• - browser'ınızın açılış sayfasını blank yapın. (evet sözlüğü kaldırın. böylece 'ay gugıldan bişey arayacam' diyerek açtığınız browser'ınızda gugıl'dan önce karşınıza sözlüğün ya da benzer bağımlılık unsurunun gelmesini ve 'ay bişeye takıldım sonra bi baktım 2 saat olmuş' durumunu önleyecektir)
    - sabah işe gittiğinizde icq'nuzu/messenger'ınızı dnd mode'da açın ve dnd mesajı olarak "eşşeen ski gibi işim var canım kardeşim" tadında bir şeyler yazın (bu hem insanların mesajları size ulaşmadan sizin mesajınızın onlara ulaşmasını sağlayacak, hem de 'eheuheh naabersieaan' tadındaki mesajlar yollamak niyetinde olanlara tekrar düşünüp 'cancel' a basma fırsatı verecektir.)
    - önce uzun süredir beklettiğiniz işleri aradan çıkartın. evet lastik gibi uzamış olabilirler, neresinde kaldığınızı bile unutmuş olabilirsiniz. gerekirse baştan başlayın, sıfırdan yaratın, aradan çıktığında süper rahatlamış ve tatmin olmuş hissedeceksiniz.
    - history tutun. yaptığınız en ufak şeyi bile yazın, hatta herkesin görebileceği bir yere koyun, nereye koyduğunuzu üstlerinize mail ile bildirin, baksınlar (araştırmalar çalışanların maddi olarak extra bir şeyler elde etmektense yapılan işte takdir görmeyi tercih ettiklerini göstermişler, doğrudur ben de kendimden biliyorum, show it). kendinizi her şeyi yapabilecek gibi hissedeceksiniz. (evet bir motivasyon aracı olarak mastürbasyon)
    - todo hazırlayın ve aktif olarak kullanın. böylece "mnskym unutmuşum" size uzak olacaktır.
  • - çalışma ortamınızı -kendinizce- düzenli tutun. sağa sola bakınca içinizin daraldığı bir ortamda değil verimli çalışmak, çalışmak bile mümkün olmayabilir.
    - canınız sıkıldığında okuyabileceğiniz birşeyler -bilgisayarda olmayan- taşıyın şirkete. çekmecenizde/rafınızda/masanızda dursun. in case of emergency.
    - bir kulaklık alın. mümkünse şu kulaklarınızı kapsayan cinsten olsun. gerekli durumlarda (ekstrem gürültü, salak kız replikleri sarf eden sekreterler, susmak bilmeyen telefonlar vs.) halinde takın kulağınıza koyun bir carmen queasy... ondan sonra çılgin atiyörsun... bogiriyorsun bostiiir bostir diye...
  • önünüzde büyük bir proje varsa, benim kullandığım deniz savaşı metaforunu kullanabilirsiniz. öncelikle "büyük proje" nedir bir kaç örnek ile açıklayalım.

    1. şu anki işinizle ilgili, uzun soluklu bir proje: genelde zaman yönetimi ve kaynak yönetiminin etkin olmaması nedeni ile biriken, biriken ve sonunda aceleye gelendir bu. dikkatli yaklaşılmaması durumunda patlaması olasıdır.

    2. işsizlik: iş aramak, başlı başına bir iştir aslında. şansı pek yaver gitmeyen her mezunun karşılaşacağıdır. sürecin stall'a düşmemesi için yapılması gereken, ideal iş bulma sürecini tam zamanlı bir işe çevirmek, yani günün ciddi bir kısmını buna ayırmaktır.

    3. kısa sürede bir konuda, üzerine gelecek tecrübeyi de katarak ilerleme amacı için gereken temeli sağlamak: bir ders kitabını ana hatları ile "öğrenmek" ve işe hazır hale gelmek.

    bu büyük projeler genelde tek başlarına gelmezler. her zaman küçük projeler, rutin işler ve benzeri basit şeyler (dikkatli yaklaşılmazsa tam birer distraction'a donerler) durumu tamamlar. bunlari da örnekleyelim.

    1. cevap verilmesi gereken rutin mailler, aşırı dikkat gerektirmeyen rutin işler.

    2. fazla dikkat gerektirmeyen bir ders, keyif alınan bir çalışma.

    ***

    projelerimizi açıkladığımıza göre şimdi hikayemizi oluşturabiliriz. büyük projeyi andrea doria yönetimindeki 5 pruva hattı gemisi ve düzinelerce firkateynden oluşan dev bir filo olarak düşünelim. hatta bir a3 kağıt alıp bu filoyu çizelim, kağıdın tam üst/orta kısmına!

    andrea doria'yi ve filosunu kağıda yerleştirdik. sırada küçük projeleri kağıdımızın yan kısımlarına yerleştiriyoruz. etkilerine göre e onları firkateyn ve karavellerden oluşturuyoruz.

    ve şimdi bizim filomuza geldi. öncelikle kendimize havalı bir isim bulalım. türk olduğunuza göre "isminiz reis" olarak başlamakta hiç bir sakınca yok (iki üç başarılı proje sonrası kızılsakal, kızıkbıyık vb. gibi isimler takabilirsiniz), filomuzun dağılımı şu şekilde.

    1. pruva hattı filosu (ana filo, 6 gemi): bu filo bizim 6 saat boyunca maksimum dikkat ile odaklanabileceğimiz zamanı temsil etmekte. büyük projeye bu filo ile saldıracağız, ve bu filonun karakteristik özelliklerini çok iyi öğreneceğiz. saat kaç ile kaç arasında 100% kapasite ile kullanılabildiğini iyi çözeceğiz. aksi takdirde bu filoyu kumanya ve benzeri giderlerine rağmen tam kapasitede kullanmamış olur, ve büyük proje ile olan savaşımızda geriye düşeriz. genelde bu filoyu geliştirmenin pek bir olanağı yoktur, 6 saat en iyi şartlarda kullanılabilecek maksimum güç. toplantıların yıldızı olmak, okuduğunu etkili bir şekilde anlamak, eksiksiz proje planlamak vs.

    2. firkateyn filosu (3 gemi): bu filoyu rutin işlere ayırıyoruz. ana filoyu yormayacak bir tempoda fakat yapılan rutin işlerin kalitesini düşürmeyecek şekilde. bu filoyu etkin kullanamazsak, ana filodan destek almak zorunda kalırız ki bu bir projenin çökmesini sağlayacak yegane hatalardan biri olur. ana filonun aksine firkateyn filosu geliştirilebilir ve pruva hattı filosuna yaklaşabilir. bunu fazla zorlamayı pek tavsiye etmiyorum. gereksiz yere sabah kahveye abanmak gibi kişinin ihtiyacı olmayan bir uyarıyı burada kullanmak son derece verimsiz.

    3. casus gemileri (3 gemi): bunları gece veya rutinimizin dışındaki çalışma saatlerimiz olarak görürsek, ihtiyaç olunan her yere gönderilebilecek fakat pek güvenilmeyecek filo olarak kabul etmemiz lazım. mümkün olduğunca rollerini keşif (boş zaman, yeni bilgi) amaçlı belirlemeli fakat savaşta çok ihtiytacımız olursa oraya göndermekten çekinmemeliyiz.

    stratejimiz, ana filo ile andrea doria yönetimindeki floya her gün düzenli olarak saldırmak ve firkateynler ile de küçük projeleri halletmek.

    stratejimizi belirlediğimize göre şimdi savaş kaybettiren hataları sayalım.

    1. ana filonun desteğini yetersiz tutmak: 6 saat tam odaklı çalışmak 6 saat boyuna gömülmek değil, bu 6 saati maksimum verimde kullanmak. yediklere dikkat etmek (bu çok önemli, öğlen pizzeria andrea veya tatbak'a gitmenin zamanı değil!), araları zamanlı vermek. mantıksız ara vermemek (google, wikipedia'ya bir kez girerseniz sonu kolay kolay gelmez bunun)

    2. yukarıda bahsettiğimiz gibi, rutin işleri erteleyerek ana filoya ek yük bindirmek.

    3. casus gemilerini firkateyn filosu gibi kullanmak.

    bu hatalara düşmeden savaşı devam ettirdiğimiz sürece genellikle zafere ulaşırız. bunların dışında çalışma arkadaşlarınızın da eksikliğinden tutun rutin sorunlara kadar bir çok durum olacaktır. yapmanız gereken, bu etkenleri gerektiğinde firkateynlerinizi kullanarak etkisiz hale getirmek fakat ana filonuzun etkisini düşürmemeye çalışmak. bunu sağlayacak mental gücü bulmak tamamen yapınıza kalmış, bazısı kendi tecrübeleriyle, bazısı kitaplardan, bazısı da idollerinden buluyor bunu. pruva hattı filonuz hazır değil ise ilk işiniz onu hazırlamak olmalı. gerisi hakikaten işin esprisi, tıpkı savaş metaforumuz gibi.
  • benim temel problemlerimden biri, verimli çalışma ile alakalı yaşamış olduğum sıkıntılardı. bunu nasıl aşmam gerektiği ile ilgili araştırmalar yaparken, twitter'da büşra kızıkadlı kişinin bu konu ile ilgili yazmış olduğu çok yararlı bir flooduna denk geldim ve sizinle de paylaşmak istedim.

    "internet ya da sosyal medyanın etkisiyle dağılan dikkatimiz verimli çalışma anlamında bize zorluklar yaşatıyor. sanılanın aksine bu sadece dikkati toplayamamak ya da odaklanamamakla alakalı değil. mevzu biraz daha derin.

    bunu son yıllarda bu konu üzerine yazılan birçok farklı kitaptan, konuşmadan anlıyoruz. benim bu konuda okuduğum en anlaşılır ve faydalı kaynak ise bu kitap oldu: (bkz: the productivity project)/ (bkz: chris bailey)

    kitaba göre,

    1-verimli çalışmak aslında derin çalışmak, odaklanarak ortaya anlamlı ve yaratıcı işler çıkarmak. bunun için gereken 3 temel bileşen var. zaman + enerji +dikkat. bu üçü bir arada gelmeden anlamlı bir çalışma bekleyemeyiz.

    2- günlük hayatımızda beynimizdeki 2 temel sistem bizi yönlendiriyor.

    limbik sistem—> emotional
    profrontal korteks —>logical

    yani bizi kontrol eden iki temel alan burası. yapmamız gereken işleri ertelediğimizde yani kaçtığımızda beynimizde bu 2 alan birbiriyle savaşıyor.

    3- limbik sistem dürtüsel olduğundan kolaya kaçmak ve yorulmamak istiyor (yani internette eğlenmek, sosyal medya, video izlemek, birileriyle yazışmak vs.)
    limbik sistemin sana ne kadar hakim olursa o kadar ertelemeci oluyorsun ve o kadar derin çalışmaktan uzaklaşıyorsun demek.

    4- önemli olan çok uzun saatler çalışmak değil. çalıştığın saati akıllıca geçirip yeterli dikkat ve enerjiyi sağlayabilmek. hatta diyor ki daha az çalışırsan daha odaklı çalışabilirsin.

    5-hayatındaki biological prime time (bpt)‘nı belirle. yani günün hangi saatleri en iyi verimle çalışabiliyorsun? sabah mı, gece mi, hangi saatler arası? bpt’ni belirledikten sonra o saatlerde nerede çalışacağını belirlemelisin. mekan da senin çalışman için uygun olmalı.

    6- mekanı belirledikten sonra, nasıl çalışacaksın, bu işin için ne kadar zaman gerekecek bunları da planlamalısın.
    yani bpt +uygun zaman+uygun yöntem.

    7-yapacağın işler için listeni mümkün olduğunca sadeleştir. önemli şeyleri büyüt, önemsiz şeyleri küçült.
    önemli işler için ayırdığın vakti arttır, önemsizler için azalt.

    8- seni en çok oyalayan şeyler ne? örneğin mail okuyup cevaplamak mı, bunu günün sadece belirli bir vakti yapmayı alışkanlık haline getir. sadece o satte o işle ilgilen.

    9-zihnini boş şeylerle doldurup yorulmasına engel ol. işlerini listele, alacaklarını, alışveriş listeni vs. not kağıtlarına yaz.
    küçük not kağıtları kullanmak zihninin yükünü alacak boş yere yorulmadığı için gerekli enerjinden tasarruf etmiş olacaksın.

    10-kendini dikkat dağıtıcılardan uzak tutmalısın. burada 20 saniye kuralını uygulayabilirisn. çalışmak için oturduğunda telefonunu senden 20 saniyelik uzakta bir yere koy, örn diğer odaya. dikkati dağıtan şeyler bizim farkında olduklarımızdan çok daha fazla. bunu unutmayalım.

    11-aynı anda birden fazla iş yapmak beynimizdeki dopamini arttırdığından kendimizi daha iyi hissettiriyor.
    bu yüzden buna daha çok meyiliyiz. ama asıl mesele çalışırken sadece tek bir işe odaklanabilmek ve o iş üzerinde tüm yoğunluğumuzla çalışabilmek.

    12- üretkenlik ve mutluluk birbirine bağlı, ne kadar üretirsen o kadar mutlu olacaksın, ne kadar mutlu olursan da o kadar üreteceksin.

    kısaca verimli çalışma alanında okumalar yapmak isterseniz bu kitap iyi bir başlangıç olabilir.
    8 ana bölümde verimli çalışmak üzere ne gibi yollar izleyebileceğimizi bunlar gibi adımlar sunarak örneklerle anlatıyor."

    kaynak
  • aktif dinlenme, verimli çalışmayı arttırır.
  • haluk tatar'a göre:

    --- spoiler ---

    verimli çalışmak için teknikler ( * seviyesine göre önem)

    1***) amacını bileceksin : örneğin : ben ingilizce öğreneceğim bir amaç değildir. ben konuşacak düzeyde ingilizce öğreneceğim bir amaçtır.
    2) düşmanları yok et : dikkat dağıtıcı herhangi bir şey. (arkadaş , telefon vb.)
    3***) zamanı doğru yönetme / planlı çalışma : günü planlayarak çalışacaksın, planlamayı arttırıp haftaya ve yıla göre planlayacaksın. duvar takvimi şart.
    4) beyaz masa tekniği : dahi insanlar gibi ders çalışmak istiyorsanız masanız tamamen boş kalmalı. sadece çalışman için gerekli malzemeler.
    5*) önceden gözat : beyni kandırmak için çalışacağınız her neyse önceden bir göz atmakta fayda var.
    6) multitasking , multiprocessing ( çoklu iş yapma !!).
    7) % 20 tekrar : dün çalıştığın konunun bugün çalışacağın vaktinin %20 sinin tekrar etmelisin. özellikle sözel dersler ve yabancı dil öğrenimi.
    8) anladığın konuyu birine anlatmayı çalış. anlatabilirsen bu konuyu öğrenmişsindir.
    9) kaynak çeşitliliği : birçok farklı kaynağı kullanmak sana fayda sağlayacaktır.
    10**) pomodoro tekniği : kanalda videosu var lütfen izleyip öğren.
    11) açken ve yemek yedikten sonra ders çalışma. yemekten sonra 1 saat ara verip sonra çalışmaya başlayabilirsin.
    12) türk dizileri izleme.
    13) haftada 1 gün kendine tatil ver. mümkünse dışarıya çık .
    14) tatil vakitlerinde yeni bir şeyler öğrenmek için kendine hızlandırılmış bir paket hazırla.

    --- spoiler ---

    video.
  • insanların uğraştıkları işi nasıl daha iyi yapacaklarını düşünmeye zaman harcamaları önemli bir fark meydana getiriyormuş. durup, nasıl daha efektif çalışacağını bulmaya çalışmak nihai verimi artırıyormuş.

    insanların işte daha çok zaman geçirdiği, ancak bu zamanın verime tahvil edilmediği bir çağda yaşıyoruz. ayartıcılar çok fazla ve sevmediğimiz işleri yapmaya çalışırken, kendimizle mümkün olduğunca az kalmaya çalışıyoruz.
hesabın var mı? giriş yap