100 entry daha
  • orman kültü eski türklerde önemliydi.

    neden, çünkü onlar için önemli olan yaşadıkları coğrafyadaki unsurlar ve hayatlarını kolaylaştıran etkenlerdi. doğanın içinde yaşamanın doğayla uyum içinde olmayı bunun da doğaya saygı duymayı gerektirdiğini bilirlerdi. etraflarında gördükleri her şeyin bir ruhu olduğuna inanmalarının altında yatan neden basitçe buydu. mesela yaşadıkları bölge dağlık, ormanlık ve çetin bir coğrafyaysa -ki öyleydi- o dağlarla ve ormanlarla barış içinde olmaları gerekiyordu. onlar dağ ve orman ruhuna saygı gösterirlerse o da onlara zarar vermez hatta korurdu.

    tabi sadece orman değil ağaç etrafında da bir kült oluşmuştu.

    başta hayat ağacı olmak üzere kutsal bilinen ağaçlar ve onlarla ilgili inanışlar da vardı zira türk mitolojisinde, ağaçlar hem dünyanın ekseni*hem de -türenilen ata/ana olarak- yaşamın kaynağı olarak görülürdü ve her iki anlam açısından da kutsallığa sahipti.

    türkler için kutsal kabul edilen ağaçlar kayın, çam, kavak, ardıç, çınar, servi, sedir, meşe, dut, söğüt ve elma gibi ağaçlardı. ancak bunların içinde en kutsalı ve türk mitolojisinin belkemiği sayılacak ağaç, kayın ağacıydı.

    kayın ağacı, eski türklerin günlük hayatlarında da önemli bir yer tutuyordu. (şamanist mitolojide kayın ağacının tanrı ülgen ve umay ile gökten indiğine inanılır.) türkler en iyi ve sağlam oklarını kayın ağacından yapar ve toz dedikleri yay kılıflarını da kayın ağacı kabuklarından çıkarırlardı, yayın üzerine yapıştırılan bu kabuklar, yayı daha elastiki bir hale sokardı. tözlerin bir kısmı da kayın ağacı kabuğundan yapılırdı.

    şamanlar kayın ağacına özellikle hürmet eder, ayinlerini kayın ağaçlarının etrafında yapar, hastaları yine bu ağaçların altında iyileştirirlerdi. şaman davullarında da mutlaka ağaç resmi olurdu.
    bazı türk boylarında şaman ölünce ormanda bir ağacın dibine gömülür, davulu da aynı ağaca asılırdı.

    bazı türk boylarındaysa şaman toprağa değil ağaca gömülürdü. (ağacın içini baltayla açıp şamanı içine koyuyorlar sonra kapakla kapatıyorlar. ağaç kovuğu da tıpkı mağara gibi ana rahmini simgeliyor dolayısıyla burada da belki? bir yeniden doğuş simgelenmiş olabilir zira türk mitolojisinde hemen hemen her şey döngüseldir ki zaten ağacın kendisi de kışın yapraklarını dökmesi ve baharda canlanmasıyla bu döngüselliğin simgelerindendir)

    yakut türklerinde kayın ağacı kadar, karaçamlar da önemliydi. yakut şamanlarının her birisinin bir ağacı vardı. bu ağaca da turuu adı verilirdi. gençler şaman olmaya niyetlenince hemen bir ağaç dikerler ve bu ağaç büyüdükçe de rütbeleri artardı. şamanın ölümü ile birlikte ağacı da yok edilirdi.

    toba devletinde (tabgaçlar) ölü gömüldükten sonra büyük bir tören yapar ve ondan sonra da büyük bir kayın ormanı dikerek ağaçlar yetiştirirledi.

    altaylılara göre, yıldırım düşen ağaçtan bir parça alıp saklanırsa o yere kötü ruh giremezdi.

    türklerde ağaçlara çaput bağlamak da ta şamanist dömenden kalan geleneklerdendi*

    eski türklerde kutsal olarak kabul edilen dağların en tanınmışı ötüken dağlık ve ormanlık alanıydı. büyük türk devletleri burayı devlet merkezi yapmışlardı. ötüken yış, özellikle kuzeyli avcı ulusların en önemli kültlerinden biriydi.
    (bkz: ötüken/@ay hatun)

    orman ya da ormanlı dağlık yer anlamına gelen yış, orhun yazıtları’nda çokça karşımıza çıkar.
    mesela kağan, halkından “iduk ötüken yış budın/kutsal ötüken ormanı halkı” diye bahseder.
    (kül tigin abidesi, doğu yüzü)

    yakutlar, dokuz orman ruhu/tanrısı olduğuna inanırlardı. (en büyükleri bay bayanay) bu ruhlar ormana girenleri koruyup iyi bir av geçirmelerini sağlarlardı ama zarar verenleri de affetmezlerdi. en basiti, orman ruhları oyundan, şakalaşmadan, sululuktan falan hoşlanmaz ama hikaye dinlemeyi severlerdi. bu yüzden de avcılar yanlarında bir hikaye anlatıcıyı da götürürlerdi.

    “altay türklerine gelince, av sırasında dağ ve orman ruhlarının (bu orman ruhları güzel hikayeler dinlemeyi sevdikleri için avcılar, bir hikaye anlatıcıyı yani kayçıyı da yanlarında götürür ve ona da avdan eşit pay verir) kendilerini koruduğuna ve avda içten bir inanç ve temizliğe sahip olmanın gerektiğine inanırlardı.

    avdan önce avlanacakları ormanın ruhundan izin alırlardı.

    (izin kelimesine fazla takılmayın dua ediyorlar yani. şu alkış örneğinde olduğu gibi;

    avlanmaya gelmiştim,
    attığım okuma rastlarsan kızma!
    okum değerse darılma!
    avlanma amacıyla geldim!
    bana, çoluk çocuğuma kürk gerek,
    lezzetli etin gerek.
    ağacın, taşın, akarsuların,
    yüksek dağların iyeleri kızmayın,
    av hayvanlarınızı verin!)”
    (bkz: eski türklerde avcılık/@ay hatun)

    e orman demişken orman yaratıklarından bahsetmemek olmaz tabii ki…

    “tatarların maymun ruh dediği ve mıstan ile bağlantılı bir de pitsen var. maymun denmesinin nedeni çok çirkin olduğu için değil de kıllı olduğu için (bundan güzel olduğu anlamı da çıkmıyor tabii) çünkü kendisi bir orman yaratığı. eğer ormanda yalnız gezmeyi seviyorsanız bir daha düşünün derim. çünkü pitsen insanlara güzel bir genç kız olarak görünüp tuzağa düşürnesiyle biliniyor. he öyle tuzağa can kurban derseniz de keyfiniz bilir tabii artık beraber oturup kertenkele kemirirsiniz, tabii ormandaki bir çukurun kenarında öldürülmeden önce. kaçış yok yani ölüm kesin.”
    (bkz: türk mitolojisinde cadı/@ay hatun)

    “kadim zamanlardan beri süregelen orman, ötüken yış ve yer sub’un kutsallığı anlayışının ve ulu ana/yer ana da denilen toprak ve dağ iyesi/ruhunun devamıdır toprak ana…”
    (bkz: türk mitolojisinde toprak unsuru/@ay hatun)

    “bunu biraz açalım, mesela ağaç eski türkler için külttür çünkü ağaçtan şifa bekliyorlar, şamanlar ayinlerini kayın ağacının yanında yapıyor hatta bazı boylarda ölünce adamı ağaca gömüyorlar. nedensiz ağaçlara zarar verirlerse orman ruhunun hışmına uğruyorlar.”
    (bkz: bengü taş/@ay hatun)

    “türk mitolojisinde hayat ağacı, kökleri yeraltı aleminde , gövdesi yeryüzünde, dalları ve yapraklarıysa göğün en üst tabakalarında olan bir eksen gibi düşünülmüştür. kısacası yeri göğü birbirine bağlar. hatta bazen kutup yıldızı'na kadar uzandığı kabul edilir.
    mitolojilerde ağaç, dağ gibi olgulara kutsaliyet addedilmesinin nedeni; yerle gök, insanla tanrı arasında köprü olarak görüldüğü içindir*

    temeli eski türklerdeki orman kültüne dayanan bu ağaç dünya ile birlikte yaratılmış ve kayra han tarafından dikilmiştir.”
    (bkz: hayat ağacı/@ay hatun)

    (bkz: türk mitolojisi/@ay hatun)
32 entry daha
hesabın var mı? giriş yap