*

  • shure'un en yaygın kullanılan mikrofon modeli. kalitelidir.
    ayrıca (bkz: sm57)
  • bir sene evvelinde 150 dolar gibi yüklü bir miktarda paraya kıyıp alınan ama buna kesinlikle değen mikrofon modeli
  • shure firmasını ürettiği bir mikrofon. artık bir klasik olmuştur. dynamictir. polar patterni cardioiddir. beta versyonu * ise süper cardioiddir. bence mucizevi bir mikrofon. bu fiyata bu kalite olacak iş değil.
    (bkz: hayat sana teşekkür ederim)
    (bkz: sm 57)
  • geçen sene "way bea ne kadar pahalıymış" diyip yine de aldığım fakat şimdi fiyatının 400 dolar olduğunu öğrenince "oh bea iyiki almışım o zaman" dediğim, güzel seslere layık mikrofon modeli..
  • shure sm57 ile aynı cartgridge sahip olduğundan pop filterı çıkartıldığında frequency response u çok benzeşen, böylece aldığınızda 1 fiyatına iki tane mikrofona sahip olmuş olursunuz. ama kafası çıkarılmışken çok dikkatli olmalısınız, sakın düşürmeyin :)
  • amerikadan yurda dönen arkadaş yoluyla 105 dolara almış bulunduğum,stüdyodaki ilk denemelerde gayet iyi sonuç veren shure'un klasikleşmiş mikrofon modeli..
  • kutusunun içinde bir adet siyah deri miktofon çantası, bir adet mikrofon sehpasına baglantı aparatı ve bir adet de ne işe yaradıgını anlamadıgım altın renkli halka ile gelen efsanevi * mikrofon.

    ses kalitesi olarak mukemmeldir. bu mikrofonla monitörlerden feedback yaptırabilene aşk olsundur.
  • bu mikrofonun tek eksiği açma kapama düğmesinin olmayışıdır.
    edit : shure sm58s modelinde switch bulunmaktadır
  • kirdigimdir. kiririm ben bu mikrofonu esprisinin kurbanidir.

    sene miladdan sonra bilmem kac, kadikoy bebop da studyoya girmisiz. henuz gitarim yok lakin her daim studyoda olan gitarlarla idare ettigim ve nasil olsa burda da vardir dedigimden elimi skimi sallayarak gelmisim. parasini pesin vermisiz geri donus yok, dedim lead gitariste vur saza hacim ben de mikrofonla sahne performansi yapayim bari, batti balik yan gider…

    zinzinzin dolu dizgin cosarken bir anda elimden firlayan bu zamanzingo kafa ustu yere cakildi. hic skime sallamayip, tam kaldigimiz yerden devam edecektik ki, nerden duyduysa yaklasik 20 saniye sonra studyonun sahibi bi hismila iceri daldi. "ver lan! kirdin lan kirdin!“ diyerek mikrofonu istedi. kafa kismi hafifce iceri gocmesinin disinda hala yaldir yaldir ses veren dalgayi gorunce -ki ben hic siklememistim- bas bas bagirmaya basladi. bana gore ; dugun gazinosunda elektro saz calip yanik turkuler okuyan acik kahvrengi takim elbiseli turkucunun onunde duran 3-5 milyonluk bi mikrofondan farki olmayan bu alet hakkinda bu nefis tanimi yapinca, adam iyice dellendi. dunyanin en iyi mikrofonu oldugundan girdi, caldiginiz calacaginiz muzige takayima kadar soluksuz devam etti. napcaz hacim sen onu soyle?

    o zamanin parasi 180-200 dolares gibi bir sey telafuz edince esasli bir hassiktir cekmek istedim lakin rakam gotume kactigindan pistim kaldim. ogrenci adamiz daha liseye gidiyoruz ne 200 dolari lan? herif paraniz yoksa gitari rehin alirim diyince bu sefer benim arkadas titremeye basladi. vermese beni satmis gibi olacak, verse bana guvenmiyor oder miyim odemez miyim ahaha yeni tanismisiz sonucta, en nihayetinde bizim eleman rehini kabul etti, herif bizi saldi.

    eve gelene kadar binbir seytanlik pesindeyim, mutlaka bi cozum bulmam lazim zira gitari rehinde kalan eleman "eger yarin aksama dek gelmezse o gitar, babama soylerim doveriz seni“ diye tehdit ediyor, davulcumuz ( simdi karga barin barmenidir bu ibis, cok severim ) bulundugumuz duruma ragmen ne skime aldiysa elindeki incilden pasajlar okuyup tasak gecmeyi ihmal etmiyor, basci zaten allaha emanet.

    eve geldim, gozum ilk sittin senelik casio org a carpti. dedim baba yadigari ama yapcak bisey yok bunu okuturum fakat para etmiyor, davulcu hem incili hem de databankini teklif etti "al sat abi kurtar kendini" dedi sktir dedim, annemin cantasindan para bile calmayi dusundum ama o donem birak parayi evde su, buzdolabinda sut bile yok. gozume uyku girmedi. sabaha karsi yeni bir fikirle gune basladim.

    sabah tefeci studyo sahibine, bu dalganin tamirinin mumkun olup olmadigini ayrica nerde satildigini sordum, hic dusunmeden sirkeci- eminonu dedi. aldim yanima bos gezen bi eleman, hem dertlesirim hem de fikir verir, bu zorlu yolculukta bana es olur, ahmak islatanin ebemizi sktii bir gunde ver elini eminonu. gezmedigim han, girmedigim delik kalmadi ama her girdigim yerde bu aletle ilgili yeni bir sey ogrendim. o zaman internet yok, hersey birer muamma, birer halk destani anasini satiim... mal gibi han han gezmekten sikilan yol arkadasim kafamiz dagilsin diye kerhaneye girmeyi teklif edince hayatimin en garip gununu yasadigima tum benligimle ikna oldum... dalganin tamiri olurmus ama ayni performansi vermezmis, iceri gocmus bir kafanin ici saglam kalabilirmis, acmak lazimmis zart zurt derken "tamirati 50 dolardan asagi degildir" teyidini alinca dedim sanborn sen ski tuttun, rezil oldun. son kozumu oynamak icin bebopa verdim istikameti.

    red kit in batan gunese dogru seyirttigi “i'm a poor lonesome cowboy” parcasini klasik gitarla calarken yakaldigim tefeci studyo sahibi, sapik midir nedir sarkiyi bitirene kadar yuzume bile bakmadi - kaldi ki studyoda ikimizden baska da kimse yok - sakince sarkiyi bitirip penasini da masanin ustune koydu, bana dondu ve sordu : ne kadar paran var?

    aha dedim emrah filmleri gercekmis, nuri alco hayal kahramani hic degilmis. ya herro ya merro ; tamirinin mumkun oldugu, kafanin degisebilecegi ve bunu 25-30 dolara yapan yeri buldugum gibi butun gun sagdan soldan topladigim bilgileri corba ederek bir servis yaptim. ne acindirdim kendimi ne de abi bokunu yiyiime yattim. ise yaradi veya tefeci abi bastan 20-30 dolara fitti orasini bilemicem, borc harc buldugum parayi eline tutusturdum, gitari aldim ciktim.

    bana tum gun eslik eden, cefami sinirimi ceken arkadas "bak olm uzuldugune degmedi keske kerhaneye gitseydik" yaklasimiyla yine beni benden alarak bu hikayedeki misyonunu sag salim bitirerek otobusune atladi ve bok gibi trafik nedeniyle maalesef hizla uzaklasamadi.

    velhasil yol boyunca hem huzura ermis birinin o orgazmik ifadesi hem de skindirik bir alet icin cektigim sikintiya kufur ederek, mona lisa ifademle eve geldim. yataga uzandim ve tam karsimdaki duvarda james hetfield in kollarini iki yana acip muhtemelen " hevimediil madifakaaa“ diye bagirdigi poster gozum takildi. onunde duran mikrofona yakin plan girdigimde gordugum ilk sey; bir adet shure sm58di…
hesabın var mı? giriş yap