937 entry daha
  • tarihin en iyisi. kazanma hırsı ve psikopatlık seviyesindeki rekabetçiliğine ufak bir örnek:

    http://muhabirinkosesi.com/iki-gecelik-rekabet/
  • 53 yaşına basmış olan efsane. tarihin en iyi basketbolcusu, tarihin en iyi 3-4 sporcusundan biri. büyük winner.

    1997 finali 5.maçını bırakıyım.
  • 0.92 saniye ile havada en çok kalan insan evlatlarından biri olan michael jordan'ın serbest atış smacının matematiksel analizi:

    https://www.youtube.com/watch?v=sdbmcpnzwy4

    ayrıca bu videodan anladığımız kadarıyla space jam'deki maç ay'da oynanmış.

    dipnot: zach lavine'nin havada kalma süresi 0.89 saniye.
  • leroy smith'e ve onu lise takımına almayan basketbol koçuna sinirlenince dünya basketbol tarihinin en iyi basketbolcusu olmaya karar veren sevimli sosyopat.
  • nba'in resmi sitesi nba.com'a göre tüm zamanların en iyisidir.

    "by acclamation, michael jordan is the greatest basketball player of all time."

    http://www.nba.com/history/players/jordan_bio.html
  • bugün 55 yaşına basan efsane. bana göre spor tarihinin en önemli beş isminden biri. basketbolda ise yeri zaten belli. bulls formasını çıkarmasının üstünden tam yirmi sene geçti fakat hâlâ daha basketbol topunun ses yarattığı her mecrada adı anılıyor. tanrı.
  • michael jordan öylesine hırslı bir orospu çocuğu ki, kazanmak için her şeyi oldurma potansiyeline sahip bir insan. zaten sen 91'deki jordan'ı tak diye zaman makinesine bindirip 2017 finali'ne getirirseniz tabii ki günümüz basketbolunun farklılığına bir gecede ayak uyduramaz. eğer birini, biriyle kıyaslayacaksak, onların bu kıyaslanacak ortama adapte olduğunu varsaymalıyız. işte burada mental durum devreye giriyor. ve bu noktada o kadar rahat bir şekilde söylüyorum ki bunu, michael jordan dünya spor tarihinin en hırslı sporcusu ve sahip olduğu karakter nedeniyle basketbol sporunda her şeyi başarma potansiyeline sahip bir isim.

    33 yaşındaki jordan'ı zaman makinesiyle günümüze getirsek, bir süre günümüz basketbolunu anlatsak ve dolu dolu bir şekilde yaz idmanı yedirsek, ben inanıyorum ki, ortaya ligin tam anlamıyla anasını belleyen bir basketbolcu profili çıkar. bu konuşmalar ne yazık ki hep havada kalıyor, biliyorum. lakin sporda en büyük olmak için yetenek ve fizikten ziyade karakter en önemli şeydir. bir oyuncu çok yetenekli olabilir, fiziği inanılmaz olabilir, ama karakteri bir demir kadar kuvvetli değilse bir noktadan sonra olmuyor. ki lebron'un karakteri jelibon kıvamında demiyorum, fakat michael jordan bu konuda farklı bir seviyede.

    demek istediğim şey şu; michael jordan'a yeterli süre verirseniz o şeyi oldurur.

    1992 rüya takımı kampında oyuncular minik bir masa tenisi turnuvası hazırlamış. jordan ve laettner finale kalmış. christian laettner(kolejden gelen tek oyuncu), masa tenisi finalinde michael jordan'ı yenmiş. jordan raketi fırlatmış, devam eden iki günde kimseyle pek konuşmamış. iki gün sonrasında laettner ile rövanş yapan jordan maçı 21-4 kazanmış. meğerse genç basketbolcuya masa tenisinde yenilen jordan, yenildikten sonra odasına masa tenisi masası sipariş edip iki gün boyunca rövanşa hazırlanmış. böyle de bir orospu çocuğu.

    ayrıca:

    (bkz: labradford smith/@leroy smith)

    karşılaştırma yaparken bunları düşünmenizi tavsiye ederim.
  • 40 yaşındayken o senenin finalisti nets'e karşı gösterdiği performansı az önce yeniden izledim. 40 yaşındayken sahada zor hareket eden bir sürü basketbolcu geldi aklıma. jordan ise 98'den sonra tam üç sezon emekli bir amca gibi yattıktan sonra basketbola dönmüş, 39 yaşındayken 23 sayı 5 ribaund 5 asist ortalama tutturmuş, son sezonunda yani 40 yaşındayken 20 sayı 6 ribaund 4 asistle oynamıştı. dede haliyle bu istatistikleri tuttururken şut yüzdesi de %49 ve %46. çok farklıydı harbiden. bırakın el âlem konuşsun.*

    nets'e karşı gösterdiği 43/10/4/3'lük performans:

    https://www.youtube.com/watch?v=rgisxmcgcls
  • takvim yaprakları 10 kasım 1999'u işaret ettiğinde michael jordan, utah jazz'la oynanan efsanevi finalden sonra ilk kez berto center'a yani bulls imalathanesine adımını atmıştı. majesteleri, 98 finalinin altıncı maçında mormon diyarını derin çöküntüye soktuktan sonra lokavt, jerry krause ve birtakım başka etkenlerden ötürü basketbolu bırakmış, işsizlikten ötürü sağa sola salça olmaktaydı. on yedi ay sonra bulls'un idman tesislerine gelmesinin sebebi ise bulls'un 1998 draftı ilk turundan seçtiği corey benjamin'in bir iddiasından başka bir şey değildi.

    jordan, bir yardım turnuvasında golf oynamak için atlanta'dayken şehre bulls gelmiş ve o da hawks-bulls maçını izlemeye gitmişti. chicago tribune yazarı fred mitchell'ın yazısında belirttiğine göre, michael jordan maç sonrasında soyunma odasına inip oyuncularla konuşurken corey benjamin, mj'e onu bire bir maçta yenebileceğini söylemiş ve muhtemelen olayın orada gülüşmelerle kapanacağını sanmıştı. jordan'ın bu tarz düellolarda geri adım atmadığı hepimizce bilinen bir gerçek.

    #59177663

    öyle ki kendisi her şeyin üstüne iddiaya girişen ve kazanmak adına her şeyini ortaya koyabilen manyak biri. bulls, hawks'a yenildikten sonra chicago'ya dönmüş, corey benjamin adlı veled-i zina ise çok büyük bir ihtimalle ağzından çıkan lafı söyledikten beş dakika sonra unutmuştu.

    atlanta'da şakayla karışık dönen o muhabbetten sadece birkaç gün sonra, yani 10 kasım 1999 tarihinde bulls oyuncuları büyük bir sürprizle karşılaşırlar. michael jordan, eşofmanı ve her zamanki gibi havalı ayakkabılarıyla hazır bir şekilde berto center'a gelir ve corey benjamin'e istediği şansı verir.

    bire bir maç yaparlar; genç corey fazla varlık gösteremez, 1.5 senedir emekli olan jordan, benjamin'in içinden geçer.

    video: https://www.youtube.com/…6n6etbo8&feature=emb_title

    not: ron artest'in ve elton brand'ın utangaç bakışları dikkatimi çekti. resmen çocuk gibiler. ayrıca tony kukoc'un gülümsemesi de pek manalı. jordan'ın idmanlarda takım arkadaşlarına neler çektirdiğini okuyanlar, bilenler ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirler.
1009 entry daha
hesabın var mı? giriş yap