• ankara üniversitesi iletişim fakültesi 1. sınıf öğrencilerinin zorunlu olarak aldığı ilt104 kodlu ders
  • adı veya soyadı temel olan birinin açabileceği* fotoğrafçı dükkanı ismi. * *
  • bir başka tuğla gibi giriden merhabalar. ilgili yazıda sizlere başlangıç düzeyinde fotoğrafçılık bilgilerini ders formatına sokmadan, somutlaştırıp örneklendirerek anlatacağım.
    rakam ve birimlere çok girmemeye, ilgili rakamları yuvarlamaya ve konunun özünü anlatmaya gayret göstereceğim.
    1-fotoğraf ve röntgen filminin temel mantığı
    2-dslr ve mirorless makinalar
    3-fotoğraf makinasının parçaları
    4-iso, enstantane ve diafram

    --- fotoğraf ve röntgen filminin temel mantığı ---

    öncelikle fotoğrafın temel mantığından başlayalım. zamanın birinde abi ve ablalarımız laboratuvar veya başka bir ortamda içinde gümüş nitrat bileşiği olan şişelerin ışık gördükçe karardığını görmüşler. o zaman bu gümüş nitratı bir duvara sürsek gelen ışığa göre bir resim elde edebilir miyiz sorusu oluşmuş. burada en büyük problemlerden birincisi ışığın sonsuz ışık kaynağından gelmesinin optik olarak meydana getirdiği zorluklar olduğu için, biz bu duvarlarından birine gümüş nitrat sürdüğümüz odayı tamamen kapatalım, bir delik açıp oradan gelen ışığı kaydedelim demişler.
    burada da en büyük sorun ışığın çok az geldiği kısımların bile bir zaman sonra tamamen ışıktan etkilenmesi nedeniyle bir zaman sonra tüm zeminin kararması olmuş. sonra bilim gelişmiş, yeterli ışık geldikten sonra gümüş nitrat'ın artık stabilize olabileceği solisyonlar bulup o noktada ışıktan etkilenmemesini sağlayarak resmi sabitlemişler.

    sonra birisi bunu bir kutunun içine yerleştirmiş, önüne bir delik açmış, önüne bir perde koymuş ve fotoğraf çekmeye başlamış. birey tuşa basınca perde açılıp kapanmış, içeride ışıktan etkilenen bileşik sürülmüş olan film her fotoğraftan sonra kayarak yenisine yer açmış. iş bittiğinde fotoğrafçılar karanlık odada ışığa karşı aktif olan kağıdı solüsyona koyup stabilize etmiş, negatif filmi oluşturmuşlar. bu filmin isminin negatif film olma nedeni fazla ışık alan yerlerin daha karanlık olması yani gerçek olanın tam zıddını içermesi.

    sonra mesela röntgen filmleri de bunun bir varyantı. bize yollanan radyoaktif madde daha kalın ve sert olan dokularımızdan az geçiyor, en sert ve kalınlardan hiç geçmiyor, yumuşak ve yoğun olmayan yerlerden ise çok geçerek arkaya ulaşıyor.

    bir fotoğraf filminin yanması demek üzerine stabilizatör sürmeden önce istemsiz olarak onu ışığa maruz bırakmak demek. dolayısıyla her yeri ışık alan film kapkaranlık bir film oluyor.
    sonra negatif filmin renklerinin tersine döndürülerek işlendiği kağıdın boyanması ile de bildiğimiz geleneksel fotoğraf oluşuyor.
    --- fotoğraf ve röntgen filminin temel mantığı ---

    --- dslr ve mirorless makinalar ---

    abiler bakmışlar film yanıp boşa gidiyor ve pahalı, yıkama işi masraflı bu işi dijitale çevirmişler.

    kutunun arkasına bir dijital sensör koymuşlar, önüne de perde. sonra bakmışlar iki tane mekanizmayı arka arkaya koymak zor, içine birbirine paralel ve yer düzlemine 45 derece açılı iki ayna koymuşlar, bu aynalar ışığı iki kez yansıtarak makinanın sensörüne taşımış.
    dslr ayna sistemi

    dolayısıyla bir dslr fotoğraf makinasında biz tuşa bastığımızda lensten geçen ışık açılan perde yardımıyla aynalara çarpıp sonra arkadaki sensöre düşüyor. perde kapatıldığında da makina o görüntüyü stabil edip bize sunuyor.

    yeni sistem aynasız makinalarda ise ışık direkt olarak perdenin arkasındaki sensöre düşüyor ve fotoğraf çekmiş oluyoruz.
    --- dslr ve mirorless makinalar ---

    --- fotoğraf makinasının parçaları ---

    biraz da fotoğraf makinasının parçalarına gidelim. fotoğraf makinası çok kaba bir şekilde body(gövde), lens, hafıza kartı ve bataryadan oluşuyor. fotoğraf çekerken ayrıca suni ışık kaynakları ve tripod da kullanıyoruz.

    body kısmını iki farklı kategori ile incelemek istiyorum.
    birinci kısmı sensör: sensör başta da dediğimiz gibi ışığı emen kısım. sensörün kalitesini belirleyen materyal kalitesi ve yazılım teknolojisi dışında iki yönü var. taşıdığı piksel adedi bunlardan birincisi, tekil piksel boyutu da ikincisi. bir sensörde bulunan tekil piksel boyutu sensörü oluşturan piksellerden her birinin boyutunu ifade eder. tekil piksel boyutunun bir yere kadar büyük olması pozitif bir durum. çünkü daha az ışıkta dahi ışığı yakalayabilmesi bu duruma bağlı. ikincisi ise piksel sayısı. bu arttıkça çekilen fotoğrafta yakalanabilecek detay kalitesi artacaktır. dolayısıyla her ikisini aynı anda sağlayabilmek için büyük bir sensöre ihtiyacımız var. piyasadaki dslr ve aynasız makinalarda da genel olarak iki ebatta sensör var. standardı belirleyen sensör ebatına full frame; daha küçük ebattaki sensöre de crop faktörlü lens diyoruz. yaygın olarak crop faktörlü makinaların sensörleri yaklaşık 1.5x daha küçük oluyor. daha büyük sensör, daha çok detay, daha büyük piksel boyutu ve sayısı; daha düşük ışıkta daha büyük başarı ve fotoğrafın büyütülmesi gerektiğinde daha az görüntü kaybı demek oluyor. dolayısıyla çok daha pahalı da oluyor.
    buradan crop faktörlü makina alınmaz dediğim anlaşılmasın. sadece iki sensör arasındaki farkın önemli bir belirleyici olduğunu düşünüyorum.
    sensörü taşıyan gövdenin kabataslak bunun dışında iki yönden daha değerlendirilmesinde fayda var. birincisi materyal kalitesi, ele oturuş; tuşların erişilebilirliği, estetik gibi unsurlar. bunların bir kısmı kişiden kişiye değişen şeyler. ikincisi ise makinanın sahip olduğu teknoloji ve ek donanımlar. mesela dahili mikrofonun kalitesi; wireless ile fotoğraf aktarma özelliği gibi.
    bir ikinci temel donanım ise lens, diğer adıyla objektif. fotoğrafa yeni başlıyorsanız direkt olarak söylüyorum lens düşündüğünüzden çok daha fazla anlam ifade ediyor. dolayısıyla ne yapıp edip lensi değiştirilebilir bir makina almanızda fayda var.
    lensin rakamsal olarak bilmeniz gereken iki özelliği var. birincisi minimum diafram değeri yani f. bu f'i aşağıda detaylıca anlatıyorum, hiç bilgi sahibi değilseniz öncelikle orayı okumanızda fayda var. lens ne kadar düşük f değerine inebiliyorsa o kadar çok ışık alabiliyor ve pahalı oluyor. bu fark düşündüğünüzden daha fazla. mesela 1.4 ile 1.2 lens arasında ciddi bir fiyat farkı var. en alt diaframda alabildikleri ışık oranı da yaklaşık 1.5 kat farklı. olayı ben sadece 1.2 diaframa inmem diye düşünmemek lazım. optik nedenlerden dolayı diaframın en açık olduğu durumlarda fotoğraflarda biraz daha fazla distorsiyon(bozulma- özellikle kenarlarda) oluyor. dolayısıyla 1.2 diafram bir makinada 1.8 ile çekmek 1.8 makinada 1.8 ile çekmek ile aynı olmayabiliyor.
    lensin ikinci özelliği ise kaç mm olduğu. bu değer lensin görebildiği açıyı ifade ediyor. 10 mm bir lens 15 mm bir lense göre daha geniş bir açıyı görüyor. 15 de 20'ye göre daha geniş bir açıyı görüyor. fakat lenslerde küçük mm'lerdeki açıksal fark büyük mm'lere göre daha fazla. şöyle anlatayım 12 mm bir lens ile 16 mm bir lens arasındaki açı farkı büyük lenslerde belki 100mm'lik bir farka denk. tamamen sallıyorum belki 600 mm bir lens ile 700mm bir lens arasındaki açısal daralma 12 mm ve 16 mm arasındaki fark kadar olabilir.
    bir lens eğer tek bir mm değerine sahipse optik zoom in veya zoom out yapamazsınız. yani tek bir açıyı görebilirsiniz sadece. bu lenslere sabit odaklı lens veya prime lens denir. bu lensler optik olarak avantajlılardır ve daha kaliteli fotoğraflara neden olurlar. handikapları ise daha geniş veya dar açıdan fotoğraf çekmek gerektiğinde lens değiştirmeye mecbur olmaktır.
    değişken odaklı lens alacaksak küçük odak değerlerinde ciddi dar bir aralık seçmeliyiz. mesela manzara fotoğrafçılığı için 16-28 bir lens güzel olabilir. sokak fotoğrafçılığı yapacaksak; bu genel amaç için 24-70 güzel bir lenstir. bütün bir sete sahip olup bir de tele objektif sahibi olmak isteyenler için bir sonraki ideal lens aralığı da 70-200'dür. safari veya kuş fotoğrafçısı değilsek daha büyük odaklı bir lense ihtiyacımız olmayabilir. tek gayemiz portre fotoğrafçlığı ise 100 mm bir lens güzelce işimizi görebilir.
    crop faktor sensöre sahip makinalarda bu lenslerin açıları yaklaşık 1.5-1.6 ile çarpılarak hesaplanır. mesela 100 mm bir lens crop faktörde 160 mm bir lens gibi çalışır. çünkü sensör daha küçük olduğundan daha dar bir açıyı görür. o makinalar için de daha küçük değerli lensler üretilmiştir. 11-16; 17-50; 18-135 gibi.
    lens ile böcek çekimi gibi yakın çekimler yapacaksak lensin daha yakından netleme yapabilmesi için macro olmasına; netlemeyi otomatik yapan bir motor bulundurması için af( aouto focus) özellikli olmasına dikkat etmekte fayda var. amacımız video çekmek olsaydı stm gibi başka özellikler de arayabilirdik.
    batarya ve hafıza kartını anlatmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
    --- fotoğraf makinasının parçaları ---

    --- iso, enstantane ve diafram ---

    bir klasik olarak fotoğraf çekerken iso, diafram ve enstantaneden başlamamak olmaz. bir kez de ben bunların ne olduğunu ifade edeyim.

    enstantane perdenin açılıp kapandığı süredir. dolayısıyla sensörün ışığa hassas olduğu süre de budur. 1/500 mesela saniyenin 500'de 1'i kadar bir süre perdenin açık olduğunu, 1/50 saniyenin 50'de birini, 2 saniye ise perdenin tam iki saniye boyunca açık kaldığını anlatır.

    yine bir klişe olsun o zaman. hızlı giden bir atı veya bir arabayı çekerken saniyenin 10'da biri süresince perdeyi açık tutarsak bu süre içinde araba birkaç metre hareket eder. dolayısıyla arabanın ışık gönderdiği farklı konumların perdede oluşturduğu etki nedeniyle arabanın net bir konum ve fotoğrafını elde edemeyiz. gayemiz arabanın hareketini ifade eden bir sanat oluşturmak ise bilerek bir miktar perdeyi açık bırakabiliriz. ama çok net bir görüntü istiyorsak perdenin aşırı hızlı açılıp kapanmasını isteriz. burada bizi iki şey kısıtlar, birincisi mekanik olarak açılıp kapanan bir perdenin bunun yapabileceği zamanın kısıtı. ikincisi çok kısa bir sürede içeri girecek olan ışığın arabanın görselini oluşturabilecek kadar sensöre etki etmeme ihtimali.

    burada hala durumu düzeltebilecek silahlarımız var. birincisi sensörü daha hassas bir makina ile daha az sürede daha iyi bir imaj elde edebiliriz. ikincisi daha ışıklı bir ortamda çalışarak (gündüz veya profesyonel ışıklandırmalı) kısa sürede dahi daha iyi bir imaj elde edebiliriz. üçüncüsü optik özellikleri daha iyi bir lensle daha iyi bir imaj elde edebiliriz. dördüncüsü ise daha iyi bir yazılıma sahip bir makina veya iyi bir fotoğraf düzenleme süreci ile daha iyi bir fotoğraf elde edebiliriz.

    tamamen pratiğime dayalı kaynaksız teorik bilgim ile söyleyebilirim ki tripod olmadan 1/50'den daha fazla enstantane kullanırsak çoğu zaman el titremesi ve objelerin hareketi nedeniyle elde ettiğimiz fotoğraflar flu olur.

    ikincisi iso yahut asa. bu ikisi farklı ekollerin aynı şeyi ifade etme şekli. durumu şöyle özetleyeyim. ilk örnekteki duvarı düşünelim, o duvara çok daha fazla gümüş nitrat çözeltisi boca etmek iso'yu arttırmaktır. dolayısıyla suni bir etki ile az ışığın sensörde daha çok etki etmesini sağladığımız için bir noktadan sonra ( bu nokta makinanın sensör kalitesi ile belirlenir) fotoğrafta bozulmalar, gren dediğimiz defektler olacaktır. dolayısıyla makina üzerinden suni olarak ışığı arttırmaktansa mümkünse doğal olarak daha fazla ışıkta çekim yapmak veya içine daha fazla ışık hapsedebilen lensler ise çalışmak daha akıllıcadır.

    üçüncüsü ise diafram. diafram çekimin direkt olarak lense bağlı olan unsurudur. aynı açıyı aynı sürede gören iki lensten birisi mekanik olarak diğerine nazaran daha fazla ışığın geçmesini sağlayabilir. şöyle düşünelim, iki lens de 100 mm, birinin diaframı o an için 2, diğerininki 4; açılıp kapanma sırasında perdenin oluşturacağı mekanik nedeniyle içeri düşen ışık miktarı birbirinden farklı olur. bu fark rakamların karesi ile ters orantılıdır. şöyle örneklendireyim, diğer şartlar eşit olduğu taktirde odak(f) değeri 3 ve 9 olan iki makinadan 3 olan dokuz olandan dokuz kat daha fazla ışık alır. (3'ün karesi 9, dokuzun karesi 81; oran bu rakamlar ile ters orantılıdır.)

    bu durumda insanın aklına direkt şu geliyor; o zaman hep diaframı( yani odak veya f) en açık seviyede tutalım ki içeri bol ışık girsin ve fotoğraflar net olsun. fakat bu da makul değil. makul olmamasının ekonomik bir sebebi var; 1.8 ile 1.2 diaframa sahip olan iki lens arasında bulunan uçurum fiyat farkı. ama ikinci sebep daha önemli ve kısıtlayıcı. f azaldıkça odak derinliği de azalıyor. bu noktada parantez bir bilgi verelim. merceğin odak noktasına düşen hacime ait görüntüler net olurken diğer bölgeler flu olur. daha basitleştiriyorum mesela çekilen bir portrede odak derinliği bazen 5 cm'dir. ilgili modelin burun ucu ile kulağının başladığı yer net çıkarken bunun önünde ve arkasında kalan herşey flu çıkar. odak derinliği bazen 3 metre olur, birbirinin yanında olan 10 kişinin hepsinin her uzvu bu sayede net olur.

    dolayısıyla sadece bir objeyi değil de belirgin bir kompozisyonu net göstermek istediğimiz durumda makinamız ve lensimiz ne olursa olsun diaframı bir seviyenin altına düşüremeyiz. bu nedenle bu fotoğrafları çekerken suni veya doğal ışık kaynaklarına ihtiyaç duyarız. bu şekilde diafram konusunu da temel olarak işlemiş olduk.
    --- iso enstantane ve diafram ---

    bundan sonraki konuları flaşlar ve ışık, segmentlerine göre canon, nikon ve sony makinalar kadraj, temel fotoğraf düzenlemesi diye düşündüm ama bir entry için bu kadar kelime yeterli. gerçekten okuyan birileri varsa ve faydalı olabiliyorsa yazdıklarım enerji bulduğum bir zamanda part 2'yi de yazacağım. şimdilik bu kadar.
  • fotoğraf çekimi hakkında temel bilgiler ve önemli ipuçları:

    1. konu seçimi:
    her fotoğraf çekim süreci, doğru konuyu seçmekle başlar. sokak sahneleri, nesneler, veya insan portreleri gibi konular arasından seçim yapın.

    2. teknik hazırlık:
    konuyu belirledikten sonra, kamera ayarlarınızı kontrol edin. ışık, renk ve kompozisyon gibi teknik detaylara dikkat ederek fotoğrafı çekmeye başlayın.

    3. çekim anı:
    hazır olduğunuzda, deklanşöre basarak anı yakalayın. çekim tamamlandığında, gerekli renk ayarları ve düzenlemeleri yaparak fotoğrafı hazır hale getirin.

    4. konu seçiciliği:
    konu seçimi, kişisel estetik algınıza, eğitiminize ve deneyiminize bağlı olarak değişebilir. zamanla hangi konuların sizi cezbettiğini ve nasıl anlatmak istediğinizi öğreneceksiniz.

    5. fotoğrafçı olma süreci:
    herkes fotoğrafçı olabilir, ancak iyi bir fotoğrafçı olmak eğitim, disiplin, yetenek ve şansa dayanır. kendinizi geliştirmek için eğitim almak ve sürekli çalışmak önemlidir.

    6. mükemmel fotoğraf:
    mükemmel bir fotoğraf, konunun düzgün bir şekilde kompozisyonlandığı bir fotoğraftır. siyah beyaz fotoğraflarda belirli tonlar kullanarak etkileyici sonuçlar elde edebilirsiniz. fotoğraf kurallarını bilmek önemlidir, ancak zaman zaman bu kurallardan sapmak yaratıcı sonuçlar doğurabilir.

    7. kişisel dokunuş:
    her fotoğrafçının kendi tarzı ve kültürel birikimi vardır. bu, fotoğraflarınızı diğerlerinden ayıran şeydir.

    8. unutulmaz fotoğraf:
    eğer bir fotoğrafı duvara asarsanız ve her baktığınızda sizi etkiliyorsa, o fotoğraf mükemmel bir fotoğraftır.

    ekstra ipucu: portre fotoğrafçılığı:
    portrelerde objektif ve açı seçimi önemlidir. yakınlaştırmak, bazı özellikleri vurgulayabilir, ancak yanlış bir açı yüzü deforme edebilir. ideal portre objektifleri 85-105 mm arasında bulunur.

    ekstra ipucu: pozlama ve ayarlar:
    ışık ve hareketi kontrol etmek için pozlama ayarları önemlidir. enstantane süresi, diyafram açıklığı ve ıso gibi faktörleri anlamak pozlama kalitesini artırabilir.

    ekstra ipucu: ışığı kavrama:
    harika fotoğrafçı olmanın temeli, ışığı iyi anlamaktan geçer. ışığın doğru kullanımı, fotoğraflarınıza güç ve anlam katar. ışık kaynağınızı ve zamanlamayı dikkatle düşünün.

    ekstra ipucu: renk filtreleri:
    renk filtreleri kullanarak fotoğraflara özel efektler eklemek mümkündür. renk filtreleri, fotoğraflarınıza duygusal bir derinlik katabilir ve atmosferi değiştirebilir.

    ekstra ipucu: fotoğrafçılıkta vazgeçilmez ilkeler:

    fotoğraf makinesini iyi tanıyın.
    objektif seçimini doğru yapın.
    deneme-yanılma yöntemini kullanmaktan çekinmeyin.
    fotoğraf arşivinizi düzenli tutun.
hesabın var mı? giriş yap