• meriç eryürek'in epsilon yayınlarından çıkan ilk romanı.
    aşkın, okültizmanın ve kadim sırların romanı olarak tarif ediyor kendini.

    kitabın kahramanı, ilim üstadı tevfik efendi'nin bir facebook sayfası bile var.
  • nev’i şahsına münhasır tanzimat tipi tevfik efendi ve biçare dostu kıyam bey’in istanbul’dan kahire’ye , paris’ten new york’a, musibetten musibete uzanan ibrete şayan maceraları.

    diye bir altıntı yapabiliriz kitap hakkında.
  • "dakka bir gol bir" tarzında gülmeme ve entri girmeme neden olan kitap. dün yolda okumaya başladım, henüz 60. sayfasındayım ama gerek yolculuk öncesi oturduğum kafeteryada, gerekse yolda o ilk 60 sayfada o kadar çok güldüm ki gelen geçenin tuhaf tuhaf bakmasından başka iki kişi "nedir bu okuduğunuz?" diye gelip sordu.

    meriç eryürek'in tanzimat dönemi ruhuna uygun kullandığı dil ve çocukluktan arkadaş tevfik efendi ve kıyam bey'in başlarına gelenler, ilk andan itibaren ilgiyi yakalıyor ve devamını getiriyor. ilk izlenimim şu: kitap hınzır bir zekâdan çıkmış bir ürün ve şu hollywood eğretilemelerinin yanında son derece özgün, iknâ edici bir yapısı var. hani akıllı bir senarist ve yönetmen eline geçse, müthiş akıcı bir filme dönüşür ve gişe yapar.

    (bkz: baston)
  • çok komik, sıçırtan komik. otobüste falan okumaya gelmez.

    --- spoiler ---

    rabbim belanızı versin mirim
    --- spoiler ---
  • (bkz: #44530456)

    baston hakkında daha fazla malumat arzu edenler, kitabına bir baksın mirim.
  • şu an okumakta olduğum ve hayran kaldığım kitap. tevfik efendi tipindeki isimler beni hep çok güldürmüştür: pişkin, dünyayı umursamayan ve her seferinde dört ayağı üstüne düşen birisi. herkese bu kitabı tavsiye ederim.
  • küçük bir yerde çok da seçenek olmamasından, benim de okuyacak bir şeylere ihtiyacım olduğu için, bir de kitabevi çalışanının tavsiyesiyle aldım ben bu kitabı. öyle aman aman bir beklentim yoktu. fakat bu kitap inanılmaz, öyle yaratıcı bir zekadan çıkmış ve öyle eğlenceli ki bazen kitabı bırakıp kahkahalar atıp dinlendikten sonra devam ettim. kitap bitti ama ben hala kitabın ana karakterleri tevfik ve kıyam sanki arkadaşlarımmış gibi onlarla yaşıyorum. markete giderken üşendiğim için aşırı çiçekli taytımın üstüne eşofman giyip sokağa çıkınca paçamdan tevfik efendinin paraşütten yapılan içliği gibi görünmez umarım deyip kendi kendime gülüyorum. açıp herhangi bir sayfasını okuyup mutlu oluyorum. tesadüfen bulduğum kitap benim vazgeçilmezim oldu artık. okuyacak olan varsa hiç düşünmesin, mutlaka okusun.

    --- spoiler ---

    "'basit bir ilmi düzengah. vagonlara teneke döşeyip kömür sobası kurduk. fayrap ettik çıra marifetiyle. mısırı sıcak tuttuk. sıcak, elemendler kadar faidelidir nebatata.'"
    o lahzada saatlerdir kızgın tenekenin üzerinde ısınmakta bulunan mısırlar yeri göğü inleten bir tarrakayla zıplayıp patlamaya başladı. tarakkayı duyan süvariler samatya'daki depoyu dörtnala bastıklarında enterasan bir manzarayla karşılaştılar. oracıkta ruhunu teslim etmiş bulunan melonlu bir yahudi iki vagon dolusu mısır patlağının arasında yatıyordu."
    --- spoiler ---
  • neredeyse 4 yıl önce de yazmıştım ama yinelemekte fayda var. bu kitap filme çekilse, o saçma sapan, klişe dolu güldürülerden çok daha güzel bir eser çıkar ortaya.

    tabii kimin çekeceği de önemli. ben şahsen aynı hınzırlığa sahip iki kişi biliyorum ve oyumu cem yılmaz ile ezel akay'dan yana kullanıyorum.
  • çok eğlenceli bir kitap. fakat kitapta crowley’in ay çocuk havasını aldım. aynı şekilde dili çok kuvvetli , çok zeki olan yazarımız okültizm propagandası yapıyor. bunu yaparken de önce eleştirel bir karakter kullanarak okuyucuyu yanına çekiyor. kitabın sonlarına doğru okültizmanın zırvalık olduğunu düşünen karakterimiz de güya hakikatı kavrayıp okültizmaya yöneliyor. satır aralarında mustafa kemal’e ve ittihatçılara da ağır eleştiriler var. daha sonra kitabın bitiminde yazar ucunu açık bırakmış ki isteyen istediği sonucu çıkarabilsin. sonuç olarak yine bir okültizm vakası.
hesabın var mı? giriş yap