• canını sevdiğim adam.
    dünyanın en kıymetli erkeği.
    baba da canın ta kendisi aama abiye anlatabiyosan herşeyi en az onun kadar kıymetidir.
    kuşak farkı olmadan olduğu gibi söyler yüzüne herşeyi. ama seni sever de.
    küçükken seni öldürmek istediğim için çok özür dilerim.
    sonunda sana apaçık tüm derdimi anlatabildiğim için. beni anladığın tarafsız değerledirdiğin için.
    kardeş candır. candan ötedir bazen. metanet verendir.
  • insanın anlık ve sonra uzun bir süre mal gibi hissetmesine neden olan kişi.
    arabayı park etmişiz, karşıya geçip eve gideceğiz, ben ve 2 abim. yol dar. tam biz arabanın öbür tarafına geçtiğimizde başka bir araba yoldan geçiyor.bizde üçümüz sıraya girmiş bizim arabaya yaslanmışız, diğer araba geçsin diye bekliyoruz.* tam o sırada abinin biri "dikkat" diye asker tekmili verip bize istem dışı selam çaktırmıştır. önümüzden geçen arabanın şöförü ve iki kişiyi mal etmiştir. sonrasında gülmeler, ana babaya anlatıp onlarla gülmeler, eşe dosta anlatıp onlarla gülmeler. yeni bir icraat gerçekleştirene kadar mal gibi hissetmenizi sağlar, insanı asosyal yapar.
  • tam yirmi dört mevsim büyüktür.
    ne diyeceksin!

    söz söylesen olmaz, söz söylese başka.
    boşuna telaşlarda kendini yormasa..
  • bazen küçük dünyam, iyim dese kafi geliyor.
    en küçük kardeş olarak tribi sizin atmanız lazimken bir trip atar kala kalirsiniz. tam kalbiniz kırılmış telefonu kapatıyorken kardeş payını izledim der. bize benziyor bu deliler.
  • sanırım şu hayatta sahip olduğum en kıymetli ünvan.
  • abi ya genelde mesafeli durur benim ki. bir de tek kız kardeş olunca abiliğin gözüne vuruyor kendisi.

    küçükken mahallede başkası dövmeden önce kendisi döverdi misal beni öyle de sahipleniciydi. yaş ilerledikçe sessizce korumaya, arkadan takiplere başladı. ama sessizce ve hissettirmeden. gerçi ben bilirdim ama abim yine de sessizdi. hatta sevdicekle beni kafe de ilk elele gördüğünde ben telaş yapmış, yeni yetme 19 yaşında hallerimizle elimi ayağımızı nereye koyacağımızı bilememiştik. masadaki sigarayı sevgilim benim önüme, ben onun önüne itip durmuştuk. abi ya delice telaş olmuştuk. ama o yine abiliğini yaptı "meşhur çocuk sensin demek" dedi. o ayrı bi hikaye tabii. neyse;

    kız çocuğu için baba yaslandığın dağ ise, abi gölgesinde dinlendiğin ağaçtır. hayatta ki en büyük örnektir. her daim gurur duyulandır. yeri her zaman bambaşkadır. allah başımızdan eksik etmesindir. kız kardeşler abilerini çok ama çok sevmektedir.
  • benden 1 yaş büyüktü.

    bir elmanın içerisindeki iki kurt gibiydik. o yedi aylık doğmuştu, ben de biraz daha erken geliştiğimden aynı boydaydık. herkes bizi ikiz zannederdi. oysa o abimdi benim. annemin ördüğü enine çizgili mavi kazaklarımızı giyinirdik. sabahtan akşama kadar futbol oynardık, boğuşurduk. en iyi arkadaşımdı. başka arkadaşlarımız da vardı şüphesiz ama biz hiç ayrılmazdık birbirimizden. tren raylarında başıboş dolaşırdık bazen. çenesinde gamze vardı, arkadaşları bu yüzden ona turgut özal derdi.

    çok başarılı, düzenli, tertipli, saat gibi bir çocuktu. ben biraz daha sarsak ve dengesizdim. babam hep onun okuyup "hakim" olacağını söylerdi. benimse "hırsız, suçlu " olacağımı, abimin beni hapse tıkacağını filan söyler, gülerdi. gülerdik. hiç alınmazdım. kızmazdım. ikimize aynı ayakkabıdan alınırdı. ben 2 ayda ayakkabıyı parça parça ederdim, o ayağına küçülene kadar eskitmezdi. keza ikimize alınan bisikletlerden tabii ki ömrü daha kısa olan benim bisikletim olurdu. he-man' daki he-man oysa ben olsa olsa hayvan adamdım ve dünya güzeli she-ra gibi kızlar ona layıktı bence.

    sonra birgün sene 1991'de yani o 12 ben 11 yaşımızdayken ailecek seyahat ettiğimiz minibüs takla attı. ben sadece omzumda bir sıyrıkla atlattım kazayı. abim, minibüsün altına sıkışmıştı, nasıl ve nerden görebildiğimi bilmediğim ayağına sarılıp dakikalarca kurtarılmasını bekledim. nafileydi. orada ölmüştü benim yeşil elma kokan abim. dünya başıma yıkılmıştı. bir daha ağaçlara dadanıp erik koparamayacaktık, kartopu oynayamayacaktık, teyzemlerin ineklerinin yeni doğacak danalarını sevemeyecektik, birbirimize şut çekip top oynayamayacaktık, yukarı mahallesinin piçlerine karşı beraber kavgaya giremeyecektik, hiçbir zaman bir kıza sarılamayacaktı, çizgi film izleyemeyecekti, çiçek koparamayacaktı, bir daha abim olmayacaktı. diğer yarım ölmüştü. bu dünyada tek başıma kalmıştım. onun sınıfındaki arkadaşlarını ne zaman görsem ağlayarak onlardan kaçtım. onu hatırlatan ne varsa hepsinden ağlayarak kaçtım. annemin karnında 9 ay sabredemediği gibi bu dünyada çok bekleyememiş, erkenden terketmişti bizi. paslı bir çivi çakılmıştı sanki kalbime. bir daha iyileşemedim o günden sonra. dünya nasıl da acımasız bir yerdi. yeni anlıyordum.

    ben asla onun gibi başarılı ve tertipli, düzenli olamadım. hep savruk yaşadım. hep nakavt olmamak için sallandım durdum.

    sonra büyüdüm ben, onun yaşayabildiği yılların çok fazlasını yaşadım. abimken kardeşim gibi oldu. suçsuz günahsız bir çocukken ölmüştü. hayatıma giren her kızı biraz da onun için sevdim. her meyveden biraz da onun için yedim. bisikletimize onun için bindim. tabiatın her güzelliğine biraz da onun için baktım. sonra daha çok büyüdüm. hırsız ya da suçlu olmadım, biraz da abim için "hukuk" okudum ama asla onun gibi asil ve başarılı olamadım.

    tam 23 sene olmuş onu kaybedeli. bir gün bile onu unutmadım. yerine kimseyi koyamadım. bugün bile sokakta oynayan 2 erkek kardeş görsem gözlerim dolar. omzumdaki sızı aradan yıllar geçse de hiç dinmedi. ondan bana, kendimi sahici bir cennette sandığım sonsuz çocukluk hatırası ve üzerimizde mavi kazaklarımızla karlı ve güneşli bir günde kısılmış gözlerle objektife baktığımız fotoğrafımız kaldı.

    not: serserilere adanmıştır.
  • annemin benim için doğurduğu. böyle müthiş bi zamanlama böyle müthiş bi adam olsun pes yani. hayır hep söylerim annemle babamın en büyük başarısıdır kendisi.

    şu hayatta en sevdiğimdir ötesi olmaz. telefonu açmaması bile sizi anne moduna sokar, aklınızdan binbir felaket senaryosu geçmesine neden olur. ( tabi sonra soğursunuz kendinizden o ayrı *)

    dün bir telefonu kapalı diğeri cevap vermiyor diye böğrüme oturan öküz hala kalkmış değil. öyle garip bir şey. binbir senaryonun yanında aklınızdan allah onun acısını göstermesin, önce beni alsın dersiniz.

    annemi onun kadar öpmemişimdir ya da derdimi anlatmamışımdır. o benim küçük babam. bende emeği anlatılmaz.

    bi tek abim olsun yeter bana. öyle bir duygu.
  • ne kadar kavga etseniz de yerine başkasını koyamadığınız , birkaç gün bir yere gitse özleyeceğiniz ama ona çaktırmayacağınız , ne kadar kızsanız da bir özrüyle barışacağınız insandır. pek sarılmasam da sarıldığımda çok mutlu olduğum insandır abim. her halta mal mal güldüğüm , onunla kahkaha ataren karnımın ağrıdığı insandır. o olmasa bir yanımı hep eksik hissedeceğime de eminim. iyiki varsın abim. her ne kadar abi kelimesini garip söylesem de ona söylemekten bıkmam hiçbir zaman.
  • abi çocukluğun en güzel yıllarının kahramanı, dünya'da asla yalnız kalmayacağınızı bildiğiniz baba yarısı demektir.
hesabın var mı? giriş yap