*

  • "hem orospu diyeyim hem de orospudan daha orospu diyerek ne derece çapraşık bir ahlak anlayışım olduğu belli olmasın, dramatik yaklaşımımdaki cinsiyetçilik, zaafiyet ve ceylan yaraları ayyuka çıkmasın" yaklaşımıyla beni tanıştırıp eğlendirmiş bir kavram. "adamlar durumlarının farkında değil ama ben bu kendi kontrollerinin haricinde olduğunu söylediğim durumdan dolayı kendilerine dağarcığımdan küfür sallamakta beis görmüyorum" demekle "ben iyi bir insansam beni çılgınca hayal kırıklığına uğratan kötü insandır, kötü insanlara da istediğimizi diyebiliriz, sokrates'ten beri ahlakla ilgili hiçbir görüşü takip etmedim, hayatıma dahil etmedim" diyebilmenin mümkünlüğünü göstererek sözün gücünü de ispatlamıştır.

    çok eğitici insanlardır.
  • akli fikiri orospuluk olup, cinsel hayati masturbasyon'dan ibaret olan insandir.
  • (bkz: bakire orospu)
  • sabah sevişmesiyle başlıyor gün. işe gelirken trafikte, işe geldikten sonra masada sevişiyorsun beş para etmez insanlarla... her gün işe kendini becerttirmekten başka ne için geliyorsun? neden her sabah "günaydın..." diyorsun, günahın kadar sevmediğin yöneticine? "ben yatağı ısıttım, hadi gel de işini bitir!" demekten başka ne işe yarıyor zoraki gülümseyişin? "orospu" dediklerin sana gülümserken gerçekten seni sevdiği için mi gülümsüyor? onların gülümsemesiyle seninki arasında ne fark var? sen daha mı az orospusun, orospu dediklerinden?

    akşam oluyor, çıkıyorsun işten... insanların içinde kendime yer edinebilmek, varolabilmek için vermek gerek. kılıktan kılağa giriyorsun, tavlayabilmek için insanları. o hallerini biraz çekici bulan fırsatı kaçırmıyor. türlü fantezilerle beynine sahip oluyor bu sistem ve ve sistemin yarattığı insanlar...

    bu şehirde milyonlarca, bu dünyada milyarlarca insan her an, her dakika ruhunu beceriyorlar senin. başkalarına ruhlarını becerttirenler de aynı insanlar, seni düzenler... doldur boşalt hayatı yaşıyoruz hep birlikte. dolan başkasına boşalıyor. boşalan, doldursun diye başkasına gidiyor. arada sırada karşılıklı da oluyor bunlar. "sen beni, ben seni" olabiliyor bu sevişme denk getirebilirse. karşılıklı olunca daha mı zevkli oluyor acaba? bazen karşılıklı olsun derken tongaya basıyorsun. "bugün ben seni becereyim, yarın sen bana verirsin." diyor birileri. öyle oluyor...

    sevgiliyle düzüşmek insanlarla düzüşmek kadar kolay değil. akşama kadar onun bunun tacizinden pelteye dönüyor beynin. eve gider gitmez, aşkın kollarına atmak istesen de kendini, atamıyorsun. beyninin içinde kaynayan cadı kazanı bedenini de esir alıveriyor. evde, sevdiğinin yanındasın; oysa ne senin sevgilini, ne onun seni becerecek hali kalmış... arada sırada birinizden biri kendini iyi hissetse de, aynı zamanı denk getirmek zor oluyor. sevişmeden yatağa gidiliyor. olmayan, eksik kalan cinsel hayatınızdan dolayı siz de biribirinizin beynini düzmeye devam ediyorsunuz... cadı kazanı kaynamaya devam ediyor. erteleniyor sevişmeler, aklında sevgilinin bereketli rahmi olması güzel de; uyuyorsun öküz gibi. o yanında yatıyor, sen başka yanda yatıyorsun. biribirinizin beynine boşalmasaydınız, içinize boşalırdınız diye düşünüyorsun uykunun güvenli diyarına yola çıkmadan önce...

    sonunda ertelenemeyecek kadar birikmiş oluyor sevişmeler. kaldıramıyor bedenler, ruhlar onca yükü. çöküveriyor ilişki.

    yeniden yola çıkıyorsun. gündelik hayatında olan bir dolu insanın yanında, aşktan arta kalan boşluğu da doldurman gerekli... milyonlarca insana insana vereceksin hazır ol!

    senden iyi orospu mu olur be oğlum?

    bir de ben düzeyim!

    seni değil, böyle hayatın ızdırabını düzeyim...
  • ruhunu herkesten saklamak zorundadır. hatta belki kendinden bile. öyle ya kaç kişi böyle bir şeyi yakıştırır ki kendine? kaç kişi kabul eder?

    bu yüzden de özünde yalnızdır. çünkü ruhunu başkalarına göstermeyen insan, etrafı ne kadar kalabalık olursa olsun yalnız olmaya mahkumdur.
hesabın var mı? giriş yap