• siborglar organik ve inorganik (örneğin biyonik elli bir insan gibi) bileşenli varlıklardır.
  • (bkz: süper insan)
    (bkz: homo deus)
    yeni bir çağı başlatacak mühendislik dalıdır.
  • organik bedeni, teknoloji ile harmanlayıp, yeni insanlar ortaya çıkaracak, modern dünyanın neo mühendisliği.
  • sigtribogtan mühendislik tabirlerini sever milletimiz
  • siborglar organik ve inorganik örneğin; biyonik el'li bir insan gibi bileşenli varlıklardır. bir açıdan günümüzde hepimiz biyonik sayılırız. çünkü doğal duyularımız ve fonksiyonlarımız lensler, kalp ritmimini ayarlayan cihazlar, (bkz: ortotik) araçlar ve hatta beynimizi bir takım veri depolama ve işleme çilelerinden kurtaran bilgisayarlarla, cep telefonları tarafından destekleniyor. becerilerimizi, arzularımızı, kişiliklerimizi ve kimliklerimizi değiştirecek vücudumuzdan ayrılmaz inorganik bir takım özelliklere sahip gerçek siborglar olmanın eşiğinde duruyoruz. amerika birleşik devletleri'nde faliyet yürüten bir askeri araştırma bürosu olan (bkz: the defense advanced research projects agency) ( (bkz: darpa) ) (bkz: gelişmiş savunma araştırmaları projeleri ajansı) böceklerden siborglar geliştiriyor. burada amaç, bir sineğin veya hamam böceğinin vücuduna elektirok çipler dedektörler ve işlemciler yerleştirerek; otomatik bir operatörün veya bir insanın böceğin hareketlerini kontrol edebilmesini ayrıca bilgi gönderip, alabilmesini sağlamak. böyle bir sinek düşman karargâhının duvarında dururken en gizli konuşmaları dinleyebilir ve eğer bir örümcek tarafından yakalanmazsa bize düşmanın tam olarak ne planladığını aktarabilir.

    2006'da (bkz: us naval undersea warfare center) ( (bkz: nuwc) ) ( deniz kuvvetleri denizaltı savaş merkezi ) abd'de siborg köpek balıkları üretme yönündeki çalışmasını duyurdu. nuwc, sinir implantları sayesinde konak hayvanların davranışlarını kontrol edebilecek bir balık çeşidi geliştiriyor. geliştiriciler, su altında denizaltılar ve mayınlar tarafından yaratılan elektromanyetik alanları köpek balıklarının insan yapımı tüm dedektörlerden daha iyi olan doğal manyetik alan saptama becerilerinden yararlanarak tespit edebilmeyi umuyorlar. (bkz: homo sapiens)'de siborglara dönüşüyor. en son çıkan kimi işitme aygıtları biyonik kulaklar olarak tanımlanıyor. bu aygıt, kulağın dışında bulunan bir miktofon aracılığıyla sesleri yakalayan bir implanttan ibarettir. implant, sesleri filtreliyerek insan seslerini tanımlıyor ve bunları elektrik sinyallerine çevirerek merkezi işitme sinirlerine ve oradan da beyine gönderiyor. devlet destekli bir alman şirketi olan (bkz: retina implant) görme engellilerin kısmi görme duyusu kazanmasını sağlayabilecek bir retina protezi üzerinde çalışıyor. bu çalışma hastanın gözüne bir mikroçip yerleştirmeyi içeriyor. çipteki fotoseller göze düşen ışığı emerek bunu elektirik sinyallerine çeviriyor bunlar da retinadaki hasar görmemiş sinir hücrelerini uyarıyor. bu hücrelerdeki sinir (bkz: impuls)'ları da beyini uyararak burada görüşe çevriliyor. şimdilik bu teknoloji hastaların boşlukta kendilerimi tanımlayabilmelerine, harfleri tanıyabilmelerine hatta yüzleri tanımalarına olanak sağlıyor.

    amerikalı bir elektirikçi olan jessie 2001'de geçirdiği bir kazada iki kolunu da kaybetti. chicago rehabilitasyon enstitüsü'nün ürettiği ve sadece düşünce ile hareket ettirilebilen iki biyonik kol kullanıyor şimdi. jessie'nin beyninden gelen sinirsel sinyaller mikro bilgisayarlar tarafından elektirik komutlarına çevriliyor ve kollar hareket ediyor. jessie kolunu kaldırmak istediğinde her normal insanın farkında olmadan yaptığı şeyi yapıyor ve kol havaya kalkıyor. bu kollar organik kollardan çok daha sınırlı hareket imkânı sağlıyor ama jessie'nin basit, gündelik faliyetlerini yerine getirmesimi mümkün kılıyor. benzer bir biyonik kol motosiklet kazasında kolunu kaybeden amerikalı asker michelle'ye de takıldı. bilim insanları kısa zaman içinde sadece istediğimizde hareket edebilen değil aynı zamanda beyine geri sinyal yollayarak kolunu kaybeden insanlara dokunma hissini de verebilen biyonik kollarımız olacağını söylüyorlar. bu biyonik kollar şimdilik organik kollarımıza kıyasla çok iyi alternatifler değiller ama sınırsız gelişme potansiyeline sahipler.
    örneğin; biyonik kollar, organik akrabalırdan çok daha güçlü yapılabilir. dahası biyonik kolların birkaç yılda bir değiştirilebilme veya vücuttan ayrılarak belli bir mesafeden kullanılabilme avantajları da var. kuzey carolina (bkz: duke üniversitesi)'indeki araştırmacılar yakın zamanda bunu beyinlerine elektrot yerleştirilmiş makak maymunlarıyla gösterdiler. elektrotlar beyinden sinyal toplayarak bu sinyalleri dış aygıtlara aktarıyorlar. sadece düşünce yoluyla bedenine eklenmiş biyonik kolları ve bacakları kullanmak için eğitilmiş "orora" isimli bir maymun kendi iki organik kolunu kullanırken aynı anda düşünce gücüyle vücudundan ayrı bir biyonik kolu kullanmayı başardı. bazı hindu tanrıçaları gibi artık orora'nın da üç koku vardı ve üstelik bu kollar farklı odalarda hatta şehirlerde bile bulunabiliyordu. kuzey carolania'daki laboratuvarında oturup, bir eliyle sırtını, ikinci eliyle başını kaşıyabilir aynı anda new york'ta da muz çalabilirdi. öte yandan aşırılmış bir meyveyi uzaktan yeme becerisi hâlâ bir hayal.

    diğer bir makak maymunu olan idoya 2008 yılında kuzey carolania'daki sandalyesinden japonya kyoto'da bulunan bir çift bacağı kontrol etmeyi başarınca dünya çapında ün kazandı. bacaklar idoya'nın 20 katı ağırlığında idi. (bkz: sürgüleme sendromu) bir insanın vücudunun her hangi bir yerini hareket ettirebilme kapasitesini büyük ölçüde veya tamamen kaybetmesi buna karşılık bilişsel becerilerin olduğu gibi kalmasıdır. bu sendeomdan müzdarip hastalar şu ana kadar ancak göz hareketleriyle iletişim kurabiliyorlardı. bazı hastaların beyinlerine yerleştirilen küçük, sinyal toplayan elektrotlarla bu sinyalleri sadece harekete değil kelimelere çevirmek için de çalışmalar yürütülüyor. eğer başarılı olunursa bu sendromla yaşayan hastalar nihayet dış dünya ile doğrudan konuşabilecek ve biz de nihayet teknolojiyi başka insanların zihinlerini okumak için kullanabileceğiz. ancak geliştirilmekte olan tüm projeler içinde en devrimci olanı; bir bilgisayarın, hem insan beyninin elektirik sinyallerini okumasını sağlayan hem de aynı anda beyine okuyabileceği elektirik sinyalleri aktaran bir beyin bilgisayar arayüzü tasarlama çalışmasıdır. bu yür arayüzler beyine doğrudan interneti veya pek çok beyini birbirine bağlayıp, bir çeşit beyin interneti kurarsa ne olur? beynin kolektif bir hafıza bankasına soğrudan erişiöi olursa insan hafızasına bilincine ve kimliğine ne olur? böyle bir durumda, örneğin bir siborg bir diğerinin anılarına ulaşabilir. bu anıları duyumsamak bir otobiyografide okumak ya da hayal etmek değil. doğrudan sanki kendi anılarıymış gibi onları hatırlamaktan bahsediyoruz. zihinler kolektif hale geldiğinde kişinin kendisi ya da toplumsal cinsiyet kimliği gibi kavramlara ne olur? hayal sizin zihninizde değil de kolektif bir hayaller deposundaysa kendinizi nasıl bilebilir veya hayalinizin peşinden nasıl gidebilirsiniz? böyle bir siborg artık insan değildir. hatta organik bile değildir. tamamen farklı bir şeydir. bu yaratık o kadar farklı olacaktır ki bunun felsefi, psikolojik veya siyasi etkilerini şu an anlamamız mümkün değildir.

    alıntı:
    (bkz: hayvanlardan tanrılara sapiens)

    (bkz: yuval noah harari)
hesabın var mı? giriş yap