• memleketin tıp fakülteleri böyleyse diğer bölümlere hiç bakmayalım zaten.
  • şöyleyse şudur, böyle böyleyse budur diye kalıp ezberletilmesi araştırmaya yönelik bi eğitimin olmamasıdır. mezunlarının yorucu, zor bir mesleğe sahip olacağı ve özellikle güzel ülkemin güzel acillerinin pek acil olmayan binlerce hasta potansiyeli içinde araştırmaya sevk edecek bi durum olmadığını da yakinen biliyorum, haa bazen benim fazla irdelediğim de oluyor ama fakat ne bilim bu konu bana büyük eksiklik gibi geliyo. şimdi bakınca bu yalnız tıp eğitimi için olmasa gerek hatta tıp böyleyse.. demek aklımıza gelebilir; ama belki de en azından tıp eğitimi araştırmaya yönelik olmalı diye düşündüğümdendir bilemedim şimdi.
  • yüksek öğretimi eleştirmek istiyorsanız, önce orta öğretime bakmalısınız. üniversiteye hazırlık, her zaman zor bir süreç oldu. ama özellikle son on yıl, aşırıya kaçmaya başladı. dershanelerin, öğretime ağustosta başlamaları, okul saatleriyle çakışan etütler, ders saatlerinde test çözme yüzünden, öğrenci kalitesini düşüyor. 2 sene boyunca, çoktan seçmeleri sorulara odaklanmış öğrenciler, üniversitede ne kadar verimli olabilir. artık orta öğretimde, öğrenci bilgiye değil, kazanmaya odaklanmış durumda. üniversiteye de bu mantıkla gidecekler.
  • sadece tıp fakültelerinin içler acısı hali değildir. hemen her bölüm için geçerli olan durumdur. sebebi de eğitim sisteminin yanlışlığı falan değildir. bizzat öğrencinin tembelliğidir. dünya çapında doktorlarımız çıkabiliyorsa ve açıkçası bu adamlar hiç de einstein olmadığına göre bu işin yolu çalışmaktır. bakın;

    yeni mezun elektrik mühendisi eline kontrol kalemi almamıştır. savunması: "ben teknisyen miyim, geri zekalı"
    yeni mezun bilgisayar mühendisi daha format atamaz. savunması: "ben internet kafeci miyim, geri zekalı"
    yeni mezun matematik öğretmeni üçüncü dereceden denklem çözemez. savunması "ben hamal mıyım, geri zekalı"
    yeni mezun avukat daha anayasayı bilmez. savunması: "ben anayasa hukukçusu muyum, geri zekalı"

    örnekler arttırılabilir. adam, mesleği itibarı ile azıcık merak etmez mi? azıcık kendini geliştirmek istemez mi?

    kaynağı ise daha ilk okul sıralarına dayanır: "bunlar gerçek hayatta nerede karşımıza çıkacak", "hocam bu, sınavda çıkacak mı", "nereye kadar sorumluyuz", "olleyy, ders boş"... bu davranışın dışında olan idealist azınlıkla dalga geçilir "memleketi sen mi kurtaracaksın", "lan inek" gibi sözlerle. bu davranış biçimi müfredatla, sınav sistemiyle, tesis ve teknoloji ile ancak bir nebze düzeltilebilir. can çıkar huy çıkmaz.

    atatürk'e yüzde elli katılıyorum. zeki olduğundan hiç şüphem yok bu milletin ama türk milleti çalışkan falan değildir.
  • tıp fakültesine 10 yıl önce giren birisinin 5. sınıflara ders anlattığı doğruysa gerçekten durum vahimdir. ancak bu dersi anlatan kişi virchow triadı'nın yazılışını bilmiyorsa durum daha da vahimdir.
  • tamamen katildigim onermedir. kitaplari okumanin disinda elalem uptodate' i aylik takip etmektedir. usta cirak gibi amoklavin 2x1 yazmakla doktor olunmuyor. ha bu arada ha virchow ha wirchow. anlayan herkes icin : buradaki mesaj dilbilgisi degil .
  • en saçma şeylerden birisi de eğitim veremeyecek üniversitelerin bile onlarlarca öğrenci alıyor olması. üniversitesinin tercih edilmesini artırmak için yapılan bu hamle sonucunda fakülteye giren öğrenciler başka bir üniversitenin tıp fakültesine gönderiliyor.

    birkaç örnek vermek gerekirse hitit üniversitesi gazide, erzincan üniv erzurumda, bozok üniv hacettepede eğitim verdirtiyor. böyle olunca iyi okulların da kalitesi düşüyor
  • türkiye'nin herhangi bir tıp fakültesinde karşılaşabilecek bir durum. büyük şehirdekiler de çok iyi sanmayın. kontenjan artışı temel bilimler için gerekli olan uygulama derslerini o kadar olumsuz etkiledi ki; kadavra görmek için iki sandalyeyi üst üste koyup görmeye çalışan öğrenci görmüşlüğüm var. iş stajlara gelince zaten sınıf o kadar kalabalık oluyor ki; hasta başı derslerinde hastayı kimse göremeden ders bitiyor. sınavlar da komite sistemi olduğu için insanlar soruları ezberleyip sınava giriyor ve öğrendiklerini de iki gün de hafızasından siliyor. guyton, harrison okuyup sınıfta ya da stajda kalanları da görmüşlüğüm vardır, hocaların sırf ego tatmini için sordukları uç sorular yüzünden. tus'un da vakadan çok sapır saçma bilgi sorularından oluşması doktor adaylarını daha da kalitesizleştiriyor. doğrusunu söylemek gerekirse kendime kendimi emanet etmezdim. durum o kadar büyük ve tehlikeli boyutta çünkü.
hesabın var mı? giriş yap