• sarhoş kişinin sarhoşluk derecesiyle doğru orantılı olarak, aniden gereksiz yere ve üstüste gelen, ve çoğunlukla bol tükürüklü öpücük türü.
  • opujem kelimesi bir çeşit uyarıdır, en yakın exite doğru harekete geçilmelidir.
  • "sarhos degilim ama opucem" seklinde postmodern bir uyarlamasi da bulunan iskence turu.
  • alkolik bunyenin fazla alkolle depolanmasi sonucu, dunyadaki butun insanlari seviorum, we are the world, we are the children modunda iken taximdeki tinerci sarapci butun abilere yapilan sevgi gosterisi. sabah kalktiginizda ustunuze hafif bir bali kokusu sinecektir urkmeyiniz.
  • vantuz gibi yapışan dudaklar en az beş on saniye bekleyip öyle çekmeli öpücük.
  • sarhos kisinin opucegi kisiye dogru iki elini karsidaki kafayi kavrayacak bicimde yukari/ileri yonlendirmesi ve sarhoslugun verdigi denge yitimini kontrol altinda tutmak, hedef kafayi kacirmamak icin yavas ama kararli bir bicimde one dogru meyl etmesi ile baslayan hareketin durak noktasidir.
  • bence çok tatlı olandır. sarhoşken pek çok insan farklı karaktere bürünüyor. bir arkadaşım vardı, ayıkken susturabilen yoktu, sarhoş olunca susardı. kimisi agresif oluyor, üçüncü sayfalarda görüyoruz. sessiz bir arkadaşım vardı, aman yarabbim aralıksız konuşurdu sarhoşken.

    ama en çok bu sevgi pıtırcıklarını seviyom. sarhoşken "öpüjem" moduna gelenleri. çok tatlı bence onlar, içlerinde kötülük olmayan güzel insanlar.
  • bu öpücük öyle bir şeydir ki kimin, nerede, nasıl mâruz kalacağı hiç belli olmaz. koskoca recep peker'in ankara'nın olabildiğince mütevazı meyhanelerinden birinde, posta caddesi ile anafartalar caddesinin kesiştiği yerde, balıkpazarında faaliyet gösteren karmen meyhanesinde orhan veli'nin, melih cevdet anday'ın, yetmedi oktay rifat'ın öpücüklerine mâruz kalışı gibi...

    recep peker, 1935 yılında yaptığı almanya ve italya seyahatlerinin sonunda yönetim (daha doğrusu parti-devlet) sisteminin nasıl olması gerektiğine dair bir rapor düzenler, düzenlediği rapor inönü tarafından onaylanır ama atatürk beğenmez, nihayetinde de haziran 1936'da parti genel sekreterliğinden alınır.

    tam da o günlerin birinde bu üç 'garip' arkadaş karmen'in bir köşesinde demlerini tutarken bir ara bir bakarlar ki masaların birinde recep peker oturuyor! ilkin ihtimal vermezler, öyle ya recep peker'in bu sıradan meyhanede ne işi olabilir? en iyisi derler kalkarken yaklaşıp dikkatlice bakalım... orhan veli gerisini şöyle anlatır:

    "(...) kalktık. masanın önünden geçince baktık, sahiden recep peker. o zaman içimizden biri kendini tutamadı.

    'eğer,' dedi 'sen recep peker'sen böyle bir meyhaneye gelmekle büyük bir tevazu göstermişsin. bunu hiçbir zaman unutmayacağız. yaşa! var ol!'

    bu yaşa'larla, var ol'ların ardından içinde vatan millet lafları geçen, büyük büyük nutuklar gelecekti. işi yine recep peker önledi.

    'aman çocuklar,' dedi 'nümayiş olmasın.'

    biz 'hayır,' dedik. 'biz bu demokrat adamı bir defa öpeceğiz.'

    o ise durmadan 'aman çocuklar,' diyordu, 'nümayiş olmasın.'

    'hay hay! emredersiniz! nümayiş olmasın. ama bir defa öpeceğiz.'

    recep peker'in çok sıkıldığı belliydi. düşündü, sağa sola baktı, bütün masalar dolu. adeta renkten renge giriyordu. biraz daha sustuktan sonra bize döndü.

    'peki,' dedi, 'bir defa öpün. ama ondan sonra hemen gidin.'

    'hay hay! gideriz. ama bir defa öpeceğiz.'

    bunun üzerine sanki kendisi öpecekmiş gibi ağzını peçetesiyle sildi. sonra elinin beş parmağının uçlarını birbirine bitiştirip sol yanağının en tombul yerine değdirdi.

    'şuradan!' dedi.

    son derece memnunduk. hepimiz şevk içinde gösterilen yerden bir defa öptük. sonra da tek sıra halinde meyhanenin kapısını tuttuk."

    [kaynak: orhan veli, tanıdığım meşhurlar, 'recep peker'i nasıl öptüm', papirüs, ocak 1967]
hesabın var mı? giriş yap