punk attitude
-
bu seneki istanbul film festivalinde gösterilecek olan don letts yonetmenligindeki belgesel/film. festivalin ara ara yaptigi punk ataklarindan biri olarak kacirilmamasi gerektigi kanaatindeyim.
ekleme: filmin sinepop'taki sabah gosterimi yonetmenin katilimiyla gerceklesecekmis. unlem. -
-
-
chuck berry'nin ördek yürüyüşü, elvis ve hippilerle başlayıp nirvana ve grunge'a kadar uzanan bir punk tarihi özeti. 70'ler ve 80'lerin "punk" (o da ne demekse!) olarak anılan gruplarının çoğuna yer vermiş. velvet underground, mc5, iggy and the stooges, ramones, sex pistols, the clash, new york dolls, pretenders, suicide, patti smith, blondie, sonic youth, dead kennedys, agnostic front ve daha niceleri..
glam rock, blues, reggae, new wave ve grunge ile ilişkilerini de ele alarak punk'ı müzik tarihindeki yerine güzelce oturtmuş. hem ingiltere, hem de new york ve california punk ortamlarını anlatmış. punk müziği ve o dönemi yorumlayan chrissie hynde, thurston moore, glen matlock, jello biafra, henry rollins ve daha bir sürü önemli isim arasına jim jarmusch'ı da katıp, artı bir puan daha almış.
neticede, mümkün olduğu kadar kapsamlı bir film olmuş. güzel olmuş. ayrıca sadece henry rollins'in müthiş yorumları ve jestleri için bile izlenmeye değer.
hr: biraz rap, biraz djlik. 17 yaşında bir çocuk olsaydım bu müziğe bayılırdım. "they're no brainers." o müthiş gitar riffleri girince gerçekten de "hey adamım, haydi gidip bir şeyleri parçalayalım" diyorsun.(limp bizkit ve türevi gruplardan bahsediyor)
hr: durduk yere savaş çıkarmak ve apple pie ne kadar amerikalıysa, hardcore da o kadar amerikalıdır. size bakıp "hey duude, what the fuck?" diyen adamın artık bir gitarı var, hardcore onun müziği! agresif riffler, şişmiş kaslar... çok homo-erotik... (agnostic front'tan bahsediyor)
hr: artık herkes punk'ı, grunge'ı biliyor. annen bile grunge'ı biliyor. annen grunge'dan bahsetmeye başladığında, artık ordan uzamalısın.. -
çok mu heyecanlandırdı bu belgesel beni bilemiyorum ama şu california bölümüne gelene kadar paltomla oturuyor olduğumu unutturdu.. salonun darlığı ve çok da matah olmayan ses sistemi bile sinirlendiremedi beni.. yarım fincan sade kahve, bir miktar su ve punka gönül vermişlerin, onun önünü açmışların dişi kanadının çok daha duygulu ve cool oluşunun farkedilişi... ****
-
"insanlar nasıl oluyor da bugün olan bitene bu kadar tepkisiz kalabiliyor?"
punk müziği punk tavrı ile çok güzel ilişkilendirmiş ve güzel de bir soru ile bitirilmiş belgesel. talking heads'ten çok az bahsedilmiş ama olsun varsın. -
iki isim daha eklemem gerekiyor şu gizli listeme
(bkz: viv westwood)
(bkz: siouxsie sioux)
[ bahsi geçen akımın california'lı azgın grupların eline geçip benzetilmesinin ardından nevermind/nirvana'ya kadar bir boşluk oldu denen ve bu 10 senelik süre zarfında pek çoğumuzun hayatını kaydırdığı bilinen the jam gibilerine değinmeyen, şimdi durup -heyecanım geçtikten sonra- tekrar düşündüğümde bu yönünü zayıf bulduğum belgesel. ] -
henry rollins in siktir git dediginde bunun "aksam yemek yiyelim" anlamına gelmedigini, harbiden "siktir git" demek oldugunu söyledigi, her daim dogru, dolaysiz ve cok konustugu ve dogu yakasindan geldigini gururla söyledigi müthis belgesel
-
oldukça iyi irdelenmiş, bol bol kahkahalar attırtmış, joe strummer ansına çekilen belgesel.yönetmenin film başlamadan önceki halleri süperdi.
-
1- dün sinepop'ta izleme olanığı bulduğum başlagıcında yönetmeni don letts'in garip hareketleri ve bişeye benzemeyen gaz konuşmasıyla başlayan röpotaj-belgesel tarzı istanbul film festivali belgeseli
2- punk ile ilgili o kadar belgesel ve kitap gibi olayın pop kısmının ve başlangıcının anlatıldıgı belgesel
3- jello biafra, henry rollins'in düşüncelerini öğrenmemi sağlayan belgesel
4- izlerken çoğu şeye sinemanın toplu yarıldığı belgesel
5- siouxsie sioux, jello biafra ve diğer punk kahramanlarının* ne kadar yaşlandıklarını görüp üzüldüğüm belgesel
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap