• ankara'nın broadway'i.

    her oyuncu bu sahnede oynamak ister. her rejisör oyununu bu sahne için yaratmak ister. sahne tasarımcıları için tartışmasız, muhteşem bir deney alanıdır, hayal güçlerinin sınırlarını zorlar.

    akün'de oynayan oyunlar en iyi oyunlar değillerdir belki ama devlet tiyatroları'nın vitrini burasıdır.
  • yillar once ortaya attigim tezin gerceklestigini gosteren yapi.

    soyle ki, akun bir sinema olarak oldukca vasifsizdi(r). perdeyle orantisiz bir salon, oldukca rahatsiz koltuklar, cok basarisiz olan taban egimi boylece perdeye bakmak icin bitap dusen boyunlar seklinde zuhur eden sinema salonu, dekorasyon acisindan bir saheserdir gozumde. karanlik salona ve misir patlagi gicirtilarina kurban giden ic mekan bir cevherdir aslinda.

    akun'un kapatilacagi daha ortaya atilmamisken, zaten sinema izleyicisinin supermarket sinemasina dogru kaydigini, hem de mimari olarak bir tiyatroya daha cok benzemesinden dolayi bu yapinin tiyatro olmasi gerektigini gorebilen ben, sesimi duyuramamistim.

    neyseki dunyada en az benim kadar zeki ve ongorulu insanlar var...
  • ankara'da en sevdiğim sahne.
    şatafattan uzak.
    mesela şinasi sahnesine giderken şık olmam gerekiyormuş gibi hissediyorum, büyük tiyatroya giderken nerdeyse balerin papuçları alıp onlarla gidicem, küçük tiyatro desen hürrem kıyafetleri giysem bile sırıtmaz gibi. stüdyo sahneye giderken yalan yok altıma koymak için bi minder mi götürsem acaba falan diyorum.
    ama akün öyle mi, aküne pofuduk pijamayla falan gidesim geliyor. evime değil de evinde çok rahat edeceğim birine gidiyormuşum gibi, bana sürekli sıcak şeyler içiren, portakallı kek yapan...
    sen şurada takıl ben bi markete gidip geliyorum deyip yalnız kalmama müsade eden birinin evi gibi.
    bilet alma savaşında önlerden yer almaya çabalamadığım tek sahne. eğimi öyle güzel.
    en önden yer bulduğumda oyunun o kadar içinde oluyorum ki tanıtım broşüründe ismimi arıyorum. *
    zaten en sevdiğim muhitte, çok seviyorum çok.
  • (bkz: şinasi sahnesi)nin arkasıdır. içeriden aralarında bağlantı var mı merak ettiğimdir. son olarak da konum olarak şinasi ile birlikte en sevdiğim sahnedir. (bkz: cüneyt gökçer), (bkz: irfan şahinbaş) hatta (bkz: oda tiyatrosu) vs. de bir oyun olduğunda üşeniyorum cidden ama akün' ü sanki elimin altındaymış gibi hissediyorum.
  • şinasi sahnesi ile birlikte ankara'nın en önemli kültür mekanlarından birisidir.
    sinema olarak uzun yıllar kullanılmıştır.
    ama o da şinasi sahnesi gibi satılmıştır.

    bu ülkedeki herkes ve her şey gibi...
  • uzun boylu tiyatro severlerin, "arkamdakiler sahneyi görebiliyor mu acaba?" kaygısı yaşamadan rahatça oyun izleyebildiği birkaç tiyatro salonundan biridir.

    düz oturma düzeninin olduğu sahnelere inanamıyorum zaten. hele yeniyse.
  • vestiyer görevlilerinden ayak bileğinde dövme olanına bayıldığım, devlet tiyatroları'nın neden türkiye'nin en önemli kuruluşlarından biri olduğunu gösteren sahne.
  • erkek tuvaletlerinde yer alan pisuvarların, hacim itibariyle, akıllara 'acaba bunları insan için mi yaptılar?' sorusunu getirdiği sahne. hayır, gördüğüm kadarıyla oyuna kenyadan yoğun talep de gelmiyor. ayrıca, kapısız alafranga tuvalet konseptinin açılım yaptığı yerdir burası.
  • tadilat yapıldıktan sonra bol ödüllü "ayaktakımı arasında"yla açılışı yapılan, yeni hali çok güzel olan tiyatro sahnesi.
hesabın var mı? giriş yap