• michelle pfeiffer ve jessica lange`in gecmislerindeki o karanlik olayi hatirladiklari sahne sinema dunyasinin klasikleri arasina girmeliydi olmadi. bu film arada kaynadi gitti. cok hassas bir yapim var haksizliklara dayanamiyorum. yine sinirlerim bozuldu, sanirim aglayacagim.
  • bir king lear uyarlamasıdır aslen.
  • jane smiley'in yazmis oldugu bu shakespeare uyarlamasi romanin pulitzer odulu kazanmisligi da vardir..
  • gölgede kalmış kimi şeyler dışında güzel kitap.

    --- spoiler ---
    babanın delirmesi biraz üstünkörü geçilmiş sanki, belki anlatıcı olan büyük kız o sırada ondan uzaklaştığından ve aniden hatırladığı geçmişteki karanlık olayın etkisinde olduğundandır ama babanın delirmesi olayı çok ani ve komik geliyor insana.

    --- spoiler ---
  • jennifer jason leigh, jason robards, colin firth ve keith carradine gibi isimlerin rol aldığı 1997 yapımı bir film. jocelyn moorhouse yönetmiştir bunu.
  • bu güzel filmin en acı yeri umutla bitmesidir bence..
  • bu film öyle ki ben de pfeiffer ı tanıyosam burada kendini oynuyo rol filan yapmıyo. evlenseydi tam böyle bir anne olurdu işte bu kadın.
    aşağıdaki sahne iç yaralar. kanser hastasıdır michelle,

    --- spoiler ---
    babam için ödediğim bi göğüs yarım kilo eder bu da etimin degeri işte. bu hayattaki tek başarım nefret edebilmek, affetmemek. üzgün olmayacagız üzgün, ölene kadar kızgın.
    --- spoiler ---
  • bir king lear uyarlamasında hikayeyi apayrı bir yerden bambaşka şekilde göstermenin mümkün olduğunu anlatan film. zira her zaman hain evlatlar ile fedakar, masum ebeveynlerin maceraları şeklinde ilerlemiyor hayat.

    --- spoiler ---

    bazı filmlerin yapımı için yola çıkarken kocaman konuları öğütmeye azmedilir. ancak günün sonunda dağınık ve ne söylediği belli olmayan, söylemek istediğini pek de ifade edememiş gibi görünen sahneler silsilesi çıkar. ancak bu film filmlerde konu edilmeye çok alışık olmadığımız bir kaç olay üzerinden ilerleyen sahneleri ile ile yine de çok bünyenin bam telini titretmiştir kanımca. en azından bir tanesini biliyorum.

    asla affedilmezi affetmemek üzerine düşüncelere gark etmesi bile önemlidir. rose üzülmek ve zayıf olmak yerine sinirlenmek ve güçlü olmayı seçer. ancak bu seçim onu baştan kaybetmeye yöneltir. böyle olduğu için kendini kandırmayı seçemez. gerçek olandan kaçacak bir alan bırakmamıştır kendisine. kötü olanla mücadele edecektir. babası çiftliği kaybettiğinde ona " ben kazandım, sen kaybettin" diyecek kadar nettir, kin ile doludur ve kendini güçlü olmaya zorlamıştır.

    eğer bize zarar verenler bu yaptıklarından pişman bile değillerse bize ne oluyor ki onları affetmeye girişiyoruz ki der, dış ses. yönetmen bu noktada her türlü izleyiciyi düşünmüş bir kere de mesajımızı hoparlör ile ilan edelim hissine kapılmıştır.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap