*

  • hicaz sarkı . beste ahmet refik altınay , gufte mısırlı ibrahim efendi ;

    sırma saçlı yârimin cân behşederken işvesi
    bâdeye revnâk verir canlar yakan gül bûsesi
    rûhumu teshir eder, âşüftedir handesi
    bâdeye revnâk verir canlar yakan gül bûsesi
  • "...annemin* baba evi hacıbayram'daydı: ortasında avlu bulunan iki katlı bir ev. yukarı katta anneannemle küçük teyzem süheyla otururlardı...evin alt katında, yani taş zeminli avlunun etrafındaki odalarda cumhurbaşkanlğı bandosunda -şimdi hangisini olduğunu hatırlayamadığım- bir enstrüman çalan açık tenli kısa boylu bir astsubay ve ailesi kiracı olarak otururdu. ikisi kız, en küçüğü de oğlan üç çocuğu vardı. kızlardan büyüğü benimle aşağı yukarı yaşıttı; onunla ben bir sandalye üzerine çıkıp şarkı okur, kızların küçüğü ile oğlan, bazen de yan komşulardan bir iki çocuk komiklikler yapardı, sanki karşımızda seyirciler varmış gibi: ben 'sırma saçlı yârimin cân behşederken işvesi...' diye başlayıp 'bâdeye revnâk verir canlar yakan gül bûsesi'yle devam eden şarkıyı söylerdim, çok severek; bir de 60 yıl sonra aklımada kalan, büyük kızın saçlarının da açık kestane rengi kıvırcığa yakın dalgalı olduğu. üstelik, bilirdim de bestecisinin kim olduğunu, daha 9-10 yaşlarında olduğum hâlde: mısırlı ibrahim efendi.
    çok çok yıllar sonra öğrendim: mısırlı ibrahim efendi, aslında halep doğumlu bir yahudiymiş, avram levi. osmanlı'nın yahudisi 'alaturka' üzerinden türkleşirken, herkesi türk yapma peşindeki cumhuriyet 'alaturka'yı yasaklamıştı, dar-ül elhan'da 1926, radyolarda da 1934'te... şimdilerde ise yeni-osmanlıcılığa soyunmuş hacivat karikatürleri, içinde 'rakı' geçiyor diye o güzelim 'vardar ovası' nı söyletmiyorlar, osmanlı'nın hası avram efendi, yüz yıl önce terennüm etmiş iken sırma saçlı yârinini canlar yakan gül bûsesinin, 'bâde'sine revnâk kattığını."
    kadir cangızbay, "annem", almıla, sayı 22, nisan-2016, s. 24-25.

    güzin değişmez https://www.youtube.com/watch?v=pjnsviulw8y
hesabın var mı? giriş yap