• george moore'un the singular life of albert nobbs isimli kısa öyküsünden sinemaya uyarlanan filmin başrollerinde, aaron johnson , mia wasikowska ve jonathan rhys meyers olacak. farklı kaynaklarda glenn klose olacak diye belirtilmiş ama imdb daha güvenilir duruyor.

    filmde glenn close erkek rolünde olacakmış ve close'a göre çok orijinal bir senaryoymuş. kamera arkasında gabriel garcia marquez'in oğlu rodrigo garcía olacakmış.
  • glenn close'un oscar'a oynadığı*, trailerı çok etkileyici görünen film.
  • glenn close performansı için bir kerelik seyredilebilecek, ama çok akılda kalıcılığı olmayan ve bir gün mutlaka yeniden seyretme isteği doğurmayan bir film. senaryosunun çizdiği yolun son derece sıradan olması en büyük sorunu bence. açıkçası glenn close'dan damages ile çok daha iyi bir performans izlediğim için bu filmdeki oyununu öyle çok şahane bulamadım. tipik "kim oynasa ödül şansı artar" rollerinden biri aslında. geçen sene de aynı böyle bir rol ile ödülün kapıldığı hatırlanırsa ödül şansının meryl streep'ten daha yüksek olduğu sonucuna ulaşabiliriz gerçi.

    --- spoiler ---

    ancak, glenn close akademi ödülünün meryl streep ile birlikte önde giden adayı olarak görülüyorsa bu performansla, hubert rolüyle son derece eşdeğer bir iş çıkaran janet mcteer da en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü alsın götürsün derim ben. gerçi onun da bir kadın olduğu hemen tahmin edilebiliyor olsa da bence glenn close'dan çok daha inandırıcı bir "erkek" olmuş kendisi.

    albert pek sevebildiğim bir karakter olmadı. ona yapılanlar karşısında üzülsem de garip hareketleri (özellikle hubert ile ilk kez yatağa girdiğindeki) ve sürekli kendi kendine konuşmasıyla son derece garip bir karakter olmuş. kadınların da çalıştığı bir yerde neden kendi olarak iş bulmayı tercih etmediğini de anlamadım açıkçası.

    film, oyunculuklar sayesinde, albert ve hubert'ı ilk kez elbiseyle gördüğümüzde özlerine dönen iki kadını değil, elbise giymiş iki adamı izliyormuş hissiyatını yaratabiliyor. yani bu konuda bir başarı söz konusu. karakterler tutarlı ve bir süre sonra içinde kaybolabileceğiniz şekilde resmetmişler. bir süre sonra "glenn close'un erkek kılığına girdiği film" olarak izlemeyi bırakıp ötesini görmeye başlıyorsunuz. işte o başladığınız noktadan çok da ötesi olmadığı için film beklentileri karşılayamıyor.

    mia wasikowska çok nefret edilesi bir kadını, aaron johnson çok nefret edilesi bir adamı; ama özünde kendilerini kurtarmaya çabalayan çaresiz insanları oynadıkları için zaman zaman kızgınlıkla, bazen de anlayışla izleyeceğiniz iki karakter yaratmışlar.

    --- spoiler ---
  • büyük ihtimal glenn close'a oscar'ı getirecek filmdir.
  • duyduğumda bana hiçbir şey ifade etmeyen adam mı kadın mı,,film mi,oyun mu her ne haltsa işte
  • 31. uluslararası istanbul film festivali programında da yer alan ve biletleri tükenmiş filmdir. ilginç konusu olan bir film, daha önce yazılmış: yaşamını kolaylaştıracağı düşüncesiyle erkek kılığına giren irlandalı bir kadın günün birinde aşık olur ve olaylar gelişir.
    "a man with a secret, a woman with a dream" tümcesiyle film özetlenmiş aslında. beklentilerinizi yüksek tutmayın derim. konu bakımından ilginç olan filmler beyaz perdeye aktarımlarında beklentileri karşılamayabiliyor. (bkz: cold souls)
    yine de izlenebilir. zaman kaybı demem oyunculuklara ve konuya haksızlık olur.
  • glenn close iyi oynamış. benim film hakkındaki yorumum bu kadar. ne eksiği var, ne fazlası.
  • 20 temmuz 2012'de medyavizyon film tarafından vizyona çıkacak olan glenn close'un başrlünde olduğu irlanda filmi.
  • senaryosunu basarisiz buldugum ama glen close icin katlanip izledigim bir film.
  • izleyene birçok açıdan "the remains of the day"i hatırlatan bir güzel film; onun kadar ciddi, onun kadar dramatik yönleri var, onun kadar usta oyunculuk performansları var, hattâ ondan daha da hazin öyküsü, ama mükemmellikte ondan bir adım geride yine de.

    --- spoiler ---

    disiplinli ve hayâlleri uğruna çalışma arkadaşlarına karşı bile mesafeli olan albert nobbs'un hemcinsi ve kaderdaşı hubert ile tanışınca gelecek planları tümden değişiyor, ama bir başka hemcinsi, saf ve kör âşık helen'in aptallığı sonunu hazırlıyor. birçok karesiyle izleyeni üzen bir öykü albert nobbs'unki, ama sonu öylesine aptalca ve bir o kadar hazin ki, hem karaktere kızmaya hem de gözlerinizin dolmasına mâni olamıyorsunuz.
    günden kalanlar'ın stevens'ına kızardım yıllardır, ama albert nobbs helen'ı bir çeşit takıntı hâline getirmesiyle onu da aşmış bir karakter kesinlikle.

    ah be hubert, cathleen'i yitirince alacaktın her şeyi göze alıp albert'ı yanına, hazin sonu öğrendiğinde mrs. baker'ın karşısında bakakalmayacaktın o zaman!

    --- spoiler ---

    filmde jonathan rhys meyers'ın da ufak bir rolü var, ama henry tudorvâri hâller yapışıp kalmış üzerine. kendisini o yüzden mi seçmişler ne.

    7/10 puanı hak eder bir film, ciddiyetinin ve verilen emeğin hatırına.
hesabın var mı? giriş yap