*

  • sanatçı kişiliklerin abuk davranışlarını açıklamak için başvurulan sebep/mazeret.
  • (bkz: hasta ruh)
  • yapabileceği her şey için uydurabileceği kılıf.

    (bkz: kaçış cümlesi)
  • mevcut sistemden ayrık anlamlar yükleyemiyoruz hiç bir kavrama. çünkü kavramlar, kavrayabilmemiz için getirisi ve götürüsü üzerine anlam ihtiva ediyor. pekala sanatçı ruhu, müzikten anlamak, güzel resim yapabilmek, kelime oyunlarına kafası ileri derece basarcasına yazı yazmak değildir öncelikle. tüm bunların adı yetenektir, zorlamayın. bu ülkede yeteneksiz onca şarlatanı geçtim, yetenekli olup da, belirli başarılar elde edebileni, başarıdan da ziyade kasasını doldurabileni tonlarca insan gördüm. sanat ağlar tüm olan bitene ya, fakat toplum bizzat kendi kalitesiyle algılayabiliyor olan biteni, e para da bu kodumunun bayağılından geliyor. yaşadığımız dünya, cılkı çıkmış kaotik bir halde. para, para, para. ahlakı -cinsel olanı ayrı tutuyorum-, insani tüm o güzel değerleri satın almış. satın alındık. bundan daha kötüsü nedir biliyor musunuz a dostlar, satıldık...

    sanatın ince bir ruhu vardır. incelikli, sadık, hümanist ve dobra dobra. sanat muhalif bir duruşun reel anlamıdır. içinde insan olan hiç bir sistem hiç bir oluşum mutlak mükemmeliyet içermeyecektir. yani bu, yanlışların, hataların daimi olması demektir. elbet insan uygarlaştıkça, medenileştikçe geride bir ilkellik bırakıyor. lakin sanat, tam da daimi kötüyü ne oranda olduğuna bakmaksızın içeren sistemin ve insanın koyu bir eleştirimidir. madem ki mükemmel dünya, mükemmel insan birer ütopya, tam da sanat topluma yanlışı haykırandır. sesi kesilmeye çalışılır, susturulmaya, baskılanmaya çalışılır. sanatçı bir ruh yalnız bırakılır. tüm bunlar birer işkencedir amma sanatçı ruhun kaderinde ödemeye kefil olduğu bir yaptırımdır bu. yalnızlık, dışarıdan nasıl görünür bilmem ama, içeride bakidir. en içte, en duyumsananda bir yaradır.

    kendini kanıtlama sanat için bir bariyerdir lakin sanatçı ruh için bir hiçtir. çünkü sanat icra edenler yalnızca dahiler ya da ismi duyulanlar değildir. kelimelerinden varlığına bir ahenk vuruyorsa, olsun gözler sımsıkı kapalı bu güzelliğe, göreceliliğin senden yana olmadığı bu arenada sözler sarfet. anlamasınlar, çünkü onlar anlamak istemezler. duymasınlar ya görmesinler de, çünkü onlar daha önce duyulmamış eşşiz bir kahkahayla geride bırakılmaya layıklar. ancak, sanatçı ruhu bir haykırıştır. bir serzeniştir. bir usanmamacasına bağırıştır adaletsizliğe, bir başkaldırıştır sanat en temel olarak. tv'lerde zırvalarken izlenme ve tıklanma sayısıyla cebini altına boğanları gördükçe anlar ki insan, erdem zor ve uzun bir yol, farkındalık en temel düstur ise aşmak gerekir egoları. sanat, egosuna boyun eğmiş binlerce insanı umursamamaktır, inatla doğruyu göstermektir, sanatçı ruhu ise tüm bu engebeli yolda türküler mırıldayandır. anlatabildim mi can sıkıntısının boşluğunu? muhalefet etmektir aynı zamanda kendi ruhun dahi söz konusu olsa. ruhuna muhalefetten kaç sene hapis yatar bir sanatçı bilir misiniz? müebbettir her daim. bunu kaldırabilecek, özümseyecek ruhtur sanatçı ruhu.

    iki nota yanyana gelir. beş para etmez kelimeler bir kombinasyona dahil önümüze sunulur. eğri büğrü taklit bir yapı gözümüze sokulur. anlamıyorsun da denir, beceremedin de yaftalanır. sıfatlar havada uçuşur. zekan, ruhunun hissiyatından habersiz ellerde, fakat ruhta ve beyinde değil, yalnız ellerde kategorize edilir. tüm bu bağırtı bir anlayamamazlık temelinde, ilkel bir egoyla yapılır. sanat dedik, ruh dedik, sanatçının ruhu dedik ya, pes etmez. şöhretin de, kimsesizliğin de kaderine bir yazgı olduğuna sorgusuz sualsiz teslim olur. tüm bunlar yanlışınızın bir yansıması diye bağıranlar, çok kalın kafalı mı, yoksa sizler artık duyumsayamayacak kadar hissizleştiniz mi?

    ister anla, ister anlama. ister duy, ister sessizliğinde boğul, ister kavra, istersen tek bir kelime bile çekip alama onca yazıdan, fakat buradayız. anlatabilmek için, daha yüksek bir desibelde haykırabilmek için, lannettir ya üstümüze, tüm bir ömür bağırabilmek için buradayız. sen neredesin, hala arıyor musun? arama, tüm çıkacağın nihai sonuçlar labirentinde sonuçsuz. istiyorsan gerçek olanı, takip et. takip et ki, beraber atalım çığlığımızı karanlığa...
  • bende olan ama geçim sıkıntısından yavaş yavaş tuz ruhuna dönen hadise. hadise demişken niye dedim lan hadise
  • olm galiba gerçekten böyle bir şey var la. geçenlerde 4 gün kadar mardin'de yaşama şansım oldu, bol bol da gezdim müze falan şükür. ona istinaden bu harika entryi kaleme aldım.

    öncelikle şunu söyleyeyim, ablam biz bu müzelere balmumu kadın/adam koymayalım yaa. olmuyor yani, neden kasıyoruz anlamıyorum. halı dokuma makinasının başında proporsiyonsuz, fırıncı küreği gibi elleri, çocuk mezarı gibi ayakları, kereviz sapı gibi bedeni olan bir kadın manken olmayıversin be. dünyanın en bodur piyadesi, dev ve şaşı gözleriyle bir kalkan taşımasın. kalkan o, biliyoruz çoğumuz. canlandırma yapmayalım, huzurlu yaşayalım.

    sonralıkla şunu diyeyim, mardin'de yemek siparişi verirken aklınızdakini ikiye bölün sürekli. iki kişi birer lahmacun yiyelim sadece mi dediniz? bir tane alın, onu bile bitiremeyeceksiniz. böyle ayarsızlık görmedim ben.

    nerede kalmıştık? sanatçı ruhu evet. yav şimdi bakıyorum milattan önce 12bin küsür bilmem kaç yılından kalma kap kacak, çanak çömlek var büsürü. yapan şahıs üşenmemiş, yanını mavili çiçekli falan yapmış. senin o maviyi bulman bile büyük efor kardeşim, uğraşmasana sen onunla. seri seri yap tabağını geç, ne diye kelebek konduruyorsun kenarına? yav ok yapmış, dayanamamış ona da bir şekil şükül koymuş. kardeşim hadi kap kacak tamam ama bak bu sarf malzeme. atıyorsun gidiyor ya, kim bula bir daha.

    işte, demek ki var diyorum bu sanatçı ruhu denen şey. yapan birey dayanamıyor. güzel olsun, estetik olsun istiyor. götünü mamut dişleme ihtimali bile varken sanat peşinde koşabiliyor. allahtan atalarımız sadece benim gibi sığırlardan oluşmamış da bu sayede maskeli beşler ırak gibi güzel filmler izleme şansımız oluyor günümüzde.
hesabın var mı? giriş yap