• edebiyat içerikli bir amca olsagerek
    esasen googleın en tanınan şahsiyeti. ha bire eser toplayıp yayınlar.
  • galiba türkiyede mill kütüphaneden sonra en zengin kitap koleksiyonuna sahip sahis. google'da herhangi bir kitabi aradiginizda oun kütüphanesinde ille bir nüsha oluyor... keske personal library'si kamuya acik olsaymis.
  • yeni sitesi daha bi adama benzemis. eski site statikti ve de kendini goklere cikartan yazilarla susluydu.
    kitaplari kendisi okumadigi gibi baskalarinin da gormesine izin vermeyen, ancak benim bu kadar kitabim var diye hava atmaya bayilan cok ozel bir sahsiyettir.
  • googleda bir kitap arandığında karşımıza çıkan şahıs. neyseki üniversite kütüphanesi var da bu adamın eline düşülmüyor. zaten kitapların varlığı bir muamma.
  • bu kadar kitabinin ismini internete yükleyebildigi icin tebrik ettigim isim. keske bu hobisi sadece kitap satin almak degil de satin aldigi tüm kitaplari e-kitap yapmak olsaydi..

    (bkz: hizli okuma teknikleri)
  • elinde hiçbir yerde bulamadığım (büyük ihtimal yayınlandığı tarihte önem arzetmeyen bir kitaptı) kitap için ankara'ya gelip, kütüphanede bulduğum takdirde gecici bir süre için alabileceğimi söylemisti talat bey. adres ve telefon bilgilerini de vermisti. sitesinde kitap verme sartlarını da yazmıs.

    "benden kitap isteyenlere söylediklerim şunlar:
    1. gerçekten başka yerden bulamadınız mı?
    2. aldığınız kitabı geri getirmeye hem de aldığınız gibi geri getirmeye beni ikna ediniz.
    3. gelin kütüphaneme arayıp bulunuz.

    birinci madde açık: milli kütüphanede bulunan bir kitabı neden benden istesinler ki? gidip oradan kullansınlar daha kolay.
    ikinci madde biraz lastikli: ama bugüne kadar yanıldığım olmadı (kitap verdiklerim konusunda). kişiyi gördüğüm zaman kararımı veriyorum.
    üçüncü madde en çetrefilli olanı: kütüphanem de belli bir tasnif sistemi olsa da yine de çok karışık. örneğin şehir monografileri konusunda 3000i aşkın kitap var. 2500ü aşkın banka yayını, 1500 adet hatıra kitabı, 1000 den fazla tdk kitabı var. benim herhangi bir kitabı bulmak için harcayacak vaktim yok. dolayısıyla bu konuda tek yapabildiğim kitabın bulunduğu yeri göstermek. arayıp bulmak araştırmacıya kalmış. bu yolla haftada 3-4 araştırmacıya yardımcı olduğumu söyleyebilirim. eğer siz de isteğinizi uygun bir dille belirtirseniz cevap alacağınızdan emin olabilirsiniz."
  • ankara'da yapılan müzayedelere gidip (istanbul müzayedelerine de gidiyor mu bilmem) kitapların fiyatını yükselten, satın alan; bazı heveslilerin içinde ukteler oluşmasına sebep olan şahıs. bir yerden bu kitaplarla ileride rakipsiz bir sahaf açma planı olduğunu duymuştum.
  • çok sayıda kitaba sahip olup "kitaplarım ödünç verilmez, satılmaz, değiştirilmez, hatta gösterilmez (elbette istisnalar müstesnadır)" diyen bir insan.

    (ara: ben sana demedim)
  • adana'nın güzide sahafı dünyayı kurtaran sahaf, bedava yayınları bedava sirke adlı dergilerinde kendisiyle bir röportaj yapmış:

    türkiye’nin 1 numarali biriktiricisi

    o ne bir koleksiyoncu, ne bir kitap hastası, ne de başka bir şey. o , kendi deyimiyle sadece bir deli!
    1955 yılında konya’da doğan, bir yandan odtü elektrik mühendisliği bölümü’nde okurken, meraklı olduğu için bilgisayar bölümü ile ilgili ek ders alarak bilgisayarı da öğrenen talat öncü, 1982’de arkadaşları ile beraber bir bilgisayar şirketi kurar. ortaklık yürümeyince de işini değiştirir. 1985 yılında, islam konferansı örgütü’nün bir alt kuruluşu olan islam ülkeleri araştırma merkezi’nde çalışmaya başlar. ta ki, yeni yönetim tarafından 1999 yılında işine son verilene kadar. o zamandan beri bütün mesaisini kitap toplama işine ayıran talat öncü, 1992 yılının 15 mayıs’ında başladığı toplama işini bugün yaklaşık 70 bin adede ulaşan arşiviyle, türkiye’nin bir numaralı biriktiricisi olarak sürdürüyor.

    - kitap camiasının ve internetin en tanınan şahsiyetlerindensiniz. bu noktaya nasıl geldiniz ve böyle bir sıfatla anılmak nasıl bir duygu?

    - öncelikle “en tanınan” tümcesi üzerinde durmak istiyorum. benim camiadaki diğer kişilerden ve kuruluşlardan tek farkım kitaplarımın künyelerini internette yayınlıyor olmam ve google taramalarında sitemin bulunabilmesi. düşünün ki milli kütüphane'de 700,000 kitap var ama google da bir kitap aradığınızda sadece benim sitemdekiler bulunuyor. elbette bu noktaya gelmek kolay olmadı. evvela kütüphanemdeki tüm kitapları bilgisayara girip internete aktardım. yeni aldıklarımı da sürekli bilgisayara giriyor ve aralıklarla internete aktarıyorum. bilgiyi sadece internete aktarmak, “bulunabilmek” için yeterli değil. özellikle google için bazı ayarlamalar yapmanız lazım. ben google’a yaklaşık 180,000 sayfa yükleyerek google’un sitemi “önemli” addetmesini sağladım. böylece de internette kitap arayan herkesin (eğer bende varsa) aradığı kitaba ulaşabilmesini sağladım (kitaba ulaşmak demek bana ulaşmak demek olduğundan, çok tanındım). böyle bir sıfatla anılmak değil de, “çok tanınmak” üzerinde durmak isterim. sitemdeki sayfaların ayda toplam görüntülenme sayısı 5-8,000 arasında. sağolsunlar, sayfaları görüntüleyen kişiler beni mesajsız bırakmıyorlar. günde ortalama 15-20 mesaj alıyorum. bu mesajların hiç değilse yarısına cevap veriyorum. ama öyle mesajlar oluyor ki ancak gülüp geçebiliyorum. işte bir tanesi: “talat amca bana nasreddin hoca fıkrası gönderebilir misin, nooooooolur”. evet aynen böyle! hasılı tanınmak güzel şey elbette, hele mültefit mesajlar beni son derece mutlu ediyor.

    - biriktirdiğiniz on binlerce materyal var ve bunları kendi hazırladığınız bir sistemle muazzam bir şekilde tasnif ediyorsunuz. şu an itibariyle bize son rakamları verebilir misiniz?

    - koleksiyonun ana başlıklarla dökümü şöyledir: eski yazı kitaplar (5,500 adet), anı kitapları (1900adet), şehir monografileri (3500 adet), yemek kitapları (750 adet), dil konusunda kitaplar (çoğu türk dil kurumu olmak üzere 1000 adet), biyografi kitapları (1000 adet), 1950 öncesi türk yazarlarının kitapları ki çoğu taşra baskısıdır (1000 adet), üniversite yayınları (1000’lerce, hemen hemen tüm üniversitelerden yayınlar),türk tarih kurumu kitapları (%90’ı mevcut), meb-kültür bakanlığı kitapları (%80 i mevcut), sözlükler (500 adet ki japonca-fransızca sözlük bile var), ansiklopediler (yüzlerce, 1865 britannica bile var), dergiler (900’ü aşkın dergi, 46,000 nüsha, 8-9,000 i eski yazı), antika kitaplar (onlarca, % 99 u türkiye ile ilgili), 1970’lerin porno kitapları (onlarca, daktilo ile yazılmış olanı bile var), prestij kitapları (2000 civarında büyük boy ciltli kitap), belli başlı yayınevlerinin bastığı kitaplar (inkılap, remzi, ahmed halit, semih lütfi, vb. 1000’lerce), bunlardan başka; yüzlerce harita (1700-1910 arası, çoğu osmanlıca), binlerce kartpostal (1900 başları ve ortaları istanbul ve taşra; 1950 sonrası renkli şehir kartpostalları), binlerce film afişi ve lobi kartı (türk ve yabancı, genellikle 1970 sonrası), muhteşem bir pul koleksiyonu (osmanlı, anadolu hükümeti ve cumhuriyet; posta ve fiskal), binlerce plak (türk ve yabancı 45'likler, long playler; 600 adet klasik batı müziği taş plağı), binlerce eski yazı belge, tonlarca bakır (sahanlar, siniler, kazanlar, leğenler, vb).

    - kütüphanenizin demirbaşları nelerdir? olmazsa olmaz diyebileceğiniz, sizi peşinden çok koşturan, çok özel kitaplarınız hangileridir?

    - ben bir “biriktirici”yim. bunun anlamı şu: ben hiçbir şeyin peşinde koşmam, bulduğumu, fiyatı uygun olduğu takdirde alırım. dolayısıyla bugüne kadar “ah şu kitap benim olsa” dediğim olmamıştır. benim değişmeyen bir düsturum vardır: her kitap bir gün eski kitapçılara düşecektir. bu düstur ve inanılmaz sabrım sayesinde bulunulması imkansız nice kitapları dahi çok uygun fiyatlarla alabilmişimdir. elbette çok nadir bazı kitapları fiyat sebebiyle kaçırdığım oluyor (örneğin feridun’un münşeat-ı selatin kitabı çok nadirdir. ben bunu buldum, ancak fiyatı çok pahalı olduğundan alamadım). ne de olsa bir cihannüma’ya 40,000 dolar vermem mümkün değil. ama inanıyorum ki en değerli kitabı bile bir gün benim fiyatlarımla bulacak ve alacağım. her şeye rağmen elbette “olmazsa olmaz” kitaplarım vardır. örneğin bibliyografya kitapları, biyografiler, anılar, şehir kitapları benim özel ilgi alanımdır.
    *bu kadar büyük bir toplama organizasyonu için büyük de bir bütçe gerek diye düşünüyor insan... siz bunu nasıl finanse ediyorsunuz?
    yukarıda da söylediğim gibi, beklemeyi bilirim. ayrıca çok gezerim. dolayısıyla, ben kitapları çok uygun fiyatlarla alırım. öyle ki, kimi zaman alış fiyatlarım kitapçıların alış fiyatlarından çok daha aşağıdadır. bir örnek vereyim: kitap toplamaya başladığımda neyi kaça alacağımı bilmiyordum. o sıralarda elime librairie de pera’nın (beyoğlu’ndaki efsanevi sahaf) bir kitap kataloğu geçti. içinde 1500 adet nadir kitabın künyesi ve satış fiyatları vardı. ben bu kitaplar için bir fiyat belirledim: %10. yani bu katalogdaki herhangi bir kitabı katalog fiyatının %10 una bulabilirsem alıyordum. bu yolla katalogdaki kitapların %80 ini topladım. benim başka bir alış sistemim ise “toptan alış”tır. bu yolla, 10 kitabı 100 liraya alacağıma, içinde bu 10 kitabın da olduğu 100 kitabı 250 liraya almaya çalışırım. böylece, geri kalan 90 kitap bana 150 liraya gelmiş olur. satıcıların da fiyat konusunda bana gösterdikleri hürmeti burada belirtmeden geçemeyeceğim. 100 liraya satılabilecek bir kitabın bana “bu kitap talat abi’nin kütüphanesine yakışır” düşüncesiyle 50 liraya verildiği çok olağandır. her şeye rağmen gene de kütüphanem için hatırı sayılır bir para ödediğimi kabul ediyorum. bu parayı tamamen öz kaynaklarımdan, bir çok şeyden fedakarlık ederek, harcadım. aslında, para harcadığımız yerleri şöyle bir düşünürsek, biraz kısıntıyla önemli birikimler sağlamanın mümkün olduğunu görebiliriz. örneğin, ankara’da 5 liraya taksi ile gidilebilecek bir yere özel otobüs 1.5, belediye otobüsü 1.3 ytl ye gider. taksi yerine otobüsü tercih edersek 3.7 ytl tasarruf edebiliriz ki bu da bugünün şartlarında en azından 1 kitap demektir. öğle yemeğini kebapçıda yersek en azından 5 ytl harcarız. evden getirdiğimizi yersek günde 3-5 kitap alabiliriz. birçok harcamamızdan, yaşam standardımızı düşürmeden, yapabileceğimiz kısıntılarla önemli birikimler oluşturabileceğimiz konusunda bu örneklerin yeterli olduğuna inanıyorum.

    - isteyenlere kitap vermediğiniz hatta kitaplarınızı göstermediğiniz bile söyleniyor? bu doğru mu?

    - sitemde "herkese kitap verilir" diye yazmış olsaydım neler başıma gelirdi tahmin edebilirsiniz: hergün binlerce kişi benden kitap isterdi. bırakın kitaplarımı korumayı, zamanım hayır demekle geçerdi. "kitap vermem, değişmem, satmam, göstermem" ibaresine rağmen her gün en az 10-20 kitap isteğine ilişkin mesaj alıyorum. bu mesajların kimi ortaokul ödevlerine yardım istiyor. kimisi yapıcı kimisi yıkıcı eleştirilerde bulunuyor. en önemlileri ise gerçek araştırmacılardan gelenler. bu kişiler benim sitemde adı geçen ama başka yerden bulamadıkları kitaplar için bana başvuruyorlar. ben de böyle istekleri geri çevirmiyorum.
    benden kitap isteyenlere söylediklerim şunlar:

    1. gerçekten başka yerden bulamadınız mı?
    2. aldığınız kitabı geri getirmeye hem de aldığınız gibi geri getirmeye beni ikna ediniz
    3. gelin kütüphaneme arayıp bulunuz.

    birinci madde açık: milli kütüphanede bulunan bir kitabı neden benden istesinler ki? gidip oradan kullansınlar daha kolay. ikinci madde biraz lastikli: ama bugüne kadar yanıldığım olmadı (kitap verdiklerim konusunda). kişiyi gördüğüm zaman kararımı veriyorum. üçüncü madde en çetrefilli olanı: kütüphanem de belli bir tasnif sistemi olsa da yine de çok karışık. örneğin şehir monografileri konusunda 3000’i aşkın kitap var. 2500’ü aşkın banka yayını, 1500 adet hatıra kitabı, 1000’den fazla tdk kitabı var. benim herhangi bir kitabı bulmak için harcayacak vaktim yok. dolayısıyla bu konuda tek yapabildiğim kitabın bulunduğu yeri göstermek. arayıp bulmak araştırmacıya kalmış. bu yolla haftada 3-4 araştırmacıya yardımcı olduğumu söyleyebilirim.

    - eminiz arşivinizde gözü olan birçok insan vardır, biriktirdikleriniz için reddetmekte zorlandığınız teklifler geldi mi?

    - teklif gelebilmesi için önce bir “satış umudunun” olması gerekir. bugüne kadar hiçbir şekilde böyle bir umut vermediğim için hiç teklif gelmedi.

    - bazı kitapseverler sizden hiç hoşlanmıyor, insanlara hava attığınızı düşünüyorlar. bazıları da sizi ciddi anlamda kıskanıyor. bu konuda yaşadığınız ilginç hatıralarınız var mı?

    - anılar elbette çok, ama münferit anılardan bahsetmek yerine genel bazı konulardan bahsetmek isterim. internette “talat öncü özel kütüphanesi” ile karşılaşıp yazdıklarımı okuyan, hasbelkader benimle temas kuran/tanışan herkes ile ilgili bir hatıram vardır ve bunlar genellikle ilginç şeylerdir. genç olsun yaşlı olsun eğer bu kişi bir kitap tutkunu ise genellikle bana karşı fevkalade mültefit ve hürmetkar oluyor ve bu da beni çok mahcup ediyor. kütüphanemi bir “hapishane” gibi gören kişiler tarafından ise acımasızca eleştiriliyorum, ama bu kişilerle yazışmalarım sonucu beni anlıyorlar ve takdirlerine mazhar oluyorum. birikimimin büyüklüğünden şüphe duyan kişiler oluyor. bu kişiler ancak gelip depolarımı görünce ikna oluyorlar.

    - türkiye'den ve dünyadan biriktirme konusunda rakipleriniz veya rekabetten doğan dostluklarınız var mı?

    - dünya’daki biriktiriciler konusunda bir şey söylemem zor. ama türkiye’dekiler konusunda bazı örnekler vermek isterim: çok önemli araştırmacılarımızdan sayın selim ilkin ile yakın dostuz. selim bey aynı zamanda iyi bir kitap toplayıcısıdır. kitap toplama sürecimin başlarında bana “her şeyi, hatta çer çöpü bile topladığım” için çok kızar idi. sonraları yaptığım işin öneminin farkına vardı. şimdilerde takdirlerini ifade ediyor ve tüm kitaplarının benim kütüphanemde bulunması için elinden gelen çabayı gösteriyor. ankara’daki en önemli rakiplerimden biri nuri bey’dir. nuri bey için kitap toplamak hayatının en önemli, hatta tek işidir. kısıtlı bütçesiyle inanılmaz bir birikim sağlamıştır. ne yazık ki bu birikimi poşetler içinde evinde saklıdır ve içeriği konusunda sadece bazı efsaneler vardır. bu kişi beni hayatının en büyük rakibi hatta çelişkisi olarak görür. öyle ki, bir zamanlar bir kitap partisi açıldığında “talat buraya geldi mi” diye sorar, ben oradan kitap almış isem oradan kitap almazdı (nuri bey aldığı hatta baktığı kitaplar konusunda bile son derece kıskançtır. baktığı bir kitaba bir başkasının bakmasına bile tahammül etmez. buna rağmen bana iki kez aldığı kitapları göstermek lütfunda bulunmuştur). nuri bey’le ne yazık ki dost olamadık. ama yine de o’na saygım sonsuzdur. burada bir konuya açıklık getirmek isterim: ben 16 yıllık biriktiricilik geçmişimde başkasının aldığı ya da almak istediği kitaba, bazı müzayedeler dışında, hiçbir zaman talip olmadım. dolayısıyla ben hiç kimseyi rakip olarak görmem. başkalarının beni rakip olarak görmelerinin sebebi ise sadece onların sahip olmak istedikleri kitaplara benim sahip olmamdır.

    - siz hem türkiye'nin en büyük biriktiricisi, hem de bir babasınız... zaman konusunda ailenizle bir problem yaşıyor musunuz? onlar biriktirme uğraşınıza nasıl bakıyor?

    - kitabın en önemli özelliği kıskanç olması ve rakip tanımamasıdır. kitap sizin zamanınızı, paranızı, ilişkilerinizi hasılı her şeyinizi kıskanır. sırf bu sebepledir ki, büyük kitap toplayıcılarının hemen hepsi bekardır (ali emiri, seyfettin özege, hakkı tarık us, vb.). ben kitabın bu kıskançlığını kaynaklarımı ustalıkla yöneterek bir ölçüde karşılamaya çalışıyorum. para konusunu nasıl hallettiğimi anlatmıştım. zamana gelince: ben günde yaklaşık 10-12 saat kitapla uğraşırım. sabah 9-12 arası kütüphanemdeyim, daha önce aldığım kitaplarla ilgilenirim. 12-18 arası kitapçılardayım. 18-20 arası ise o gün aldığım kitaplarla ilgilenirim. evde olduğum süre içinde ise bütünüyle kitap inceleme, bilgisayara kayıt işleriyle uğraşırım. saat 20-21 den sonra ve cumartesi ile pazar günleri çok özel durumlar dışında kitapla uğraşmam. böyle bir program, eşim ve kızım tarafından da hoş görülmektedir. çünkü bilirler ki kitap benim için çok önemlidir ama onlar için de yeterince zaman ayırmaktayım. kitap konusunda insanların evde yaşadığı en önemli sorun “yer” sorunudur. kitap toplayıcılarının evdeki kavgalarının % 90 ı kitaplarının çok fazla yer işgal etmesinden kaynaklanır. ben bu sorunu şöyle çözdüm: benim 2 depom var (toplam 200 m2). bu depolara ne kızım ne de eşim gelmez, dolayısıyla sorun çıkmaz. ancak elbette evde de kitaplarım var. bunlar evin bodrum katında (70 m2’lik bir bodrum katım var) durur. buraya eşim ve kızım genellikle girmezler (zaten girmek de zordur, çünkü yerler kitap, dergi, sinema afişi, efemera, vs. ile tıklım tıklımdır). dolayısıyla “evde” ortada kitap görünmez, bu konuda hiç kimse bir şey söylemez.

    - ankara'da araştırmacılar ve halk için bir kütüphane kurulması ile ilgili yeni bir projeniz var, bundan bahseder misiniz?

    - kitap toplama sürecimde bana hep iki soru soruldu: a) neden alıyorsun, b) ne yapacaksın (senden sonra ne olacak). ben bunlara hep aynı cevapları verdim: a) kitabı ve kitap almayı sevdiğim için alıyorum, b) benden sonra ne olacağı beni hiç ilgilendirmiyor. geçen sene başında bir arkadaşımla konuşurken bir kütüphane kurma fikri doğdu ve o günden beri bu konuda çalışıyorum. ankara’da “halkın” yararlanabileceği kütüphane sayısı son derece azdır. adnan ötüken kitaplığı bunların en önemlisidir ama durumu içler acısıdır. “araştırmacılar” için de durum pek farklı değildir. milli kütüphane ve üniversite kütüphaneleri dışında kütüphane yoktur. bu kütüphanelerden yararlanmak ise pek zordur ve bir çok konularda yetersizdirler. işte biz bu “yokluk” ve “zorluk” kavramlarından hareketle, “100,000 kitaplık ankara halk ve araştırma kütüphanesi” projesi için yola çıktık. tek bir düşüncemiz var: bize bir bina (yaklaşık 1500 m2) verip işletmeyi üstlenen kuruluşa tüm biriktirdiklerimizi karşılıksız bağışlayacağız. kütüphane 3 bölüm olacak: 1. bölüm ödünç verme servisi (40,000 kitap), ki burada hem halk için hem de araştırmacılar için kitaplar bulunacak. 2. bölüm araştırmacıların gelip yararlanacakları bir yer olacak (40,000 kitap). 3. bölüm ise kapalı olacak ve ancak özel izinle yararlanılabilecek (20,000 kitap, eski yazılar, antika kitaplar, vb). bu amaçla bir çok vakıf ile temasa geçtik. ne yazık ki bugüne kadar bir gelişme kaydedemedik. ama umutluyuz. ümit ediyoruz ki, bir gün parası olan bir kişi/kuruluş amacımızı anlayacak ve bize yardım edecektir.
    kütüphane projesi için ayrıntılı bilgi http://www.oncu.com/tallib/kutuphaneprojesi1.htm adresindeki dokümanda yer almaktadır. okuyuculardan bu dökümanı incelemelerini ve bize yardımcı olabilecek kişi/kuruluş tanıyorlarsa bunlarla temas kurmamızı sağlamalarını hassaten rica ediyoruz.
hesabın var mı? giriş yap