• ı'll be your mirror kişisi.önce arkadaşlarını çekti uyurlarken,sevişirlerken sonra öylece uzandı sanat hayatı.underground ortamlarında estirdi makinasını ve the other side nightclub baş atölyesi oldu.bowery'e taşındığı sıralarda evi gayler,punklar,cankilerle dolu olunca bunlardan etkilenip sanatı daha da gelişti.madde bağımlılığı bir ara üst seviyelerde dolandı,tedavi gördü.the cookie portfolio da aids den ölmek üzere olan arkadaşını gözetledi makinasıyla.bazen de küçük bir çocuk oldu anne babasını sevişirlerken kapı arasından izledi,o derece rahatsız etti fotoğraflarına bakan kimseleri.(bkz: the ballad of sexual dependency)
  • the ballad of sexual dependency isimli calismasi ile kendi ve eksenindeki arkadaslarinin yasamlarini gozetledi nan, ve bu samimiyeti ile yakaladiklariyla, 80'lerin bir an parlayip bir sonraki an sonen sehvet ve trajedinin yarisa girdigi sahnelerini en gercekci kareleyen kisi olarak kult bir figur haline geldi.

    goze en basta gozukenden daha derine inebilen, ortamlarin dekandansini yakalayan, objektifi kendine cevirirken gozlerini kirpmayan fotografcinin, phaidon yayinevinden yeni bir kitabi cikti: the devil's playground. tematik bolumler, gunluk tadini veren o an yazilmis havasinda minik siirler, ve daha onemlisi nick cave gibi fotografcinin kisisel hayatinda onemli yeri olan isimlerden yazilar ve siirler bazinda kitaba karismalar. sessiz bir fisildamayla narsisizm diyor bu kitap da; fotografci kendini buluyor, biz de yanaklari kizarmis, voyeur'luk rolune cuk oturmus, onun karalamalarini izliyoruz!
  • çektikleriyle robert capa'yı doğrulamıştır: yeterince iyi değilse yeterince yakın değilsin.
    iyidir çünkü tam içindedir.
    http://www.tate.org.uk/…llection/p/p78/p78045_9.jpg
  • sanatı sadece müze duvarlarındaki güzel kadınlar sanan bir takım sözüm ona bu işten anlayan insanların nan goldin i anlamasını beklememek gerek.
    gündelik hayatını bir sanat objesi haline dönüştürmesi yaptığını fazlasıyla samimi kılıyor. bunu kimse yutsun, bak ben yaptım demek içinde yapmıyor. kimseye söz söyleme derdi de yok, sadece hayatını kaydediyor, hepsi bu. tabi hayatı odalarından çıkmayarak, okudukları kitaplarla öğrenen yani teoride yaşayan bu sözde entellektüellerin, hayatı yaşarak sürdüren bu kadını anlamalarına zaten imkan yoktur. :)
  • (bkz: #25991584)
  • stimule eden her şey sanat mıdır? cevap evetse e! intertainment kanalı yüzyılın en büyük sanat eserlerinden biridir. ya da durun, daha iyisi geldi aklıma; tmz.com ve perezhilton. bu iki internet oluşumu sanatın yeni adıdır. b sınıfı ünlülerin bağımlılıklarından arınmalarını ekrana taşıyan celebrity rehab ise bir başyapıttır!

    teşhir nerede başlar nerede biter? teşhire sanat demeyenler muhafazakar, diyenler özgür ruh mudur? ortamlarda bunları tartışmak için nan goldin iyi bir isimdir.
    ben şahsen kendisini daha çok bir belgeselci olarak görüyorum. 80lerin sonu ve 90ların o içi boş şaşasının altını kazıyınca çıkan tenekeyi kayıtlara geçiren bir belgeselci. içimizdeki röntgenciyi uyarıp olmayacak şeyleri kapı aralığından izlettiren bir provakatör. onun fotoğraflarına bakmak bir çeşit mastürbasyon. fotoğrafa bakan kendini steril, korunaklı dünyasında iyi hissederken bir yandan da hayatın o tarafına da hakim olduğuyla ilgili bir illüzyon içine düşer. gerçekten 'wild side'da olanların ise onlar kadar entellektüel açılımlarla bu fotoğraflara bakmadığına eminim.

    ha bir de bu abla heroin chick denen şeyin mucididir ki, moda dünyasını değiştirmiştir. iyi bok yemiştir.
  • modelleri genellikle 20.yüzyılın son 20sinde baş göstermiş "hayatını ve bedenini harcama" hastalığından muzdarip arkadaşlarından oluşan, snapshot fotoğraf sanatçısı. weegee ile beraber sanatta teşhircilik akımının öncülerindendir. 21. yüzyıl itibariyle teşhirciliğin tavan yapmasında belki de bu havvakızı ile ademoğlunun etkileri vardır. ama goldin ve weegee'nin mideye dokunan sanatlarının tam tersine bugün hep beraber hayatlarımızın ne kadar mükemmel olduğunu sahte bir teşhir yoluyla anlatmaya çalışıyoruz.
  • mezun olur olmaz gittiği new york'ta post-punk, new wave müzik ortamlarını stonewall gey hareketinin 70'lerin sonu 80'lerin başındaki hallerini belgelemiş fotoğrafçı. 79-86 arası çektiği the ballad of sexual dependency(bertolt brecht'in 3 kuruşluk opera'sından gelir bu isim) fotoğraflarıyla manhattan-bowery kentinin sert uyuşturucu madde ortamını gözlemlemiştir. onun enstantene kareleri uyuşturucu alemlerini, şiddet kültürünün beslendiği sokakları, saldırgan çiftleri ve otobiyografik anları gözler önüne serer. ballad'daki birçok isim ya uyuşturucu kullanımına bağlı olarak ya da aids'den 90'ları bile göremeden zontayı çekmiştir. bu seride çalıştığı isimler sayesinde cookie mueller gibi greer lankton gibi underground camiasının tanınmış isimleriyle arkadaşlık kurmasını sağlamıştır. velvet underground'ın şarkılarından etkilenerek "ı'll be your mirror" ve "all by myself" ismiyle de bowery'de çektiği fotoğrafları sergilemiştir.

    goldin'in çoğu işi slideshow'lar halinde film festivallerinde gösterilerek sunulmuştur. 45 dakikalık 800 fotoğrafının gösterildiği sunumu ünlüdür. aynaya bakan kadınlar, translar, tuvaletteki kadınlar, drag queenler, cinsel ilişkiler, takıntı kültürü gibi unsurları sanatının içerisine almıştır. bir nevi özel hayatın gösterime sunulması gibidir.

    goldin, 1995'ten bu yana sanatına japon fotoğrafçı nobuyoshi araki ile birlikte new york'un gökdelenleri, su içerisindeki tuhaf insanlar, sevgilisi siobhan ve bebekleri+kendi ailesi gibi unsurları da dahil etmiştir.

    2002 sonbaharında elini yaralamıştır. bundan dolayı eskisine nazaran ellerini hareket etmekte artık güçlük yaşamaktadır.

    2006'da chasing a ghost sergisinde ilk kez hareketleri resimler kullanmıştır. üç perdeden oluşan ve slideshowlarını konuşturduğu adına sisters, saints, & sybils verdiği videolu sunumu da yine bu sergi dahilinde gerçekleştirdi. kız kardeşi barbara'nın intiharı gibi sıradışı işleri de bu proje de yeralmıştı. o günden bu yana işleri daha çok sinema unsurlarını barındırıyor.

    brezilya'da 2012'de gerçekleştireceği sergi öncesinde ise sansür yedi. çocukların yanındaki cinsel ilişki fotoğrafları yüzünden bu durum gerçekleşmişti. bunun üzerine moma programda değişikliğe gitti.

    joanna'nın gülümsediği elinde sigara tuttuğu şu pozu da dör dörtlük.

    işleri 92'den beri new york'taki matthew marks galerisinde sergilenmekte. *
  • en sevdiğim eseri; gotscho kissing gilles
    + gilles'in üzerindeki t-shirt ün üzerindeki baskı da keith haring eseridir.
hesabın var mı? giriş yap