• (bkz: yüz yüze)
  • on numara dizi olmak üzereymiş ama final yapmış keşke yapmasalarmış
  • cengiz aytmatov'un kısa ama çarpıcı hikayelerinden birisi.
  • motosiklette sürücü-artçı çifti olarak yol almak her bakımdan değilse bazı bakımlardan aşka, ilişkiye benziyor.. her iki kişi de yolda gördük yaşadıklarını birbiriyle paylaşmak istiyor, bağırarak da konuşsalar susuyormuş gibi sesleri duyulmuyor, anlaşılmıyor. yapılabilir bir şey değil. konuşma isteği, paylaşma isteği anormal değil normal, sadece olabilir değil. örneğin artçı gevşemek kendini bırakıp uyumak isteyebilir; sürücü sürmeyi bırakıp artçıya sarılmak isteyebilir. onlar da olmaz. arkadaki uyuyamaz, öndeki gidonu bırakamaz, tam istediği gibi sarılamaz. kaşıklama sarılışabilirler, yüzyüze veya bacak omza yapamaz, yataktaymış gibi kucaklaşamazlar. en iyi aşk yolculuğunun bile duygularımıza ters ve yetersiz gibi geldiği durumlar olacaktır, anımsayın. bu nadir aksilik değil, kural. ikili birbirlerinin bedenlerine dokunabilirler, körebe gibi, görülme garantisiyle değil duyulma hissedilme umuduyla olur. herkes dokunup sarılmayı kendi önünden ve olanağından sürdürür, karşılıklılık ve eşitlikten emin olunamaz. motorun aldığı hız ilişkideki ortak duygu genliği, yüksekliğidir. yeterliyse yolculuk sürer, değilse yavaşlamanın peşinden ya durma ya devrilme gelir. aşırı hızın da kendi riskleri vardır. her yolculuk ve çift sürüşü kendine göre. ilişki bitimi veya yeni evreye girişi, durmak, devrilmek veya mola ile benzeşebilir. belki tipik duygu yelkeniyle gitmeyen ilişkiler motor yolculuğuna benzemiyordur. hatta motordan iyisi tandem yamaç paraşütü gibi olan ilişkiler de vardır. uyuşturucu katkılı mıdır onlar ne bilemedim. veya aynı aşkın bir başka benzetimi de sayılabilir. benzetme bu alemlerde hatasız olmaz, hatalı da sayılmaz. (bkz: aşk motoru)

    (bkz: yüz yüze/@ibisile), yüzbeyüz
  • cengiz aytmatov'un birbirinden etkileyici hikayelerinden birisi.

    bir aytmatov klasiği olarak ikinci dünya savaşı dönemi orta asya sovyetlerinde geçen bir trajediyi anlatıyor.

    --- spoiler ---

    ismail hareketleriyle, davranışlarıyla, bencilliğiyle nietzsche'nin zerdüştünü çok andırıyor.

    o gibi münzevi ve vahşi bir hayat yaşıyor ve sadece kendi hislerine odaklanıyor.

    ineği çaldıktan sonra, seyde'ye: "kendi çocuğunu başkalarının çocuklarından daha mı az düşünüyorsun." diyerek ucuz bir manipülasyon denemiş, yaptığı korkunçluğu sanki karısı ve çocukları için yapmış gibi göstermek istemişti.

    halbuki koca ineği kendi yemiş ve karısına bir parçacık et getirmişti.

    karısını ve çocuğunu da pek düşündüğü yoktu aslına bakılırsa, onlarla birlikte uzaklara gitmek istiyordu çünkü böylesi daha iyi hissettirecekti.

    sırf daha iyi hissetmek uğruna kendi karısını bile öldürebilirdi. çünkü bazı insanların tek düşündüğü nasıl daha iyi hissedebilecekleridir. bunun için yetimin hakkı olan süt ineğini kaçırıp öldürmeyi de kucağında kendi çocuğunu taşıyan biricik eşlerini öldürmekte tereddüt etmeyi de kabahat olarak görmezler. hep vicdanları rahattır.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap