pakistanlı

• kadinlari yagmur camur demeden - yaz ki$ mevsim ne olursa olsun, her zaman her yerde parmak arasi terliklerle dola$ir. genelde agir bir koku vardir ustlerinde. ayrica bizim cingenelere ta$ cikartacak derecede renkli giyinirler. genc kizlari guzel olur, ama onlarda yag kokar.^*
• ingilizcesi pakistani olan halk
• kendilerine sakin ola ki paki demeyiniz, alanen hakaret etmis olursunuz. ozellikle ingiltere'de "paki" lafi pakistanlilar veya onlardan genelleyerek butun guney asyalilar veya muslumanlar icin kullanilan asagilayici^* bir laftir. (bkz: paki) hatta (bkz: pakistanlilara paki demek) (bkz: i'd rather be a paki than a turk)
  
  pakistani demek pakistanli demekten daha dogru degildir, zira bir yerin insanlarini tasvir etmek icin i harfi eklemek (buhari, namangani, tebrizi) farsi dildeki kullanimdir, bizdeki karsiligi -li ekidir.
  
  yunanistanli lafinin yanlisligi yunan(halk ismi)+istan(halkin vatani anlamli ek)+li (yerin halki anlamli ek) oldugu icin yanlistir. afgan- ozbek- tacik- ten farkli olarak paki diye bir halk olmadigi icin pakistan'da yasayanlara pakistanli denir (turkcede). pakistan ulke isminin nereden geldigi icin pakistan basligina ya da daha iyisi wikipedia'daki pakistan maddesine bakiniz.
• ingilizce telaffuzlarıyla ancak hindistanlıların yarışabildiği insandır,
  hangisi daha fazla vıııjiirr, şıııvvıırr, çıııjıırrr lı konuşur ayırt etmek sordur.
• (bkz: pakistan/@chemsuk)
• hayatımın en iğrenç tecrübelerinden birini yaşatan insandır. kaldığı evi türkçe'de bok götürüyor ile ifade ederiz kibarca ama evi bizzat bok idare ediyor arkadaş. bu kesinlikle fakirlik değil. pislik.
  
  ilk defa 20m² lik bir evin böylesine şuursuzca kirletilebileceğine şahit oldum. evde çorapsız geziyordu ve yerdeki toprak, toz parçaları arasında yemeğini yiyordu. ayrıca bir insan evladının ayak tırnağının bu kadar uzun olabileceğine daha önce şahit olmamıştım. kafam kadar tırnak uzatmış gavat.
  
  --- yemek yiyorsanız durun ---
  
  resmen bana kahve teklif etti. ulan reddedersem alınır falan diye bir düşünce sürecine girmiştim ki, adam çoktan kahve için su ısıtıyordu bile. verdiği bardağı sadece eli ile tazyikli suda yıkadı, üstündeki katılaşmış yemek parçacıkları seçilebiliyordu bardağı bana uzattığında. içine de karıştırmam için yemek kaşığı koydu ters bir şekilde. halbuki sütsüz ve şekersiz demiştim. zaten unutmuş rolu yaptım da içmedim, tek yudum alsam oracıkta kusardım bütün gün yediklerimi. gerçi değişen bir şey olmazdı ev standartları için. evdeki kokudan bahsetmeme gerek bile yok sanırım. yemek pişirdiği elektrikli ocak simsiyahtı ve dolabın üzerinde fantastik renkli sıvılar vardı. kıyafetler her yerde, çorapları ise odanın ücra köşelerinde adeta böcekleri öldürmeye yönelik dizilmişlerdi.
  
  her yerde gazete parçaları, ortadan sıkılmış, hışımla ve hunharca eğilip bükülmüş tuvalet kağıdı ruloları, reklam broşürleri, 1 adet düzensizce kesilmiş büyük boy karton ve amaçsızca gezinen ip parçaları ve jelatinler ise evin adeta süsleri gibiydi.
  
  bahsettiğim kişi bir evsiz değil.
  işsiz değil.
  
  isveç'te elektrik mühendisliği master öğrencisidir. seçilmiştir. maddi geçmişi incelenmiştir. eve geleceğimi 1 gün önceden söylememe rağmen götünü kıpırdatmamıştır.
  yere oturmuş pişkin pişkin gülüyor yaptığı gavatça esprilerine.
  ne işin var orada diyecekseniz, evin kiracısı bendim ancak kontrat bitmeden çıkmam gerekti ben de bu arkadaşa vermiştim bir rica üzerine. evin ağzına sıçmış. bırak depozitoyu almayı üstüne mahkemeye verilirim ben bu sıçık herif yüzünden. elektrik faturasını ödemesi gerekiyordu ödememiş. fatura nerede diyorum yine gülüyor bu sığır.
  
  --- yemek yiyorsanız durun ---
• cok fazla genellememek gereken insan turu fakat herhalde bunlarin cogu elektronik muhendisi. hem burada yazilanlardan hem kendi tanidigim insanlari baz alarak soyluyorum. onun disinda aci kavrami yok adamlarda. hiiiiic aci degil diyerek kendilerine guvenmemi saglayip yedigim nihari kesinlikle haleemden bile daha aci. agir iciciler. aile, gelenek gorenek kultur baskisi cok fazla. kotu kokmuyorlarsa parfum kokuyorlar. pis degillerse daginiklar. mutfagin yagin yemegin ortasina 2 yatak koyup 4 kisi yattiklari gorulmustur. bangladeslilerden acik ten renkleri, hintlilerden degisik bir gorunusleri var. vazgecemedikleri tek bir sey varsa o da pakistani yemekleridir. bir seferinde "bence bu yemeklerin tadi bir seye benzemiyor ya da hepsi birbirine benziyor o yuzden bi suru aci koyuyorlar icine" deyip kizdirdigim bir pakistanli olmustu. gerci oyle dusundugumden degil bence yemekleri muhtesem. kibarlar ama pek fazla kadina deger vermiyorlar herhalde. seks konusunda da sanssizlar. erkek kadin fark etmez bunlar hic erken yasta (22-23 alti) veya evlenmeden once seks yapmiyorlar. pakistanda degil baska ulkede olmalarina ragmen nefret eden hintliler yine bunlardan nefret ediyor. pakistanlilar birbirlerine destek oluyorlar, sahip cikiyorlar ve kibarlar. yine de baski hissediliyor belki bu yuzden sevgili vs iliskileri biraz garip, cekingen vs. degisik insanlar pakistanlilar.
• ne zenci ne de beyaz olan güruh. ikisinin arasında değişik bir ten görünümleri vardır. sanki ocakta yemek tam yanacakmış da son anda yemeği kurtarmışsın gibi.
  
  iyi insanlardır, komiklerdir, sıcak kanlılardır.
• bi anket yapilsa dunyanin en pis milleti hangisidir diye, hintli ve bengalilerle kafaya oynar. rajlilar binlerce yillik gelenek diye 21. yuzyilda dunyanin neresinde olursa olsun bok icinde yasamaya devam ediyor.
• kibarlar, komikler, cana yakinlar.... oyle kokmalarinin sebebi yedikleri yemeklerden dolayi kaynaklaniyor. soguktan nefret ederler, bu kis gunlerinde havanin boyle ilik olmasi cok hoslarina gidiyor. bir turlu karar veremezler, ama o kadar guler yuzluler ki..... dinlerler, sen 10 yil konus, 10 yil boyunca dinlerler. cok sicaklar, kalpleri temiz, havalar eger bir gun sogursa bir pakistanli bulup sokulabilirsiniz koynuna..... zenginler ama har vurup harman savuruyorlar, haydan gelen huya gider diye..... alcakgonulluler, memlekette o kadar suruculerinin, hizmetcilerinin olmalarina ragmen hic gelip burda aa bee cee diye konusup hava atmiyorlar.... yardimseverler. dusunceliler. disari etmenler kendilerini etkileyebilir, kolaylikla. keske etkilemese