• james tiptree jr ' ın (bkz: alice bradley sheldon) 1973
    'de kaleme aldığı, özgün adının the girl who was plugged in olan ve hugo en iyi kısa roman ödülü alan bilimkurgu romanı.
  • ursula k. le guin önsözü ile, ithaki bilimkurgu klasiklerinden çıkmıştır.
    “işte size birkaç gerçek öykü.”
  • yazarı alice bradley sheldon'ın kendine mahlas olarak bir erkek ismi seçmesi nedeniyle okurken kafanın bir köşesinde "eğer gerçeği bilmeseydim yine de bu kitabı bir kadının yazdığından şüphelenir miydim?" diye sorduran kitap.

    --- spoiler ---

    "70 sayfacık bir şeymiş, çantamda süründürmeden okur bitiririm" diye alıp kıvrana kıvrana son sayfasına ulaşmaya çalıştığım kitaptır ayrıca. alice hanım'ı geleceğe dair isabetli bir resim çizmekte ne denli usta bulduysam, bilinç akışı tekniği nedeniyle bir o kadar zorlandım.

    naçizane düşüncem, bilinç akışı denen bu sindirmesi zor tekniğin gerçekten gündelik, alelade hikâyelere en çok yakıştığı yönünde. uzaktan kumandalı kız gibi büyük bir bilimkurgu hadisesini koştura koştura değil de aheste aheste, sindire sindire okumak isterdim.

    --- spoiler ---
  • reklam yapmanın kanunlara aykırı olduğu bir gelecek. uzaktan kumanda ile yönetilen tanrılaştırılmış popüler kültür ikonu plasental kabuklar ve onlara kilometrelerce uzaktan hayat veren gerçek hayatın kaybedenleri.

    70 sayfalık öyküden ziyade roman olmasını arzuladım. öyle sevdim yani.

    ayrıca öykü de haberlerde yalnızca insanların bilmesini istedikleri şeylerin gösterildiği bir dünya betinlenmiş . 1973 yılı için çok iyi bir öngörü değil mi?
  • okurken kafamda adeta bir black mirror bölümü çektim. delphi'nin ürünlere itiraz kısmı da yüz numaralı adam'ı hatırlattı.

    sanki çok tanıdık bir distopya. ama bence en önemli özelliği, kitabın önsözünde de bahsedildiği gibi "yazıda ve üslupta erkek ile kadının ne olduğunu belirleyen sınırları yerle bir eden" bir yazarın kaleminden çıkması.
  • koca bir roman olacakken muthis bir hizla oyku olmus kitap.

    netflix yetkililerini goreve cagiriyorum, film yapin bunu. *
  • yazılalı onlarca yıl olmasına rağmen muhteşem bir ileri görüşlülükle bize çok tanıdık kavramlardan bahsettiğini düşündüğüm harika bilim kurgu romanı. hakkında şikayet edebileceğim tek şey tabiri caizse akmayan dili oldu, bunda da ithaki yayınlarının çevirisini suçlamak durumunda kalıyorum. sırf bu sebepten en kısa zamanda orijinal dilinde de okuyacağım. kusursuz bir distopya, kısa ve öz. ursula k. le guin ön sözüyle başlaması da kitabın bir diğer güzelliği.
  • reklamların yasak olduğu ve bir şekilde satılmak istenilen ürünlerin reklamı için başvuran yolu anlatan distopya. öykü 1973 yılında yazılmış olmasına rağmen bugün sosyal medyada aynı şeyleri görmek mümkün. bir zamanlar bilim kurgu diye yazılan öyküyü yaşıyor olmak kitabın konusundan daha garip.

    --- spoiler ---

    "haberlerde yalnızca insanların bilmesini istedikleri şeyleri gösteriyorlar. ülkenin yarısı yanıp kül olsa bile onlar istemediği sürece kimsenin haberi olmaz."

    --- spoiler ---
  • hakkında az entry olmasına rağmen her şeyin yazıldığı kitap. bütün yazarlara katılmakla beraber üstteki yazarın alıntılarını görüyor ve artırıyorum.

    “haberlerde yalnızca insanların bilmesini istedikleri şeyleri gösteriyorlar. ülkenin yarısı yanıp kül olsa bile onlar istemediği sürece kimsenin haberi olmaz. dee, sana anlatmaya çalıştıklarımı kafan almıyor mu? bütün dünyayı programlamışlar! iletişim kanallarını tamamen kontrol altına almışlar. gösterdiklerini düşünecek ve verdiklerini isteyecek hale getirmişler herkesi, istemeye programlandıkları şeyleri verip duruyorlar onlara - bu döngüye girmek de çıkmak da mümkün değil, bir köşesinden tutmak bile olanaksız. düzeni sürdürmek, döngüyü devam ettirmekten başka bir planları olduğunu sanmıyorum- insanlara, dünyaya, hatta başka gezegenlere neler oluyor tanrı bilir. kocaman bir yalan ve çöp girdabı dönüyor da dönüyor, büyüyor da büyüyor ve hiçbir şeyin değişeceği yok. insanlar çok geç olmadan uyanmazsa yakında işimiz bitecek.”

    “gerçek bomba paul tabi. çok gençti, anlıyorsun ya. soyut yanlışlara karşı mücadele etti. hayat ona da pençesini geçirdi ve paul iç parçalayan öfkesini ve üzüntüsünü yavaş yavaş atlattı, sonuçta insani bilgeliği ve azmi arttı. öyle ki bir süre sonra onu orada bulduğuna şaşırmamalısın- nerede mi? gtx yönetim kurulu toplantı odasında tabi, seni sersem. doğuştan hakkı olan avantajı sistemi radikalleştirmek için kullanıyor paul. sen olsan içerden müdahele derdin buna.”
  • "işte size olağanüstü güçlü, hüzünlü, komik ve güzel bir öykü."

    anlatımı dışında her şeyiyle harika bir kitap. bilinç akışı demek istemiyorum, anlatımında rahatsız edici bir şeyler var kitabın. insanı bir türlü çekmiyor. bir otomatik portakal alex'i üslubu hakim sanki. tam alışacak gibi oluyorsunuz kitap bitiyor.

    ama konusu... yazarın öngörüsüne hayran kalmamak mümkün değil. kitap 1973 yılından günümüz influencerlarını anlatıyor. reklamların yasaklandığı bir toplum düzeninde hayatınızın arka planında sürekli bu programda ürün yerleştirme bulunmaktadır alt yazısı geçiyor gibi. yani bütün dünyayı programlamışlar!

    hepimiz gogol'un palto'sundan çıktık misali sanki bir sürü kitaba, filme esin kaynağı olmuş. belki de sallıyorum ama dave eggers'ın çemberi, robert venditti'nin suretler uyarlaması bu kitaptan değilse nereden?

    ve son olarak;
    "inan bana, zombi. büyümek derken hakiki büyümeden söz ediyorum. sermaye değer artışından. ter akıtmayı bırak artık. muazzam bir gelecek bekliyor burada seni."
hesabın var mı? giriş yap