• bulanık zihne berraklık getirir. gömülmüş duyguları odaklayarak duygusal acıyı azaltır.
  • bursa'nın mustafakemalpaşa ilçesinin bir köyü.
  • hadise özet olarak şudur:

    afö adlı bir güzide şirket, mustafakemalpaşa ilçesinin tarımsal üretim yapılan güzeller güzeli çördük köyü civarında yakıcı bir tesis kurmaya niyet etmiş. bu tesiste yakılması planlananlar neler?

    sanayi atıkları ile tıbbi atıklar.
    bu atıklar yakılırken tesisin bacasından çevreye neler fışkıracak?
    “furan, dioksin ve benzeri envai çeşit ağır metal.”
    yine bu tesisin faaliyeti neticesinde muhteviyatında bolca ağır metal barındıran tonlarca kül birikecek.
    sonra o küller yağmur suyuyla birlikte toprağa karışacak.
    oradan tarım ürünlerine, oradan da direkt insan metabolizmasına…
    tesise karşı duran tıp adamlarının verdiği bilgiye göre, bu tip ağır metallerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri saymakla bitecek gibi değil.
    işin en hazin olan boyutu ise,
    hormon haklayıcı bu ağır metallerin en çok da kadın ve çocukların sağlığını tehdit etmesi.
    heyhat!!! erkek egemen toplumun erkek egemen atık yakıcı tesisi bile gelip kadın ve çocukların dünyasının üzerine karabasan oluyor ya… ben daha ne diyeyim!
    bu harikulade tesisin faaliyete geçmesi halinde geniş çaplı bir bölgede kadın nüfusunu bekleyen potansiyel riskler özet olarak şunlar:
    meme kanseri, kısırlık ile erken ve sakat doğumlar…
    (bilhassa) kız çocuklarda muhtelif kanserler, beyin ve sinir sistemlerinde gelişme bozuklukları, zeka geriliği ile öğrenme bozuklukları… gerçi bu meretlerin erkek nesli üzerinde de (evlerden uzak!) olumsuz tonla etkisi bulunmakta, ancak hedef kitle esas itibarıyla kadınlar ve çocuklar…
    gelelim,
    tesisin yapılmasına canla başla karşı duran çördük köyünde dün yaşanan emsalsiz direnişe… uzun yıllar var ki, bursa böyle bilinçli bir karşı duruş görmedi.
    çevre köyler, mustafakemalpaşa ilçesi ve bursa’dan gelen çok sayıda destekleyicinin katılımıyla köy meydanı hıncahınç dolmuş. (kimler yoktu ki… chp’nin mustafakemalpaşalı eski milletvekili mehmet küçükaşık, chp pm üyesi ali nihat irkörücü ile il yöneticileri, sivil toplum örgütleri ile meslek odalarının temsilcileri…)
    köyün kadın ve çocukları almışlar ellerine,
    “çernobil’e hayır.”
    “doğamızda işgalci ve topluca ölmek istemiyoruz.”
    “çöpten gelen hizmete hayır.”
    yazılı pankartları, hepsi sloganlar eşliğinde eylemde.
    hele içlerinde, eli bastonlu, öyle cabbar bir kaniye nine var ki…
    o cesur kadın, bastonunu sallayarak,
    “köyümüze yamuk yapanı affetmeyiz” dedikçe kalabalık coşuyor.
    o meydan okudukça köy meydanı aşka geliyor: “anamızı da alıp karşılarına geçeriz.”
    derken,
    78 yaşındaki remzi dede ile kesişiyor yolumuz .
    “eğil bak sana ne söyleyeceğim” dercesine bir işaret çakıyor.
    eğilip remzi dede’ye kulak veriyoruz: “biz aslında çok misafirperver bir köyüz. ama vicdanlarına susturucu takanları nasıl karşılayacağımızı da iyi biliriz.”
    kaniye nine’den sonra remzi dede’nin de boynuna sarılmak istiyor insan.
    “köyümüzü yok edemezler” diye (timsah gözyaşını ziyadesiyle gördüğümüz için şu hayatta, ayırım yapmasını da biliriz icabında.) olanca acısıyla ağlayan o yaşlı insanların, (bak söz verdiğim gibi adını yazıyorum.) köyün minik eylemcilerinden ezgi’nin ve tüm diğerlerinin boynuna sarılmak istiyoruz. onların, tüm teşebbüs sahiplerinin de önünde saygı ile eğilmelerini gerektiren bu tavrı bana-bize bergama köylülerinin mücadelesini çağrıştırıyor.
    sonuçta,
    sağlıklı bir çevrede sağlıkla büyümek ve öyle kalmak, o köyün çocuklarının da vazgeçilemez ve vazgeçilmesi teklif dahi edilemez en temel, en insani hakkı…
    bu koşullarda, yani bahse ve eyleme konu olan tesisin çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri, bilimsel veriler ışığında bu denli aşikar iken, hiç kimseciklerin,
    remzi dede’nin sözünü ettiği o susturucuları vicdanlarına takarak harekete geçebileceğine ihtimal veremiyorum.
    varsın o atıklar kendilerine, insan sağlığını birebir tehdit etmeyecek şekilde, bir başka yerde, bir başka yakıcı tesis bulsun.
    burada öncelikli olarak sözüm, tek kelime dahi konuşturulmadan ve ne yazık ki yuhalanarak köyden gönderilen il çevre ve orman müdürlüğü, çed ve planlama şube müdürü talat müftüoğlu’na…
    siz, muhtemeldir ki o arbede esnasında köyün yaşlılarının döktüğü gözyaşlarını göremediniz.
    biz gördük.
    hiçbir raporun olamayacağı kadar gerçektiler.

    kaynak :http://www.olay.com.tr/…hp?git=koseyazilari&id=3298
  • anadolu'da olmamış armuda verilen ad.

    (bkz: http://lh4.ggpht.com/…aati/lkdrb0wqxw0/pict1193.jpg )
  • çörtük diye de geçer.
  • aynı zamanda çankırı'nın çerkeş ilçesine bağlı bir köy.
  • yaklaşık olarak ahlat ile aynı şey olan yaban armutu. meyveleri ufak tefek, eciş bücüş şeylerdir lakin son derece lezzetlidir. yüksek yerlerde eylül sonu-ekim sonu arasında yenecek kıvama gelir.
hesabın var mı? giriş yap