• adalet bakanlığı adli sicil ve istatistik genel müdürü.(eski) doç.dr. ankara hukuk mezunudur. bakanlıktan emekli olduktan sonra sanıyorum hocalık yapıyor.
  • halen çankaya üniversitesi hukuk fakültesinde öğretim üyesidir.
  • [zamanında kendisi hakkında pek bir yazmak istemiştim de, imkanlar el vermemişti. şimdi onca zamandan sonra defteri aralıyorum...]

    öncelikle söylemeliyim ki; okulu bitirmemem konusunda verdiği gayretleri es geçiyorum, neticede bu mevzunun öğrenci tarafı ben olduğum için şu ya da bu şekilde söylediklerim taraflı olacaktır. o yüzden ben öğrenciye verdiği kıt notlarla süründürmesinden tutun, sayesinde uzatanlar konusunda konuşmayacağım...

    öğrenciliğim boyunca hakkımda çok da iyi şeyler düşünmedi. kendisine göre ben hukuk mantığından uzak, laf salatası yapan, boş konuşan bir öğrenciydim.
    dediklerinin bir kısmında haklılık payı vardır. düzenli bir öğrencilik hayatı geçirmediğimi söylemeliyim. birinci sınıftaki über ortalamam dışında vasattım. ancak ilgi alanlarım ile verdiği dersler arasında bir bağ vardı. beni tanıyanlar bilirler ki siyaset felsefesi ve hukuk felsefesi konusunda az çok bir birikimim vardır. görüşlerimi beğenmeyen akademisyenlerin olması bu gerçeği değiştirmez. işte mustafa hoca da böyle bir hocaydı.

    karl popper gibi bir yavşağın görüşlerini beğenmek zorunda değilim ben. bakın yavşak diyorum şimdi karl popper'a ama muhtemelen mustafa hoca alınacak; ama bilinsin ki fikirlerinden dolayı böyle diyorum yani, yoksa kişiliği ile bir sıkıntım yok karl popper'ın filan.

    yahu ben kendimi sol cenaha ait hissediyorum. sol diyince de yanlış anlaşılmasın tabi de, literatürde modern anarşizm üzerine yazılan/çizilen şeyler kafama yatıyor. ben popper'ın diyalektiğe bakış açısına götümle gülerken, nasıl olacak da mustafa hoca tarafından öğretilen şeyleri küllen bir kabullenme anlayışına gireceğim?

    hukuk fakültesinde birçok öğrencinin terminolojiyi, özellikle de felsefi yanı ağır olan derslerdeki bütün olguları hocalarından öğrenmesi bu ülkenin ve o ana kadar inkılap tarihi dışında terminolojik ve politik bilgisi olmayan gençliğin ayıbıdır...

    mustafa hoca, girmiş olduğu bütün derslerde tek taraflı olarak, öğrenciliğinden beri üzerine koyamadığı tozlu bilgileri ile derslerini verdi. pozitivist yönü ağır bastı, o taraftan bastırdı. bir baktık klasikçi oldu, bişi diyemedik.
    ama mustafa hoca sosyal bilimlerin dibinde bir derste yansız olamadı. politik bilinçten yoksun öğrencileri de kendisi sınıfta ne anlatırsa kafa sallayıp sınavlarda onun cümlelerini harfiyen kopi-past yaptı. yapanlar geçti, yapamayanlar baktı...

    neyse, dediğim gibi mustafa hocanın kendisi gibi düşünmeyenlere tahammülü yok. işin aksi yanı da, eğer karşısında konuşacak bilgi birikimine sahipseniz işi hakarete kadar vardıracak ithamlarla geçiştirmesidir. ancak kitaplarının arkasındaki bibliyografileri onun kaliteli bir akademisyen olduğunu kanıtlamıyor, malesef.
    new york üniversitesi dahilinde doktora yapmak da pekiştirmiyor, malesef : (

    ama hakkını yemeyeyim; odasına giden bütün öğrencilerle muhabbet eder, onların dertlerini dinlerdi. gerçekten insani yönü konusunda tek bir laf etmem, edemem. çok temiz, kocaman bir kalbi ve vicdanı olduğunu biliyorum. söylediklerim tamamen akademik yönü ile ilgiliydi...
    onlarca defa sınavlarından komik notlar aldığımdan mütevellit, annem kendisi ile görüşmeye gitmişti zamanında. benim hakkımda yine de güzel şeyler söylemiş; "zeki ama bir ... olmaz" filan demiş, canı sağ olsun...

    hocaya not: beni okuduysan şayet hocam; bu satırları yazmasam içim rahat etmeyecekti, beni affedin. çünkü ben sizin dersinizden üst üste üç kere yüz üzerinden beş alacak bir öğrenci değildim; tek suçumun da kitaplarınızı okumamak, dersinize girmemek olduğunu söyleyecek ve haklı olarak dersinizden geçemeyeceğimi söyleyeceksiniz. rica ederim yazıyı tekrar baştan sonra okuyun; ne demek istediğimi anlayacaksınız, saygılar...
  • zamanında ders sırasında suç, suçlu ve devlet kavramına olan bakış açısı ile ibretlik tespitlerde bulunurdu ki, söylediğim üzere hukuk fakültesine gelmiş ve basit güncel konular dahilinde bile yorum yapmaktan aciz üniversite öğrencilerine anlattığı verilere ilişkin tek bir öğrenciden dahi ders sırasında ve sonrasında itiraz geldiğini hatırlamıyorum. tevazuya gerek yok ki, o dönemde kendisi ile dersinin konuları hakkında çatışan belki de tek öğrenciydim. tabi bunun bana neye patladığı da ortadaydı...

    mesleki fayda sağlaması için konuyu karıştırırken bi' makale okudum ve direkt olarak derste konuşulan şeyler aklıma geldi. elbette ki yetmişlerinde bi' profesörün fikirlerini değiştirmek gibi bi' cüret içine girmem, ancak şu makaleye bi' göz atsın buraları okuyorsa. belki tozlu mesleki literatürünün içinde küçük de olsa bazı şeylere daha farklı bakmayı becerebilir.

    makale şurada.

    dipnot: özellikle piyer bordo'nun devletin sağ ve sol eli kavramlarını dikkatli incelesin, bordo hiç aşina olmadığı bilimsel kavramlar ve inceleme alanına girdiği halde kendisine fena halde yabancı bi' bakış açısı ile suç ve infaz konusunda faydalı donelerden bahsediyor.

    edit: makale linki düzeltildi.
  • yargı sistemi üzerine denemeler kitabında yargı içindeki dinamiklerin iyileşebilmesi için reformist önerilerde bulunan değerli bir hoca. kitabı okuyan hukukçuların çok şey kazanacağını düşünüyorum. kitapta francis bacon'dan alıntıladığı bir sözle bitireyim:

    "yeni çareler uygulamayan, yeni kötülükler beklemelidir."
hesabın var mı? giriş yap