• dunyanin en bilgili milleti olan turkler tarafindan cahil olmakla itham edilmekti.
  • bu sabah pek bi yaklaştığım yaşam tarzıydı.

    sabah duşumu aldıktan sonra aceleyle işe doğru yola çıktım, her zamanki gibi işe geç kalacaktım lanet olası trafik yüzünden. allahtan yanımda dünden kalan left over kek vardı. vişneli, çikolatalı. kahvaltımı şirkette yapacaktım.

    geldim şirkete, aldım kahvemi, açtım computeri. internette dolaşayım, gündem nasıl falan derken bi yandan da kekimi yiyordum. kek biraz erimiş çok afedersiniz. ben de sarılı olduğu kağıdın kenarlarından orta parmağımla kekin yapışmış parçalarını sıyırdım. sonra orta parmağımı tam ağzıma sokmuştum ki odama bir mesai arkadaşım girdi.

    o an kendisinden,'' hey dostum bu ne hal hahahahaha'' falan gibi bir laf bekledim. orta parmağımı işaret ederek üstü kapalı bir imada bulunacak ve hınzırca gülümseyecekti. ben de ona aynı kurnazlık ve incelikle cevap verecektim. kahkalarımız ofisi saracaktı ki...

    -götüne sokmaycan la işallah o parmaaa, hehhühüee.

    dedi. ben de

    -yok la, sana hazırladım götveren hehehüühehüeee.

    dedim. kahakalarımız yine ofisi sardı ama bari ''işallah'' yerine ''umarım'' deseydi yaa.
  • saygın bir üniversitede öğretim görevlisi olan, bankada bir kaç milyon dolar parası olduğunu itiraf eden, karısını kaybetmiş ve çoluğu çoçuğu olmayan, gönüllü olarak boş vakitlerini değerlendiren bir profesörü ziyaret için üniversitedeki ofisine gitmiştim.

    kahve içer misin diye sordu. gidip bir yerlerde bir düğmeye bastı, yani hiç görevli gelsin bana kahve yapsın filan yok ortamda...

    karşılıklı sandalyelere oturduk, amca ayağını dizine koyunca ne göreyim.

    pantolonun ağası tamamen yırtılmış, iç çamaşırı ortada, ayakkabının tabanı iki yerden patlamış ve mevsim kış oradan su, kar girmemesine imkan yok.

    beni oğlu gibi gördüğü için patavatsız bir soru sordum: paran var pulun var neden böyle giyiniyorsun ?

    ne değişecek diye cevapladı.

    wall street trenini kullandığım için sabahları milyon değil milyar dolarları yöneten adamların metro hattını kullanması ve giysilerinin dökülmesi o kadar normal bir iş ki, türkiye ile karşılaştırınca yaşam tarzımızı ayıplıyorum.

    tüketiyoruz ama üretmiyoruz, kirletiyoruz ama temizlemiyoruz.
  • bir şey alırken, bir sonraki alışverişin için yüzde 40 indirim kodu verirler. o yüzde 40 indirimi kullanırken de, bir sonraki alışverişin için de 25 dolarlık hediye çeki verirler. o hediye çekini kullanırken de diye diye insanı delirten ve tüketim manyağı yapan bir yaşamdır.
  • tuketim toplumu denip duruyor, halbuki turkiye'de millet marketlerin promosyanlarini takip edip duruyor. 3.5 sene oldu, daha hic bir amerikalinin ihtiyaci olmayan bisey aldigini gormedim. bu malllere kosusturanlar genelde buranin yabancisi; benim gibi turkler, cinliler, vs. ha belki akademik cevrede gormemis olabilirim. ama biliyorum ki adamlar uretiyor da tuketiyor da.
    abd bugday ekim alanlari : 202 bin km2 (kaynak)
    abd misir ekim alani : 323 bin km2 (kaynak)
    turkiye'nin yuz olcumu : 783 bin km2 (kaynak)
    daha pamuk, soya vs; apple, dell, google, coca cola, ibm vs yi saymiyorum bile. ( isteyenler icin )

    simdi yine amerikayi savundugum falan sanilmasin. demem o ki gormeden once ben de salliyodum "bu amerikalilar salak yeaa" diye. her milletin aptali da varmis, caliskani da, zekisi de. tecrube etmeden konusmamak gerek.

    edit: convert acres to km2
  • (bkz: shameless)
  • tamamen eğlence üzerine. bu eğlenceyi minumum temas maksimum haz felsefesi ile yaşarsanız kendinize vakit ayırdığınız zamanları amerikan eğlencesi ile gayet de güzel geçirebilirsiniz. herşeyin olduğu gibi eğlencenin de fazlası zarar, o yüzden kontrollü olmakta fayda vardır. allahtan internet var da biz de eğlenceden nemalanabiliyoruz. mesela konumuzu açacak olursak:

    basketbol, buz hokeyi, amerikan futbolu, beyzbol, nascar... gibi sportif aktivitelerde televizyondan görebildiğim kadarı ile boş koltuk göremiyorum, final serilerinde, playoff serilerinde amerikada hayat duruyor herkes aynı şeyi konuşuyor, televizyonlar aynı şeyi söylüyor.

    hollywood denen bir olay var zaten, daha yeni avatar çılgınlığı olmadı mı? öncesinde star wars, büzüklerin efendisi, matrix, örümcek adam gibi seriler, tek başına yapıtlar sinemaları doldurup taşırmıyorlar mı? oscar, grammy, mtv gibi ödül törenlerini tam bir eğlence şovuna dönüştümüyorlar mı?

    ve lost diye bir fenomen var, ta biz burdan kapıldık heyecanına, sadece biz mi, bütün dünya kapıldı. bunun yanında efendime söyleyeyim prison break mi olsun, friends mi olsun, south park mı olsun bilumum diğer tüm dizileri deli gibi takip edilmedi mi, edilmiyor mu?

    michael jackson'ı amerika çıkarmadı mı? dünyada en çok albümleri amerikalılar satmadı mı?

    discovery channel, national geographic channel, history channel gibi belgeselin de en eğlencelisini, en babasını bunlar yapmıyor mu?

    adamlar bu işi çözmüşler ve durduramıyoruz efendim. her geçen gün yeni birşey bulmakta da zorlanmıyorlar. hemen hemen yukarda saydığım ve saymaya üşendiğim şeylerin en güzelini, en iyilerini hep amerikalılar yapıyor, şaşılacak şey doğrusu...
  • bir haberin sonundaki cümle amerikan tarzını ve tüketim hırsını çok iyi özetliyor; "tüm dünyanın amerikan yaşam tarzını benimsemesi halinde ihtiyacı karşılamak için 4 dünyaya daha ihtiyaç var"

    sadece amerikanın ihtiyacı ise 1 dünya hatta biraz da fazlası;bu da yeryüzündeki amerikan askeri dağılımından kolayca çıkarılabilir.
    habere eklenmemiş..

    haber için; http://www.ntvmsnbc.com/news/387433.asp
  • hayatinda amerika'li gormemis, amerika'da yasamamis kisilerin dil uzattigi yasam tarzi. televizyon izleyerek olmuyor bazi seyler tabi. alicaksin eline once amerika haritasini, baslayacaksin batidan doguya, sonra kuzeyden guneye. daglari, ovalari, tarlalari tek tek inceleyeceksin. gozunu kapatip oradaki ureticiyi bir dusuneceksin. amerikali'nin hayatinda tek urettigi seyin bok oldugunu yazan bazi afacan uretici arkadaslar bilmiyorlar tabi abd'nin bir tarim ulkesi oldugunu. her yil milyon tonlarca arpa, bugday ve ayciceginin burdan ciktiginin. ulan tahil merkezinin nabzini tutan yer chigago, abd'nin bir sehri, biz gelmisiz burada halen abd cok kotu yea, tuketmekten baska bir sey bilmiyorlar diyoruz. work and travela sirt cantasiyla gidip 5 bavulla donmeyi iyi biliyoruz ama.
hesabın var mı? giriş yap