• ya ne diyim şimdi.... okudum altını çizdim inceledim bitirrdim.... ama olmamış.
    eğer sovyetler, sscb nin hikayesini okumak, tarihçesini öğrenmek, liderleri yanımak, sovyet tarihindeki önemli kırılma noktalarını olaylarını v.s. anlamak istiyorsanzı.... beklediklerinizi vermeyecek bir kitap.....
    stalin dönemine yaklaşık 200 sayfa ayırıp moskova duruşmalarından bile bahsetmeyen genel olarak sovyetlşerin ekonomik yapısı üzerine odaklanan başı sonu güzel ve okumayı kolaylaştırıcı bir düzen takip etmeyen sanki sscb üzerine yazılmış bir sürü farklı konuşma ve tezin birleştirilmiş haliymiş gibi bi hava veren kitaptır.
    ama hakkını yememeli oldukça objektif buldum. ne sovyetlere gözü dönmüş bi şekilde bok atıyo ne de stalin i peygamber gibi gösteriyo....
    ama be kardeşim 600 sayfa kitap yazıyon... anlat bi..... lenin in vasiyetini troç ki nin tasviyesini, stalin i getiren nedenleri, uluslararası olayları, sscb nin hataları sevapları.... anlat analiz ette okuyalım be....
  • polonya asıllı, uzun yıllar rusya ve sovyetler birliği üzerine çalışan eleştirel tarihçilerden moshe lewin'in orijinali 2005 yılında yayımlanan bu kitabı iletişim yayınları tarafından 2008 yılında basılmıştır.

    yazar, arşivlerdeki belgeler üzerinde yaptığı ayrıntılı araştırmalarının sonuçlarını ve uzun yorumlarını bu kitapla bizimle paylaşıyor. kitabın adından, sovyetler birliğinin bütün bir yüzyıl boyuncaki tarihinin ayrıntılı olarak ele alındığı (kitap yaklaşık 500 sayfadır) izlenimi uyansa da, yazar kitabın büyük kısmında stalin dönemini ve bu politikaların sonraki dönemlerdeki etkilerini irdeliyor ki kitabın beni hayal kırıklığına uğrattığı nokta burasıdır. öyle ki, lenin ve kruşçev dönemlerinden şöyle bir geçilirken, andropov dönemi bir kaç sayfayla sınırlı olarak anlatılıyor. brejnev, çernenko, gorbaçov ise andropov kadar bile kitapta yer bulamıyor. özetle, kitabın adı, okuduktan sonra biraz eğreti duruyor. stalinizm ya da stalin onyılları gibi bir isim konulsa hiç yadırganmayacağı insanın aklına geliyor.

    yine de, yazar, yalın anlatımıyla stalin döneminde yaşanan ve tüm yüzyılın büyük bir bölümüne etkide bulunan despotizmi, parti aygıtını, politik oyunları, temizlik hareketlerini, içinden çıkılmaz hale gelen bürokrasiyi... en ince detaylarıyla belgeler ve örneklerle resmediyor. kitabın eklerinde, temizlik dönemlerindeki mahkum edilen, öldürülen, gulag kamplarına gönderilen ya da sürgün edilen insanların sayılarını yıl yıl veriyor ki tek başına o tablo bile çok şey anlatıyor.

    (not : isteyen olursa, bookcrossing'in doğasından kaynaklı belirsizlikten hoşlanmadığım için bu kitabı, konuyla ilgili bilgi açlığını gidermek isteyen, kütüphanesine koymak için değil gerçekten okumak için isteyecek, mümkünse daha sonra kitabı okuyacağını düşündüğü birine verecek bir kişiye göndermek istiyorum. ödeyemeyecek durumda olanların kargo ücretini karşılayabilirim. okuyucular nrtgnc@gmail.com dan bana ulaşabilir).
  • moshe lewin’in bu kitaptaki rusya tanımlaması kadar isabetli -ve buraları hatırlatan- bir tanım zor bulunur:
    “bileşenleri aynı hızda hareket etmeden aynı uzamda bir arada yaşayan, çok yüzlü bir yığışım”.
  • sovyetler birliği'ne ilişkin siyasal, ideolojik değerlendirmelerin yapıldığı ve moshe lewin tarafından kaleme alınan kitap. kitap, batıdaki sovyetler birliği araştırmalarının metodolojisinden farklı olarak, özenli bir belge çalışmasının üzerine kurgulandığı ve moshe lewin'in tarihe bakış açısında gösterdiği özenden ötürü önemli bir eser olarak görülebilir. öte taraftan ne yazık ki eseri bu şekilde ele almak, gene yazarın batıdaki genel çerçevenin ötesine çıkamayan değerlendirmelerinden ötürü çok zor. hayli hacimli ve kapsamlı bir çalışmanın özünde yatan şey; sovyetler birliği tarihini kabaca iki döneme ayırıp, bu iki dönemde arasındaki kopuşun ve sürekliliğin yegane öznesinin stalin olmasıdır. daha duru bir ifade ile ele almak gerekirse, bir dizi başarılı tespitin yanında stalin'e yüklenen anlam ve belirleyicilik kitabın ana eksenini oluşturuyor. bu nedenle sovyetler birliği'ni anlamak isteyen ve çözülüşüne dair kafa yoranların kitaptan edinecekleri bilgiler satır aralarında kalıyor. bu satır aralarındaki bilgiler ise özenle çıkartıp çekmek ise gene aynı nedenle, stalin'in bir özne olarak belirleyiciliği, sıkıntılı bir işlem haline geliyor.

    polonya'lı yahudi bir tarihçi* olmasına karşın batının öznel stalin figürünü sovyetler birliği tarihi üzerinde bu denli yoğun bir biçimde hissettirmek o kadar kolay olmasa gerek. batıdaki muadillerinden eksik kalmayacak bir putlaştırma ile alınan bu figür, tüm ülke tarihinin ana belirleyicisi olarak belirlemek yalnızca siyasal ve ideolojik konumla açıklanamaz. açıkcası bu durum, kendini yeterince olgunlaştırdıktan sonra patolojik bir hal alıyor. geriye de lewin'in eserindeki gibi stalin sonrası dönemin övgüsü ve sosyal demokrat bir reformculuk kalıyor. zaten bu çizginin reel sosyalizm içerisinde yeterince destek bulmuş olması, görüşleri sadece 15 yıllık geçişmiş bir glasnost politikasının yenilenmesi haline geliyor.

    öte yandan batılı tarihçilerin ve siyasal yorumcuların sscb'de sosyalizmin çözülüşüne dair zorunluluk yakıştırmalarını kitabın reddetmesi ve kapitalist ülkelerin sivil toplum, demokrasi ve insan hakları temelli eleştirilerinin temelsiz olduğuna ilişkin görüşleri satır aralarından çıkartıp konulabilecek derslerinden biridir kitabın. aynı şekilde rusya'nın son yıllarında ortaya çıkan anti-sovyetizmin hastalıklı bir hale dönüşerek, tarihte gerçekleşmesi olanaksız olguları "keşke gerçekleşse" düzeyine yükseltmesinin ne derece komik bir yakınma olduğunun ortaya koyulması da takdire şayandır. ama elde kalan sosyal demokrat bir reformculuk ile stalin şeytanlaştırması olunca bunlar da ancak geri planda kalıyor. üstelik yazarın tarih üzerine çektiği uzun nasihatları da değersizleştiriyor.

    toparlamak gerekirse 500 sayfalık hacimli bir esere göre konu işleyiş bakımı açısından oldukça vasat kalan bir eser. sovyetler birliği şablonun terk edilemediği, bir eleştiri kitabı olmasına rağmen vasatlığın aşılamadığı ve kaba tarihçiliğin klasik işlerinin ortaya konulduğu bir iş... gerçekten aradaki tespitleri içinden seçip almak yalnızca dikkatli bir gözlemci olmayı değil, aynı zamanda sosyalizmin güncel olduğunu ve onun tarihine, geleneğine sahip çıkan bir akla sahip olmayı gerektiriyor.

    * burada yazarın ulusal kökenine değil, anglosakson tarih anlayışına olan uzaklığı vurgulanmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap