• bir donanımhaber ölücüsünün torununu kaçırırlar ve olaylar gelişir.
  • çok konuşulan ama onca pr'a, tanıtıma vs rağmen sağlam bir hasılat elde edemeyip gişede batan film. hakikaten millet neden izlemedi ki? michelle williams için üzüldüm batmasına. çünkü filmin başrolünü üstleniyor mark wahlberg'le birlikte. filmin batması ona başrollerin gelmemesine neden olabilir. halbuki çok da yetenekli, enfes bir aktris, onu birilerinin sevgilisi-eşi rollerinde daha fazla harcamamak gerek. bir de kafama takılan bir diğer şey: acaba ridley scott, kevin spacey'li sahneleri çöpe atmasaydı, yani yola spacey'le devam etseydi film gene de batar mıydı? woody allen'ın filmi wonder wheel tepkilerden etkilenmiş ve batmıştı. sanırım all the money de batardı.

    neyse. döneyim filme. ne yazık ki tempo sorunları mevcut. ben 2 saati keyifle izledim, ama yer yer tempo düşüyor, milyarder john paul getty'nin olmadığı sekanslar, olduğu sekanslar kadar etkileyici değil. film en çok bu cimri piçin olduğu anlarda heyecanlandırıyor; çünkü bunca zenginliğine rağmen bu denli cimri oluşu, her şeyi soğukkanlılıkla karşılaması insanı hayret ettiriyor. adam gerçekte de öyle cimri ki senariste fazla iş düşmüyor, senaristin karakteri ilginç kılmak için ekstra efor sarf etmesi gerekmiyor. bu arada dariusz wolski'nin mükemmel görüntü yönetmenliği de, daniel pemberton'ın kaliteli besteleri de, oyunculuklar da övgüyü hak ediyorlar. ama en büyük övgüyü scott hak ediyor. spacey'nin taciz haberlerinden sonra filmdeki spacey'li sahneleri 15 günde tekrar çekmesi, filmi vizyona yetiştirebilmesi beni halen şaşırtıyor, ki adamın 80 yaşında olduğunun da altını çizmek lazım. ben bu genç yaşta pek çok şeye üşenirken adam 80 yaşında londra ve roma'da filmin sahnelerini baştan çekip kurgulayıp filmi vizyona yetiştirebilmişti. helal olsun. tabii plummer bir ay önce aldığı rolde döktürmeyi başarmış. usta oyunculuk budur dedirtiyor. enfes performans için rolü bir yıl önce alman gerekmiyor, çat kapı rol geldiğinde de işinin ehliysen döktürürsün. plummer sette sadece 9 gün kalmış bu arada. 9 günde oscar ve altın küre adaylığı... muazzam.

    yalan yok, spacey'nin de performansını merak ediyorum. ama plummer hakikaten rol için daha doğru bir seçim. yaşlı oyuncular varken daha gençleri bulup onlara 5 saat boyunca makyaj yapmak *öhöm gary oldman öhöm* çok gereksiz aslında. diğer ilginç not: scott zaten başta plummer'ı istemiş ama stüdyo "bize büyük yıldız lazım" deyip spacey'i seçmiş. kaderin işine bak. plummer'lı sahneler bütçeye en az 10 milyon dolar yük bindirdi, film zaten battı gitti. hep plummer dedim. ama michelle williams da şahane. yürüyüşünden jestlerine ve sesine kadar role yüzde yüz dönüşmüş. yılın en sıkıcı ve vasat performansını ortaya koyan meryl streep'i aday yapıp williams'ı yapmamak ancak akademi'nin yapacağı bir kazmalıktı zaten. keza #metoo hareketinden tırsıp kate winslet'ı da aday yapmadılar. halbuki neredeyse herkes streep'ten ve pek çok aktris sally hawkins'ten iyi. ben şahsen williams'tan epey etkilendim. öte yandan wahlberg her zamanki wahlberg, ama ben keyif alıyorum adamdan. genç aktör charlie plummer da iyiydi, fransız yıldız romain duris de iyiydi. özetle oyunculuklar da iyi. all the money... scott'ın son zamanlarda yaptığı en keyifli filmlerden.
  • christopher plummer gerçekten iyi bir oyuncu. o. çocuğu dede rolüne çok yakışmış. güzel bir biyografi filmi, baştan sona sıkmayan bir sürükleyiciliği var. dawson's creek'ten başlayıp buralara kadar başarıyla ilerleyen ve artık sıkı bir karakter oyuncusu olan, çok sevdiğim michelle williams'ın da filme katkısı çok fazla. ridley scott yine kendine has kaliteli çekimleri ile görselliği de ön plana çıkarmış. özellikle filmin son yarım saati heyecanlı dakikalarla dolu. tavsiye ederim başarılı bir yapım.
  • 1973 yılında italya'da gerçekten yaşanmış bir çocuk kaçırma ve fidye pazarlığı vakasını konu alan all the money in the world'ün kamera arkası hikayesi, başlı başına ayrı bir filme (mesela bir belgesele) konu olabilecek kadar ilginç. filmin çekimleri, dünyanın gelmiş geçmiş en zengin adamı jean paul getty rolünde kevin spacey'nin olduğu haliyle 2017 yılı başlarında tamamlanıyor, yaz aylarında post-prodüksiyon çalışmaları da bitiriliyor ve gösterim tarihi olan 22 aralık günü beklenmeye başlıyor. hatta kevin spacey'li fragmanlar bile yayınlanıyor. tam bu sırada, ekim ayında hollywood'da kevin spacey ile ilgili cinsel taciz iddiaları patlıyor ve sinema hatıralarımızdaki güzel yerini bir çırpıda yerle bir eden bu amerikalı yıldız sektör tarafından aforoz ediliyor. üzerinde kevin spacey lekesi olan bir filmi gösteremeyeceğini anlayan filmin efsanevi yönetmeni ridley scott (alien, gladiator) inanılması zor bir işe kalkışıyor: 8 kasım 2017 tarihinde, yani filmin gösterime girmesine sadece altı hafta kala, filmdeki kevin spacey'li sahnelerin tamamen silinip, aynı sahnelerin christopher plummer ile yeniden çekilmesine karar veriliyor. hummalı bir çalışma programı çerçevesinde, filmin diğer aktörleri michelle williams ve mark wahlberg tatilden çağrılıyor, özel jetlerle çekim yerlerine uçuruluyor, italya'daki setler yeniden kuruluyor ve sekiz gün içerisinde yeni çekimler tamamlanıyor. aralık ayındaki heyecanlı post-prodüksiyon telaşı da başarıyla atlatılıyor ve film 22 aralık tarihine yetiştiriliyor. çekim hikayesi ile ilgili ilginçlikler burada da bitmiyor: son anda kadroya dahil olan ve rolüne sadece ve sadece dört günde hazırlanabilen 89 yaşındaki christopher plummer, bu filmdeki performansıyla oscar'a ve altın küre'ye aday oluyor.

    bu son derece enteresan kamera arkası macerasını anlattıktan sonra gelelim filme... öncelikle şunu söyleyeyim, kevin spacey'nin yer aldığı sahneler yeniden çekilecekmiş deyince, ben "herhalde toplam 10 dakikalık filan bir rolü var" diye düşünmüştüm. hiç de öyle değil. filmde j.paul getty'li sahnelerin yoğunluğunu görünce, ridley scott'un ne kadar inanılmaz bir iş başardığı daha iyi anlaşılıyor. üstelik de yukarıda anlattığım çekim hikayesini bilmeyen bir seyirci asla o sahnelerin yeniden çekildiğini hissetmez, filmin ilk hali böyleydi diye düşünür; "dikiş izleri" hiç farkedilmiyor çünkü. adama boşuna "efsanevi" yönetmen denmiyor!..

    christopher plummer değişikliği filmin hayrına olmuş. ağır bir makyaj ve plastik yüz protezleri ile yaşlandırılan kevin spacey yerine, kendi doğal haliyle jean paul getty'ye çok daha benzeyen bu emektar ingiliz aktör son derece etkileyici bir portre çiziyor ve filmin asıl kozu olup çıkıyor. anne rolünde michelle williams da iyi. filmin 1973 yılı atmosferini büyük bir titizlikle canlandıran sanat yönetimi ve polonyalı usta dariusz wolski'nin görüntüleri başarılı. tempo ikinci yarıda biraz sarksa da, insan ve para ilişkisini çarpıcı bir şekilde anlatan bu gerçek hikaye görmelere değer.
  • ridley scott'a bu kadar kaliteli bir film yaptığı için teşekkür etmek isterdim bizzat.
    mark wahlberg, michelle williams, christopher plummer ve romain duris'in oyunculukları muhteşemdi.
    bu arada wonder gibi sikko bir film imdb'de 8 ama bu film 6,9. kafayı yer insan.
  • paranızı hala sayabiliyorsanız, gerçekten zengin değilsiniz demektir derler .zenginler fakir gibi yaşayarak zengin, fakirler zengin gibi yaşayarak fakir kalırın tam karşılığı olmuş film, oyuncuların performanslarıyla akılda kalıcı, ders niteliğinde bir film olmuş .

    --- spoiler ---

    son sahne ile zenginliğin ve hayatın gerçeklerini tokat gibi yüzünüze çarpıyor.

    --- spoiler ---
  • cok guzel bir filmdi. benim icin bir filmin iyi olma olcutlerinden birincisi duygi dunyamda hareketlenme yaratmasi ki bu film bunu cok iyi basariyirdu. film boyunca heyecan gerginlik merak huzun gerilim top seviyeydi. uzun zanandir izledigim en etkileyici filmlerden biriydi.
  • yaşam kalitesi ile zenginlik arasında her zaman bire bir bi korelasyon kurulmaması gerektiğini gösteren film olmuştur. adamın duygusuzluğu, o.ç. luğu bir yana, herif dünyanın parasına sahip ama ingiltere gibi boktan havası olan bi yerde hapishane gibi zifiri karanlık bi şatonun içinde ömrünü heba etmiş. yani şöyle bi akdeniz ülkesinde, okyanus adalarında falan salaş hayat yaşayan parasız pulsuz insanlar bu adamdan kat kat daha iyi hayat yaşamışlar.
  • beklediğim kadar çarpıcı değildi, hatta sıkıcıydı.

    bir de torun paul’un bu olay sonucu yaşadığı travmayı atlatamayıp uyuşturucu bağımlısı olduğu, hatta overdose’dan dolayı ömür boyu felçli kaldığını da en azından film sonundaki yazılara ekleselermiş.
  • gayet guzel ilerleyen bir drama filmi.

    bazi gereksiz sahneler cikarilsa efsane olabilirmis zira cok miktarda mesaj iceriyordu ve o butunluge zarar verecek derecede uzatilmisti bazi yerler.

    bir de sonunu biraz daha dramatik bekledim, olmadi. italyan abiden daha buyuk bir sey bekledim mesela.

    yine de dunyanin en buyuk kapitalistinin ve belki de imparatorunun olmeden once imana gelmesi, madonna and child tablosu ile veda etmesi ile verilen olurken yaninda dunyada sahip oldugun hicbir sey olmayacagi mesaji iyiydi.
hesabın var mı? giriş yap