• muhakkak ünlü yönetim guruları ve bilumum zevat konu hakkında benden evvel bir yerlerde ahkam kesmiştir. ama o yeri henüz bulamadığım için discovery channell'ın verdiği ilham ile ülke-marka-tazminat ilişkisini ssg'nun kalbi kadar temiz bu sayfada irdeleyeyim istedim. (ipucu: irdelemek denince daha üst düzey bir anlatım oluyor)

    geçen günlerde discovery izlerken (hep izlerim) bu işte iyi para var diye hayallere dalmama vesile olan bir devlet-vatandaş ilişkisini üst düzeye taşıyan bir anlayış kendileri.

    yanılmıyorsam 1990 yılı civarı bir terörist bir mısır uçağını kaçırıyor ve maltaya inmek zorunda kalıyorlar. adam malta'dan bir an önce yakıt alıp havalanmak istiyor. ancak malta yetkilileri daha sonraki teröristlere emsal teşkil etmemesi için yakıt vermeye yanaşmıyorlar. adam da hostesten yolcuların pasaportlarını alıyor ve başlıyor ayırmaya. en başa israilli yolcularıı, ardından abd'li yolcuların pasaportlarını diziyor ve ilk israilli yolcuyu alıp uçağın merdivenlerine çıkarıp vuruyor. yakıt verilmediği zaman içerisinde israillileri tek tek öldürüyor ve ardından abd'lilere geçiyor.

    vatandaşlık tazminatı denen olgu da burada devreye giriyor. o uçaktaki yolcuların hiçbirinin birbirinden farkı yok. hepsi koltuğunda oturan sıradan insanlar. ama korsan bu sıradanlığı öldürme önceliğinde değiştiriyor ve kişilerin tabi oldukları devletlere göre ayrımlarını yapıp o an için bilinen tek suçlarıyla(!) "israil vatandaşı" ve "abd vatandaşı" olmaları nedeniyle öldürüyor.

    malum, devir marka devri. o halde bir ülkenin yarattığı imaj ve ülke markası direkt olarak vatandaşlarını da ilgilendiriyor. o halde ülkelerin, vatandaşlarına, yalnızca vatandaş oldukları için bir bedel ödemesi gerekiyor. çünkü o ülkenin tüm günahını da sırtınızda taşıyorsunuz.

    bu anlayışın yaklaşık 100 yıl sonra bu işte iyi para var mantığıyla modern devlet düzeninde yer edeceğini inanıyorum. eğer yer etmezse o zaman tekrar tartışırız. diğer yandan ab gibi sınırların şeffaflaşmasını öngören oluşumlar da günümüzde abd, çin gibi oluşumun dışındaki süper güçlerin vatandaş stoğuna gitmelerine neen olacak. yani ne diyor: her ülkenin vatandaşı olmaktansa bir ülkenin vatandaşı olmak daha değerli olacak.

    kaçırılan uçağa gelince. mısırlıların tuhaf kurtarma girişimleri nedeniyle korsan bir şekilde kaçıp kurtuluyor. yıllarca pekçok ülkede yakalanıp çeşitli nedenlerden serbest kalıyor. abd ise korsanın her ülkede adımlarını takip ederk uygun bir anda yakalayıp abd'ye getirmek ve kendi mahkemelerinde yargılamak için çaba sarfediyor. ve yıllar sonra bunu başarıyor. afrika'da adını bile unuttuğum bir ülkede korsanı yakalıyor. abd'nin korsanı yakalayıp yargılamak istemesinin en görünen nedeni uçakta öldürdüğü insanlardan birinin abdli olması. bu da abd markası için önemli bir olay. "eğer abd vatandaşıysam, dünyanın neresinde başıma ne gelirse gelsin abd bunun hesabını sorar" diye güven duyabilmenizi sağlıyor. green card başvurularının artmasını herkesin bir gün abd'li olma hayalini kurmasını teşvik ediyor.

    büyük ihtimalle abd, yakın gelecekte vatandaşlarının tazminat davalarıyla uğraşacak. bu kadar saldırgan poltika sonucunda dünyanın herhangi bir ülkesinde "ben abd vatandaşıyım" diyebilmek gittikçe zorlaşıyor.
    (bkz: 24 kasim 1985 de misir yolcu ucaginin kacirilmasi)
hesabın var mı? giriş yap