• faruk başkanın eşi dostu akrabası yorum yapıyor sanıyorum bu başlığa. önceki videolarını da izledim. bu seviyede ki bir diplomat için ingilizce seviyesi yeterli değil.
  • sözlüğe, sözlüğün son dönemde büründüğü şekle ve ayrışmalara dair ciddi veriler sunan konuşmadır;

    evet; sözlüğün çoğu yazarı karşı cenaha ait olduğunu düşündüğü bireyler ve verdikleri açıkları gördüğü an arka plana bakmadan eleştirme eğiliminde; bu bir öfkenin dışavurumu...

    ancak,

    bir bireyin bir işi "siz"den daha "iyi" yapıyor olması onu o işte "iyi" kılmıyor; örneklemek gerekir ise, siz çok kötü şarkı söylüyor olabilirsiniz, bu da sizden görece daha iyi ancak eğitilmiş ve/veya yetenekli kulaklara "karga gibi" tınlayan birini iyi şarkıcı yapmıyor. burada şöyle bir husus da var; bizim ülkemizde sanat okulları vanderbilt, curtis veya eastman değil; kıymetli mezunları olabilir ancak her bir mezun da "bülbül" değil...

    hassas yazarların uyarıları doğrultusunda sayın kaymakçı'nın daha önceki konuşmalarını da dinledim; ingilizcesi, bugün binlerce özel okulun gelenek haline getirdiği "model united nations", "debate team" gibi sosyalleşme aktivitelerinde liseli çocukların konuştuğu ingilizce'den pek de farklı değil. ingilizce'sinin sizinkinden iyi olması onu "ingilizce'ye hakim" yapmıyor özetle...

    eğitimi ve kariyerine işaret eden arkadaşlara da şöyle karşı çıkmak zorundayım; yabancı bir dil "sular seller gibi" öğrenildikten sonra dahi o dili konuşurken kendi dilinizden bir tortu kalır; bazı sesleri çıkaramaz veya yanlış çıkarırsınız; konuşmanızın yazılı metni "kusursuz" ve bir ingiliz'in ağzından çıkmış gibi gözükse de öyle tınlamaz; bunda bir sorun yok; "native" gibi konuşmak bir müzik kulağı, duyduğunuz sesleri taklit etme yeteneği ve çok zaman gerektirir. ancak 20 seneyi aşkın sürede, mesleki olarak dili sahiplenmek zorunda kalmış, dile sıklıkla "maruz kalmış" bir kişi olarak, sayın kaymakçı bir arpa boyu yol katetmemiştir. en azından kulağımız, kullandığı kelimeler bunu söylüyor. ingilizce maalesef, hala 90'lar anadolu lisesi "iyi öğrenci" seviyesinde...

    bunu "muhalif" bir yerden şu şekilde destekleyeyim; dış işleri bakanımız sayın mevlüt çavuşoğlu'nun ingilizce verdiği mülakatlarda diline yerleşmiş bir "orta doğulu" aksanı hakimdir; ancak konuşmalarının transkriptleri ziyadesiyle esnek ve tatmin edicidir.
  • pırepey pırıpırey pirıpır hıhıhıhı
  • vikipedia 'nın, eğitimi kısmında aşağıdaki bilgileri verdiği başkanın ingilizcesidir. yetersiz olmasından ziyade yorgunlukla alakalı bir dil sürçmesi olduğunu düşünüyorum. hemen de şaaapmamak lazım.

    ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi iktisat bölümü'nden 1988 yılında mezun olmuştur. devlet bursuyla 1989-1992 yılları arasında strazburg üniversitesi'nde ab araştırmaları ve londra ekonomi okulu'te ab ekonomi mastırı yapmıştır. kaymakcı ayrıca, 1999-2000 yılı eğitim döneminde avrupa komisyonu bursuyla college of europe’ta ab politikaları mastırı yapmıştır.
  • faruk kaymakçı'nın başka bir konuşması:
    link

    özgeçmişi sağlam, ingilizcesi fena olmayan bir diplomattır. tabi bir mevlüt çavuşoğlu ya da gülnur aybet değildir.
  • ab başkanı büyükelçi faruk kaymakçı yine döktürmüş. şakır şakır ingilizce konuşuyor.
  • olm olur öyle arada.. koca büyükelçinin ingilizce bilmeyecegini hiç sanmıyorum.

    muhtemelen dili sürcmüştür. benim ana dilim türkçe olmasına rağmen bazen boşluğuma denk gelip kekeledigim anlar oluyor mesela
  • lan çüksüzler önce adamın bir özgeçmişine bakın da sonra konuşun. az daha ben de atlıyordum liyakat diye. ayrıca 94te girmiş dışişleri bakanlığına. çomar olmayın. araştırıp kendi aklınızla karar verin. aklınızı birilerine peşkeş çekmeyin. siyasi partilere satmayın. ideolojilere kanmayın. hayat siyah beyaz değil.
  • ben bu ingilizce ile dışişlerine başvuru yapsam ve bu insan beni değerlendiren grupta yer alsa herhalde her türlü rencide edici sözle beni kapı dışarı ederler, bir daha da oranın önünden geçirmezler.

    çomarlar da bunu savunmak için kırk takla atıyorlar. çok ilginç.

    eğer sen türkiye'yi orada temsil ediyorsan, kusura bakma birader, adam gibi ingilizce konuşacaksın. sarı çizmeli mehmet ağa'yı oturtmadılar o koltuğa. yok şuydu, yok buydu, yok oradan getirdik, yok buradan götürdük diye kimse savunmasın şu rezilliği.
hesabın var mı? giriş yap