• öncelikle ümmü teyze vs saruman başlığını yazarken bunun sözlük konseptinin dışına taşacağının bilincinde olduğumu itiraf etmekle başlamalıyım. aslında sözlüğümüzün konsepti son derece geniş ve ben de uzun süredir buralarda olduğumdan tüm üç kağıtları aşağı yukarı bilir gibiyim. yani rahatlıkla dedirten başlık ya da ekşi anket postu altına gizlenebilecek şeyler bu yazdıklarım. yine de çocukken korktuğumuz teyzeler şeklinde bir başlık açıp içimdeki anketörü uyandırmak gibi bir niyetim olmadığından sözlüğü hatıra defteri sanmak kisvesi altında anlatacağım ümmü teyzenin geri dönüşünü meraklılarına. açıkçası nasıl olsa kimsecikler okumaz bu upuzun yazıyı diyip gecenin beşinde insomnianın getirdiği şevk ve bitmek bilmez can sıkıntısının etkisiyle oluşan bir başlıktı ilki. yine de tek canı sıkılan ben değilmişim. ümmü teyzenin karizması on kişiden fazlasını sarıp sarmaladığı için (tam olarak 12 kişi) onun hakkında daha fazla şey söylemi ihtiyacı hissettim birden. bu da ümmü teyze hayranları için yazılmış bir başlık olsun günlükten tiksiniyorum modunda olanlar için (ara: seks) (ara: zirve) (ara: diyalogları) diyip affına sığınalım geride kalanların. hadi hayırlısı.

    ümmü teyze vs saruman başlığının sonunda belirttiğim gibi ümmü teyze yıllar önce aramızdan ayrıldı. geri dönmesi teknik olarak mümkün değil. dönüşü de bir geri dönüş sayılmaz zaten tam olarak. anlatacaklarım ilk başlıktakilerden de eski. ümmü teyze sadece benim değil annemin de çocukluğunun en renkli kişiliklerinden biriymiş meğer.

    annemin çocukluğundan hatırladığı ümmü teyze tam bir masalcı teyzeymiş. anlattığı masallar pamuk prenses ve yedi cücelere benzemezmiş tabii ki. korku hikayeleri anlatırmış ümmü teyze. uzmanlık alanı ise hırsızlık hikayeleriymiş. bu hikayeleri öyle canlı, öyle yaşayarak anlatırmış ki dinleyen çocuklar ona daha yakın olabilmek için oturdukları yerden kalkar dizlerinin dibine kadar sokulur, nerdeyse ağzının içine düşerlermiş. sonrasında da gece uyuyamaz fal taşı gibi açık gözlerle evde hırsızlara karşı nöbet tutarlarmış. özellikle hırsızların gece evlere girip ev sahipleri daha bir derin uyusun diye yastıklarının altına ölü eli koydukları hikaye annemi çok etkilemiş. bu hikayeyi dinledikleri günün gecesinde teyzemin elini on dakika buzlukta tutup sonra annemin yastığının altına sokması ve derin uykusundan fırlatıp ciyak ciyak bağırtması da hikayenin bugünlere kadar unutulmamasında etken sanırım.

    ümmü teyzenin bir başka uzmanlık alanıysa bu hikayeleri anlatırken yaptığı deli taklitleriymiş. aynanın karşısına geçip “bu ne? kaaaş! bu ne? gööööz! bu ne? buruuuuun! bu ne? ağııııız! “ diyerek küçük bir şov yaptıktan sonra parmağıyla çocukların oturduğu kanepenin arkasını gösterip “bu ne? hırsıııııız!” diye bağırır, zavallı çocuklar da çığlık çığlığa evden koşarak kaçarlarmış. yine de ertesi gün soluğu yeni bir hikaye için onun yanında alırlarmış.

    yani o zamanlarda da benim çocukluğumdakinden daha az ürkütücü değilmiş ümmü teyze. kendisinin annem üzerinde bıraktığı etkiyi perçinleyebilmek için son bir anekdotla bitirelim. annem gecenin ilerleyen saatlerinde ertesi sabah işe giderken giymeyi düşündüğü eteği yıkayıp asmış ama ipten alırken elinden kaydırıp ümmü teyzenin bahçesine düşürmüş. sabah onu uyandırıp eteği istemektense balkondan sarkıttığı bir çapariyle (ve bir saati aşkın bir çabayla) eteği yakalayıp yukarı çekmeyi tercih etmişti. zavallı bendeniz de annemi gecenin karanlığında elinde 3. kattan sarkıttığı oltayı görünce çocuk aklımla onun mucizevi bir şekilde kocaman bir balık yakalayacağını sanmış bir saat boyunca aval aval onu izlemiştim. yakaladığının bir etek olması başta bende hayal kırıklığı yaratsa da annemi amacına ulaşmış görmek,bana işin içinde sanki yine olağanüstü bir şeylerin olduğunu, annemin ertesi gün giyeceklerini gece oltayla balkondan tuttuğunu düşündürmüştü. dört yaşında olmanın büyüsü de bu olsa gerek.
    nur içinde yat ümmü teyze
  • hayranlık yaratan bir eserin ikinci perdesi.
hesabın var mı? giriş yap