• ikiz kulelerin bulunduğu alanın bir ismidir rahmetlik, evet.
  • sıfır adıyla yayınlanan, duygu günkut'un çevirdiği jess walter romanı.

    arka kapağı şöyle:

    sıfır: 1. ondalık sayı sisteminde, kendisinin hiçbir değeri olmadığı halde solundaki sayıyı on defa büyüten sayının adı ve işareti.
    2. hiçbir değer ifade etmeyen şey.

    sıfır, kendi hayatını yaşamayı kabullenemeyen bir adamın öyküsü. bildiğimiz dünyanın sonu. tüm korkuların ve umutların toplamı. çarkların arasına sıkışanların mottosu. uykuyu hayata tercih edenlerin, etrafta dönen dolaplara aldırmayanların, bildiklerini hatırlamayı beceremeyenlerin, aldatırken aldananların ve sürekli aldatılanların, ekran karşısında uyuşarak teselli bulanların, çelişkilerle yaşayanların, sorgulamadan olan bitene alışanların hikayesi sıfır.

    bu, sizin hayatınız.

    televizyonunuzu kapatmayi unutmayiniz!
  • jess walter bir medeniyetler çatışmasına parmak basar aslında bu çalışmasında. gönül ister ki nilüfer göle bu kitabı bir okusun ve romanda ağırlıklı olarak yer alan bellek konusunda belki konuyu mostar köprüsüne de bağlayarak iki kelam etsin.
  • ilginç bir yöntem kullanılarak yazılmış. kahraman da okur kadar bilgisiz olaylar hakkında. daha fazlasını kimse bilmiyor...

    özellikle iki günlük improbable ve beş altı bölümlük leverage sonrası temposu ağır gibi gelen iyi yapıt. duygusuz günlerin duygusu.

    öte yandan insan siren yayınlarından sıfır adıyla çıkan versiyonunu okursen kompartıman deniz değil demir yolunda oluyordu diye düşünmeden edemiyor.

    pes ettim sözlük. ya daha erken kalkmalı, ya yemek için katkıda bulunmamalı, ya yemek yememeli, ya da günü uzatmalıydım. bir günde tamamlanamıyor. elden bırakamama ile pek alakası yok.

    sözlük, bitirdik maçtan önce, müjde. ayrıca http://www.idefix.com/…asp?sid=p0iexrp9o4rwde64yuuk adresinden anladığımız kadarıyla tüketebildiğimiz bir sıfırdır kendisi. (bkz: sıfırı tüketmek)
  • nerden başlasam bilemiyorum. yeni kitap alma dedim kendime önce elindekinin kıymetini bil. aylar önce arka kapağı okuyarak aldım. (bkz: #16395682) kapak tasarımı, konusu ile improbable gibiydi. şimdi yazar zihin boşlukları olan bir karakter yaratıyor, olay yeri, örgüsü belirsiz ki gizem katmaya çalışıyor da bu kadar mı yüzeysel, samimiyetsiz diyaloglar olur. daha ilk sayfalarda adam kafasında kurşun sıyrığı ile uyanıyor, merak edip kapıyı çalan komşusu merakını giderdikten sonra üst kat komşuyu çekiştiriyor ayak üstü. bu arada ortalık kan gölü. düşük çeneli, apır sapır konuşan yardımcı polis de cabası.
    hadi dedim oku bi yere bağlanacak. taaa ki o kurgu hatasını görene kadar. işte o an gece üç mü dört mü zaten sinirliyim yataktan fırlattım kitabı; arkamı dönüp yattım.

    olay şu. bi kaza mı olmuş terör olayı mı artık belli değil. o gün o mahalde evi yıkılan bi kızın cesedi ortada yok. bu kızın suriyeli sevgilisinin olayla bi bağlantısı olduğu düşünülüyor. kız da olayı haber almış ve ortadan kaybolmuş. neyse. bu olayı soruşturan adam da kızın bi resmini bulmuş resim olaydan 3-5 gün önce çekilmiş. arkada buzdolabı dolapta bi yemek tarifi asılmış. bu kızın el yazısı ile yemek tarifi kağıdı başka bi ilde bi otobüste yaşlı bi kadın tarafından bulunuyor. olay yerinden alınsa üzerinde toz kalıntısı olmalıymış. yaşlı kadın yalan söylemiyormuş çünkü yalan makinesine sokmuşlar. kocası cevizi çok seviyormuş da yemek tarifinde de ceviz varmış vs. bu yüzden almış kağıdı. de bu kadının yemek tarifi kağıdını otobüste bulduğunu nerden haber aldınız da gözaltına girdi bu kadın. mantıken otobüsten inince evine gidip kocasına o yemeği hazırlıyor olmalıydı. alt tarafı 70 küsür sayfa okudum ama vaktime acıdım.
    yok spoiler falan!!!
hesabın var mı? giriş yap