı meşeler nesli ciddi tehlike olan anadolu kartalı ' nın en çok tercih ettiği yuvadır.
    meyvesi kuşlar ve kemirgenler tarafından besin kaynağıdır.
    yaprak döken türleri orman toprak kalitesini arttırır. dökülen yapraklar karbon açısından zengin torf haline gelirler ve ormanı beslerler.
    havayı filtreleme özelliği mutlaka var ama ne oranda olduğu hakkında bir bilgiye, elle tutulur bir kaynağa rastlamadım. bilgi sahibi yazarların yeşillendirmesini bekliyorum.
    tohumdan fidan yetiştirecek, bireysel ağaçlandırma projesi yapacak yazarların tercih etmesi gereken türlerden biridir.
    tohumları genelde sonbaharda toplanır. fakat ilk dökülen tohumlar büyük ihtimalle kurtlu olduğu için toplanmamalı. ekim ayı gibi ağaç üzerindeki kahverengileşmiş tohumları toplayabilirsiniz. yerden topladığınız tohumlar da olur fakat üzerilerinde minik delikler var mı kontrol edin. küçücük bir delik bile görseniz atın gitsin.
    tohumları iki gün suyun içinde beklettikten sonra toprağa gömebilirsiniz ya da pamuğun içine alıp. çimlendikten sonra toprağa gömebilirsiniz. ben bu şekilde yapıyorum. pamuk içinde çimlendirmek daha garanti bir yöntem. ilk yıllarda biraz geç büyür, hevesiniz kırılmasın.
    tohum toplamaya başlamadan önce ağacı inceleyin. güzel büyümüş mü? iyi çap yapmış mı? hastalık kapmış mı gibi soruların cevapları sizi tatmin ederse öyle tohum toplayın. iyi fidanlar iyi ağaçlardan yetişir unutmayın.
    bu ağacın türkiye'de yaşayan yirminin üzerinde türü var. tohum toplarken nereye dikecekseniz o bölgeden tohum toplamakta çok önemli. mesele balıkesir'den gelen meşe tohumunu izmir'de diktiğiniz zaman fidan büyük ihtimalle tutar ama balıkesir'de büyüdüğü gibi büyümez. verim açısından arada ciddi fark olur.
    edit: imla
    edit; bu başlık altında ve internette meşe ağaçlarının 50 yaşına gelmeden palamut vermedikleri iddia ediliyor. bu bilgi kesinlikle yanlıştır. yetiştirdiğim çok sayıda meşe ağacı 5 yıl içinde palamut verdi. izmir'de çok sayıda palamut veren genç meşelik tarif edebilirim. hasanağa parkında, kültür parkta, homeros vadisinde, bostanlı sahilde çok sayıda örneğini görebilirsiniz.
  • oturduğum sitenin bahçesinde 4 katlı apartman büyüklüğünde bir meşe ağacımız var. üzerinde de envai çeşit kuş barınıyor. her ne kadar yaz/kış balkonuma düşen yapraklarından şikâyetçi olsam da, o ağacı seviyorum; hele de ötüşen kuşları dinlediğimde. sabahları daha çığırtgan oluyorlar, ama işe yetişeceğim derken her sabah yakalayamıyorum. bu da yakaladıklarımdan birinin kaydı. sanırım saka kuşu bu öten, oldukça da konuşkan kerata.

    bugünlerde nedense ağaç kesilecek gibi bir korkuya kapıldım, durup dururken hem de. sanırım yüzyıllık vardır, inşaallah boşunadır korkularım. içim titriyor kesilecek diye...
  • yerleşik zamanlarımda sırdaş, yolculuk zamanlarımda yoldaş ağaç.

    yola çıkma vakti gelmişti yine.
    ne bir rehberim vardı ne de nereye gideceğimi biliyordum.

    eyeri atın sırtına iyice oturttuktan sonra yolun kenarındaki büyükçe bir taşa çıkıp ata bindim. yamaçtan yola dallarını eğmiş meşe ağaçlarının gölgesini ikimize de siper ederek usul usul yol almaya başladım.

    o gün güneş, dünyayı yakmaya ant içmiş gibi salmıştı kollarını yeryüzüne. sıcaktı. atım bir süre sonra daha fazla yol alamayacağına karar verip meşelerin gölgesine sığındı. ben de yola devam etmek için ikindi serinliğini beklemenin daha iyi olacağı konusunda atıma hak vererek indim. meşelerin, gölgesi kalın olanlardan birinin gölgesine oturup ağacın gövdesine yaslandım.
    dışarıdaysan ve bir ağacın altındaysan yakınlara bakmazsın, uzakları seyredersin hep. ben de öyle yaptım, uzaklara daldım.

    uzun sayılmayacak bir süre sonra, aniden, yanı başımdan gelen seslerle gittiğim dünyadan bu dünyaya geri döndüm. ağustos böcekleri ötüyordu. meşe ağaçlarının üzeri ağustos böcekleriyle doluydu. ağustos böcekleri... biri susuyor diğeri başlıyordu, sonra diğeri, diğeri...
    bu sesleri çok iyi tanıyordum. az ağustos böceğini ev bark sahibi yapmamıştım.

    ellerim daha küçücükken, sıcaktan oyuna mola verip, diğer çocuklarla meşe ağaçlarının altında oturduğumuzda yaptığımız evler geldi aklıma.
    küçük, yassı taşlardan duvarları örerdik önce. sonra ağacın yapraklı ve ince dallarını çatı niyetine, ördüğümüz duvarların üzerine koyardık. sarı taşlardan ve yapraklardan güzel bir ev çıkardı ortaya.
    ev dediğin sakinsiz olmazdı. ağacın üzerinde ötüp duran ağustos böceklerinden birini avucumuzun içiyle incitmeden alır, evin içine koyardık. orada ötmeye devam ederdi, bizi yeni evine buyur eder gibi.

    az ileride, gürül gürül akan derenin kenarında bitmiş çiçeklerin kokusu geldi burnuma. kokusunu derin derin içime çekip uykuya daldım.

    güneşin hışmı biraz durulduğunda kalkma vakti geldi. dostumun kulağına eğilerek "hadi gidek" dedim.
    yol önümde, sonsuzluğa gider gibi uzanıyordu ve meşelerin dallarına sımsıkı tutunmuş ağustos böcekleri ötmeye devam ediyordu.

    ne bir rehberim vardı ne de nereye gideceğimi biliyordum.
  • fazla duygusal anlam yüklenmemesi gereken vasat ağaç. hisli ve duygusal ergenler bilmezler lisede yazları köye tatile gittiğimde gölgesinde 31 çeker bira içerdim meşe ağacının. belki o duygusal bağ kurduğunuz, özümsediğiniz ağaç benim gölgesi altında akıttığım ağaçtır, bu nedenle antin kuntin şeylerle duygusal bağ kurmayın.
  • meşe ağaçları 50 yaşına gelmeden meşe palamudu vermezler.
  • meyvesi palamut ve bu meyvenin içinde pelit adında tohum bulunur. halk arasında palamut ağacı veya pelit ağacı olarak da bilinir. 50 yaş ve üzeri meşe ağaçlarında palamut yetişir.

    dünya üzerinde bilinen en yaşlı meşe ağacı'nın en az 1500 yaşında olduğu tahmin ediliyor ve amerika birleşik devletleri'nin güney carolina eyaletinin charleston kentinde yer alan oak isimli bir parkta bulunuyor. izlemesi bile ömrü uzatır

    ülkemizde de bilinen en yaşlı meşe ağacı'nın 1000 yaşında olduğu tahmin ediliyor ve bolu ilimizin mengen ilçesine bağlı mamatlar yaylası'nda bulunuyor. ömrün daha da uzun olsun
hesabın var mı? giriş yap