• ağlamak isyandandır, umut barındırır. susmak vazgeçiştir, ne isyan, ne de umut kalmamıştır.
  • ağlamak, umudun sona erişidir.
    susmak, 'belki'dir.

    ağlamak, zehri akıtmaktır.
    susmak, zehre olan ihtiyaçtır.

    ağlamak, sondur.
    susmak, ortadır.

    ağlamak, kabullenememektir.
    susmak, kabullenmemektir.

    ağlamak, tepkidir.
    susmak, beklemektir.

    ağlamak, çaresizliktir.
    susmak, çare değildir.

    ağlamak, ağlamaktır.
    susmak, ağlamayı ertelemektir.

    şimdi düşününce, pek bir fark yok sanırım aralarında. yani var da, aynı bütünün parçaları işte. önce suslur, sonra dayanamayıp ağlanır. sonra susulur, sonra ağlanır, sonra susulur, sonra ağl...
  • size ağlamayın demicem, çünkü bütün gözyaşları dışardan akmaz.(bkz: gandalf)
  • susmak, gözyaşlarını içeri akıtmaktır; ağlamak, dışarı..
  • ağlamak, acı karşısındaki suskunlukların yarattığı bulantıyla kusmaktır.
  • susmak, yakında gelecek fırtınanın rüzgarıyken, ağlamak o fırtınadan sonra yağan yağmurdur.
  • aslında olmayan farktır(!). her ikisi de tepkilerin en içseli ve en babasıdır. kardeştirler adeta. susunca ağlanır; ağlayınca susulur. böyle eklenip dururlar birbirlerine. ha içine ağlamışsın, ha dışarı susmuşsun. hepsinin sonu, acıdır en nihayetinde. başlangıcı olduğu gibi... *

    (bkz: dünyanın en berbat üçlüleri)
  • susmak, ağlamaktan daha güçlü durmayı ve hatta daha çok acı hissetmeyi beraberinde getiren bir eylemdir. hissettiği acıyı, üzüntüyü gözyaşı akıtmadan yaşayan kişi tüm sıkıntıları içine atmakta ve sessizliğini koruyarak hissettiği duyguya daha da yoğunlaşmaktadır. sonuç olarak diyebiliriz ki bizce vöğg acı çeken insanın bunu bir şekilde kendine yakın hissettiği bir insanla paylaşmasını ya da acının en saf göstergesi olan gözyaşlarını kendinden, kendi sağlığı için, sakınmamasıdır.(ara: vöğg)
  • gerçek acı dilsizdir.
  • ağlamak,
    göğsüne saplanan bıçağı tutup çıkarmak gibidir.

    susmak ise,
    onu çıkaracak gücü bile bulamamak..

    ellerim kan içinde.
hesabın var mı? giriş yap