• özel mesaj yoluyla sağa sola hakaret etmeye çalışan yazar artığı kezban. bir de bunu ergenler gibi “durum tespiti yapıyorum” şeklinde boş argümanlar sunarak yapıyor. sanırım kendisi gibi boş olan öğrencilerinden kapmış bu özelliği (ülkenin milli eğitimde seviyesi ortada). dört yıllık eğitim fakültesi mezununun kendisini bu kadar değerli görmesi zaten sadece bizim gibi bir ortadoğu ülkesinde olur. verirsen bu boşlara o kadar para kendilerini ilah görürler.
  • tartışma kültüründen bihaber ağzı nefret kusan bir yazar.

    yukarıdaki arkadaş çok güzel özetlemiş kendisini ama o kadar iğrenç bir üslupla mesajlar attı ki erkektir bu dedim. en son profiline baktım okuduğunu anlamakta zorlanan ve saçmalayıp duran kişi kimmiş diye. sanat tarihçisi bir kadın!

    cinsiyetçilik yapıp cinsiyetçilikle suçlar, küfür edip küfür edildiğini söyler. gerçekten anlamlandıramadım.

    kendisi mesaj atıp beni rahatsız etme dedi :))))) attığı toplam mesaj sayısı 6. benim 4 :ddd
    hani birisi bir şey yapar da utanmaz ama sen onun yerine utanırsın ya. utandım gerçekten.
  • lanetli çaylak mertebesine terfi ettirilmiş feminist yazar.

    özelden hakaret ettikten sonra mesaj alımını kapatmakla meşhurdur.
  • mesajla beddua edip, mesaj alımını kapatan yaşam formu.
    ben de sana iade edecektim ama olmadı böyle.
  • ilişkideki dişi rolünün, tokmaklanmak olduğunu düşünüyor olsa gerek ki bana hakaret etmeye çalışırken "tokmaklandığımı" ima etmiş.

    umarım kendi seks hayatını tokmaklanmaktan ibaret görmüyordur.

    umarım birbirlerini severek öptükleri, sarıldıkları, tokmaklamadıkları normal bir ilişki yaşar.
  • tam bir kezban. mesaj atıp niye kaçıyorsun yani :)
  • ön edit: tek taraflı tartışmasının ardından kendisinden hiçbir konuda yanıt beklemiyordum hâlbuki; bir ara kendisini mesajlarımla rahatsız etmek isteyebileceğimi düşünmüş olacak ki bana 2 mesaj attıktan sonra kendisini rahatsız etmememi söylemiş, sonra dayanamayıp 3 mesaj daha atmış.

    kafasının içinde ali desidero çalıyormuş bir de; meslek gruplarımız arasındaki sosyokültürel uçurumu vurgulamak istemiş olacak, "yüce sendika gurusu" ile yan yana gelmiş bir "kıçımın opera şarkıcısı" olarak bir defa daha utandım.

    gülücük koymamak için kendimi zor tutuyorum; mesaj yığınını "önce kadınlarla nasıl konuşulacağını öğren,** burası o alıştığınız dağ değil kent" diye bitirmiş.

    o alıştığım dağın tam olarak neresi olduğunu çok merak ettim. ha bir de kadınlara ayrı, erkeklere ayrı üslup kullanmamızı gerektiren o seksist kent hangisi oluyor; orayı görmek, incelemek isterdim.

    entrylerimden biri için ufak bir eleştiriyle yeşillendirmişti ve makul tavırla yanıtlamama şaşırmıştı, herkesin kendisine hakaret etmesinden yakınıyordu. "lisan-ı münasiple derdini anlatan biriyle kimin ne derdi olsun ki?" diye düşündüm kendi kendime. nick altına herkesin dayayıp döşemesinden bahsetmişti ama bir kere bile bakma gereği duymadım, aptal kafam.

    bugün çok alâkasız, sosyolojik bir mesele üzerine fikir alışverişi sırasında yaptığı eleştiriye "salvolama" yakıştırması yaptığım için kendi kendine şişti, şişti; içinde bir yerlerde döteryumlar, tirityumlar falan buldu, buluşturdu; bum! ne yaptığımı ve bu hiddet nöbetine nasıl neden olduğumu bilmiyorum sahiden.

    hani bu tabiri kolay kolay bir insana yakıştıramam ama bunun adı tam olarak "kezbanlık" be arkadaş.
hesabın var mı? giriş yap