• 50/d sistemi yüzünden işsiz kalmış, yaşadığı travma sonrası intihar eden akademisyen

    http://haber.sol.org.tr/…n-daha-intihar-etti-186875
  • intihar edecek kadar bu ülkeden umudunu kesmiş akademisyen. kimbilir ne hayalleri ne hedefleri ve ne umutları vardı.

    birer onar yüzer eksiliyoruz... karşı devrimcilerin zulmü durdurulamıyor...
  • barış imzacısı olduğu için uygulanan muameleye dayanamayarak yaşamına son veren ve üzen akademisyen.
  • barış akademisyenim...ah diyorum. ah !

    3 sene önce 50d'den dolayı
    8 senelik emeğimin içine edilerek,
    işime son verildiğinde evet o çukura ben de düşmüştüm.

    ah mehmet fatih hocam, seni öyle iyi anlıyorum ki...ah! ıçim yandı, resmen içim yandı az önce öğrendiğim anda haberini..
    bilirim şu an kelebekler sardı etrafını ve biz de ardından göz yaşı dokuyoruz . umudumuz kalmadı.
    yine de yaşıyoruz...

    çok, çok üzgünüm.
  • asla geri gelmeyecektir.
  • allah rahmet eylesin. gittiği yerde mutlu olsun inşallah. belli ki bu dünyayı dar ettiler ona. geri de kalanlara yer açıldı sanmayın, daha beterini yaşayacak bu insanların ah'larıyla.
  • bu güzel insanlar o güzel atlara binip gitmemeliler. ah be sevgili doktor traş. haberi aldım alalı kafamı kaldıramıyorum ağrıdan, sızıdan. umarım davan öte divana kalmaz.
  • çok fena etti beni yakın arkadaşlarının yazdığı bu yazı. okuduğumdan beri boğazımda bir yumruk... hiç tanımadığım bir insanın gidişi bu kadar dokunabilirdi sanırım:

    "onuru için kendine kıyan bir insan evladı: mehmet fatih traş

    mehmet fatih traş…
    genç bir insan, sevgi dolu, naif…. alçakgönüllülüğü ile en sıradan insanı utandıran cinsten…
    sanata, bilime ve insana dair ne varsa bitip tükenmek bilmeyen bir merak ve coşkuyla yaşadı.
    aynı zamanda genç bir akademisyendi…
    25 şubat 2017 gününün ilk saatlerinde sessiz sedasız çekilip gitti aramızdan. çekip giderken kimseye bir laf etmedi. çıkışsızlığını gün be gün gösterse de en yakınındakilere, o derin sessizliğin böyle bir sonuca varacağını tahmin edemedi hiç kimse. birkaç arkadaşına elveda demekle yetindi….

    bu intihar aynı zamanda politik bir cinayettir. bu yazı en yakınındaki arkadaşlarından biri tarafından bu gerçeği göstermek için yazılıyor.

    fatih, barış için akademisyenler tarafından yazılan barış bildirisinin imzacılarından biri. tam doktorayı bitirmek üzereyken attığı bu imzanın bedelleriyle ilk günden itibaren karşılaşmaya başladı. çevresinde değer verdiği “hocaları” bu imzayı önce atmaması, devamında geri çekmesi için defalarca dostça nutuklar çektiler. hepsine gülüp geçti…

    sonra tüm güçlüklere rağmen doktorasını bitirdi. artık iktisat ve ekonometri alanlarında uzmanlığını kanıtlamış bir doktor olmuştu. önce doktora derecesini aldığı çukurova üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi’nde bir iş arayışı oldu. tüm rektörlerin doğrudan rte’nin talimatıyla hizaya girdiği bir ortamda fatih’e kadro vermek pek göze alınacak bir karar değildi. bir şekilde fakülte fatih’e ücretli ders ayarladı. onun için attığı imza’nın bedellerini ödemek çok da mühim değildi. mühim olan dost yüzlü dost gülücüklü insanlarla bu bedelleri öderken karşı koyabilmekti. o yüzden, ilk defa kendi adına açılan ve tek başına yönettiği 3 derse emek vermek belki de mesleki anlamda en keyif aldığı işti. tüm heyecanı ve coşkusuyla öğrencilerine yoğunlaşmışken dönemin ortasında bir anda tuhaf bir gelişme oldu. fakülte kurulu toplanıp fatih’in üstlendiği ders verme görevine son vermişti. peki gerekçe neydi? gerekçe yoktu! kağıtlara “görülen lüzum üzerine” yazmakla yetindiler. attığı imza’nın ilk ağrı bedeli ile karşı karşıyaydı. sakın yanlış anlaşılmasın burada fatih’i üzen şey derslerden aldığı “üç kuruşun bile altındaki” para değildi. onu üzen şey tüm ısrarlarına rağmen üç dersin – ve o dersi alan öğrencilerin – yarı yolda bırakılmasıydı. “en azından dönemin bitmesini bekleselerdi” demekle yetindi. bu kararda sorumluluk fakülte kuruluna aitti. kurula öneriyi getiren “hoca” toplantıda ısrarla fatih’in “terörist” olduğunu iddia etti. kendisine kaynağı sorulduğunda ise gizli polisi ima etti. ama fatih’in onurunu esas kıran nokta, güvendiği ve dost bildiği “hoca”larının bu kararı kendisine tüm açıklığı ve gerçekliğiyle izah etmekten imtina edişi oldu.

    takip eden ayların fatih için zorlu geçeceği artık sır değildi. çok geçmeden mardin artuklu üniversitesi’nden bir dostu fatih’i fakülteye önerdi. fakülte telefonla iletişim kurup fatih’in “tam da aradıkları eleman” olduğunu söylediler. yine heyecanlandı, yine umutlandı. daha 2 gün geçmeden çalan telefonunu mardin artuklu üniversitesinden bir görevli arıyordu. görüşme çok kısa geçti. yine “görülen lüzum üzerine” böyle bir atamanın yapılmasının olanaksız olduğunu anlatıyordu karşıdaki ses.

    çok geçmeden istanbul aydın üniversitesi’ne başvurdu fatih. mütevelli heyeti, rektör yardımcısı, fakülte dekanı çok etkilenmişlerdi fatih’in özgeçmişinden. vereceği dersleri uzun uzun konuştular. alacağı ücret konusunda da anlaşıp kontrat imzaladılar. hatta kendine ev bak istanbul’dan dediler. yine çok heyecanlıydı. artık mesleğini icra edebileceğine inanmıştı. sonra yine yetkili biri aradı ve fatih’in “maalesef terörist” olduğunu ima etti.

    en çok da toros üniversitesi’ne içerledi fatih. türlü sınavlar, mülakatlar ve seremoniler neticesinde aradıkları “adamı” bulmuşlardı. hatta yakında başlayacağı bölümün ders programını, ders içeriklerini vb. bile hazırlattılar. ama o göreve başlayacağı “yakın tarih” bir türlü gelmedi.

    son dönemde doktorasını aldığı çukurova üniversitesi’nde bir proje kapsamında çalışıyordu. üzerindeki baskıya, aşağılanmaya ve hedef gösterilmeye rağmen hep o biricik hedefine ilerlemeye çalıştı. ama olmadı.. olamadı…

    intihar insanlık tarihinde hep anlaşılmayan-anlaşılamayan bir davranış olarak kalmıştır. tıpkı aşk gibi, sevgi gibi… ola ki “bunalıma girdi intihar etti” derlerse, emin olun ki yalan söylüyorlar! fatih katledildi! politik iktidar aldı aramızdan en değerlilerimizden birini…

    hesabı sorulacak…

    paul eluard’ın gabriel peri’ye yazdığı şiirle hatırlayacağım seni çocuk… yaşatacağım kalbimin en derininde, bilincimde, eylemimde…

    gabriel peri

    bir insan öldü başka silah bilmeden
    hayata açılmış kollarından gayrı
    bir insan öldü başka yol bilmeden
    mavzerlerin kıpraştığı yollardan gayrı
    bir insan öldü vazgeçmez hâlâ döğüşten
    ölüme karşı o karanlığa karşı
    madem onun istediği şeyleri
    biz de istiyoruz
    esenlik diyoruz ışısın bir
    gözlerin gönüllerin derininde
    adalet diyoruz ışısın yeryüzünde
    insanı yaşatan kelimeler vardır
    hani yunmuş arınmış sözler
    sıcaklık diyelim güven diyelim
    mesela aşk adalet hürriyet kelimesi
    çocuk kelimesi insanlık kelimesi gibi
    ve bazı çiçeklerin ülkelerin ismi
    mesela yiğitlik kardeşlik arkadaşlık
    çalışma kelimesi gibi
    sonra bazı kadınların bazı dostların ismi
    bizim peri de onların arasında

    bizim dediysem boşuna değildi vurulduğu
    peri öldüyse bu hayat yaşamaya değsin diyeydi
    ondan öğrendik gücümüzün nelere yeteceğini
    biz diyorsam onun umudu hâlâ harlı diyedir."
  • ah be canım abim o güzel yüreğini çok özleyeceğiz. senin gibi bir insan tanımadım. ışıklar içinde uyu..
hesabın var mı? giriş yap