• (bkz: ruh ikizi)

    ikiz alev. soul mate diildir bu.
  • yıllardır aradığım, yıllardır beni arayan... lakin bulmak için aramayı bırakmalı.
  • ingilizce bilenler için bu konuda kapsamlı, bulşitsiz bir kaynak şurada mevcuttur: http://kriya-sritama.com/

    edit: site adı değişmiş > https://kriyainfinity.com/blog/
  • (bkz: twin flames)

    ikiz alev başlığına yazdığımı buraya da yazayım, belki buraya gelip okuyan olur:

    twin flame

    övsem mi sövsem mi bilemediğim, insanın ruhunu, kalbini eline veren yolculuğun baş kahramanı.

    ruh eşi diyenler var, değil efendim. ruh eşi dediğin, efendi efendi sever, birbirinizi tamamlarsınız, huşu içinde, gül gibi yaşanır gider.

    lakin ikiz alev öyle mi? öyle mi?!! cevap ver!! değil. değil arkadaşlar.

    ikiz alev için dağlara mı çıksanız, secdeye mi varsanız, uyuşturucuya başlayıp parasailing mi yapsanız belli değil.

    bi zindana kapatılmışsınız, melekler ayaklarınızı gıdıklıyor.
    çikolata fabrikasındasınız, gökten brokoli yağıyor.
    ölüyor musunuz, doğuyor musunuz anlamıyorsunuz ve bu her gün tekrarlanıyor. her. fucking. gün.

    çok net bir şekilde kafayı yediğinizi düşüneceksiniz. merak etmeyin, anlattığınız herkes de aynı şekilde düşünecek. çevrenizle mükemmel uyum sağlayabildiğiniz tek konu da zaten bu olacak.

    tavuk gibi ağaç dallarına tüneyeceksiniz. mecaz değil.

    insanlar şehrin ortasındaki bir ağacın tepesinde oturan kadına bakıp, yazık deli heralde diye acıyarak bakacak, siz ise nihayet bir gıdım huzur bulmanın sevinciyle gülümseyeceksiniz.

    allah, hayat, evren... çok şakacı.

    "hayat bitti" dediğiniz noktada, "ay dur kız yeni başlıyoruz, nereye böyle" diyor.

    "bendeniz 35 yaşındayım efenim, filhakika, döpiyes, ciddiyet, kariyer, düzgün erkek, stabil hayat, haleluya" derken, bi bakmışsınız "leeeet dı sanşaaaynn" diyerek sokakta bağırıp dans ediyorsunuz. öhöm, kendi kendinize, evet. pişman değilim. ve hayır, bir gram bile alkol veyahut başka bir madde yoktu bünyemde. hayatın kafası geldi.

    ve anlaşılması gereken şey şu ki maalesef ve iyi ki tüm bunların aslında aşkla, karşı tarafla bir ilgisi yok.

    tamamen sizin kendi yolculuğunuza sahip çıkmanız, kendinizi bulmanız, kendinizi ennnn son hücrenize dek sevmeniz, hayata gelme sebebinizi anlayabilmeniz için hepsi.

    hiç işime gelmedi haliyle. bulmuşum seksi, yakışıklı çocuğu, bırakmak istemiyorum. ben sevdikçe adam dur diyor, sonra o geliyor ben kaçıyorum, aynı anda yaklaşıyoruz küresel kriz patlıyor... hayat resmen karnını tuta tuta, yanındakini dirsekleyerek gülme krizi geçiriyor.

    neden? kafan bassın diye. dışardan onay, sevgi, şefkat bekledikçe, a-la-ma-ya-cak-sın! bu duvardan kurtuldun diyelim, öbürüne toslayacaksın.

    ikiz alev yolculuğu, aynaya bakma yolculuğu. karşınızdaki kişi sadece sizin yansımanız. sizi sevmiyor mu? kendinizi sevmediğinizi görün. sizinle ilgilenmiyor mu? nerede, ne zamandır kendinizi ihmal ettiğinizi düşünün.

    (bkz: twin flame)
    (bkz: twin flames)
    (bkz: false twin flame)
    (bkz: soulmate)
    (bkz: karmic relationship)

    edit: kendisi artık sevgilim. yazması bi tuhaf çünkü yıllardır adamın peşindeydim. platonik aşıktım. heralde ben deliyim dedim. adam kapı duvar, ben inatla "ikiz aleviz, birbirimizin aynasıyız" diyorum ecayip heyvanlar gibi. velhasıl ben haklı çıktım merkez. insanın "neden beni sevmiyo büğeeee" diye geceler boyu ağladığı adamdan istediği zaman alt dudak alması çok fantastik bi kafa. nasıl oldu peki bu? sonunda adamdan vazgeçtim. dedim ki ben bu hayata bi kere geldim; onu da "beni seviyo mu, sevicek mi, ay belki bugün sever hı?" şeklinde geçiremiycem. rest çekmek filan değildi. onu çok yapmıştım. "sevgilim oluyosan ol, yoksa çık artık hayatımdan" şeklinde çıldırmalarım da oldu. bu öyle değildi. yolculuğun başındayken asla aklıma gelmeyecek, öngöremediğim bir güce geldim. rest çekmiyordum. ilişki teklif edeceğini anlayınca hatta göz devirdim. bak, 3 sene peşinde koştuğum adam bu yanlış olmasın :) "aklından bile geçirme bunu" bakışı attım resmen. "beni kaybetmemek için son çırpınışla önüme attığı kırıntıya kalmadık çok şükür "modundaydım. heyy yavrum beee! nerden nereye... afferim kız! özgüven özsevgi yolunda çok temiz adımlar valla. imparatoriçe rulezz! neyse işte, hislerim doğruymuş. 3 sene boyunca kaçtığım, yapıştığım, kendi odamdan rüyalarına kerkindiğim adam şu an dünyanın en naif, en tatlı insanına dönüştü.

    kendinizi sevin. kendinizle meşgul olun. kendi hayatınızı önceliklendirin. bir sevgiliye muhtaç olduğunuzu hissettiren yerleri şifalandırın. ben hala zorlanabiliyorum. bazen bağımlılık enerjisine geçiyorum, tekrar kendi merkezime dönebilmek biraz zorlayabiliyor. yaslanmak yerine el ele tutuşmak, kol kola yürümek, dost olmak, sırdaş olmak...

    romantizmin klişe tüm versiyonlarını unutmak zorunda kalmak. yeni bir romans icat edip ordan sevgiyi öğrenmek.

    hiiiiç kolay değil. ama bu da bir aşk hikayesi değil; ruhsal bir büyüme ve kendini bulma yolculuğu. o yüzden her saniyesine değer. şükürler olsun her şey için.

    uzuuun, editlenmiş versiyonu
    (bkz: #107255181)
  • bugüne kadar bildiğiniz herşeyi unutun mevzusu. düşman götüne.

    hatta unutun ve işinize gücünüze bakın. gerekirse psikolojik destek alınabilir. silkeleyip atın hayatınızdan, dünyaya bir kez geliniyor zaten
hesabın var mı? giriş yap